Uzun yıllardır adınız CHP ile birlikte anılıyor, dönem dönem aday olarak da partide yer aldınız, 28. dönem milletvekili seçimlerinde yeniden aday olmayı neden istediniz?
Dediğiniz gibi 2007 yılından bu yana CHP içinde hem parti içi mücadelede hem de yerel ve genel seçimlerde aktif olarak sahadayım. Adaylıklarım ve aday adaylıklarım oldu bu süreçlerde. Bu iktidara karşı gerek partimle, gerek sivil toplumla birlikte verdiğim mücadele ve ön saflarda bulunmanın sonucunda hiç bir zaman pişmanlık duymadan yaşadığım mağduriyetler ile oradan oraya gezmem, belki de saçlarımı çabuk ağarttı; kısacası eskilerin deyimiyle bu saçları değirmende ağartmadım. Her gittiğim yerde, her çalıştığım yerde kendimi mücadelenin tam ortasında buldum ve halâ da doğru bildiğim yolda mücadele ederken iktidara giden bu süreçte seyirci kalmayı düşünemezdim. Yılların verdiği bilgi ve birikimimi kendime saklayamazdım, Millet İttifakıyla birlikte enkaz devralacağımız bilinciyle; bu enkazı kaldırmada benimde bir nebze de olsa payım olur düşüncesiyle kendimi sorumlu hissettim ve yeniden 28.dönem CHP Eskişehir Milletvekili Aday Adayı olmaya karar verdim.
Yine uzun zamandır sizi meslek örgütlerindeki Tabip Odası’ndaki mücadelelerinizden de tanıyoruz, aday olursanız sağlık alanında yapmak istediklerinizi merak ediyorum…
20 yıla yakın süredir, sağlıkta dönüşüm programı denilen tamamen özelleşmeye dayalı ve sermayeye peşkeşe yönelik, sağlık çalışanlarını iş yüküyle, şiddetle, performans ve ciro baskısıyla baş başa, hastalarıyla yan yana değil karşıt durumda bırakan bir sistemsizlikle karşı karşıyayız. 38 yıllık hekimlik hayatımda 1. basamakta mecburi hizmetimde Rize ve Eskişehir Milli Eğitim Sağlık Eğitim Merkezi’nde, 2. basamakta SSK ve Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde, ayrıca 2. basamak sayılan özel hastanelerde ve ihtisasımı yaptığım 3. basamak Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde çalışarak yani tüm basamaklarda çalışarak, yaşayarak, sorunları görerek bu günlere geldim. Ayrıca işyeri hekimliği sertifikam var. Sadece Aile Hekimliği yapmadım ama Aile Hekimi meslektaşlarımın yaşadıklarını Tabip Odası çalışmalarımızdan dolayı çok yakından biliyorum. Öncelikle Aile Hekimliği muayenehane görünümünden kurtarılmalı, eski sağlık ocağı sistemi gibi devlete ait binalarda hizmet vermeli; kira, elektrik, su, ısınma, kırtasiye, temizlik, personel giderleri, maaşları ve sigortaları devletçe ödenmelidir.
Hastaların öncelikle 1. basamağa başvurması sağlanmalı, basamaklı sevk sistemi hayata geçirilmeli, 2. basamak devlet hastaneleri ve 3. basamak üniversite ve eğitim hastanelerindeki yoğunluk rahatlatılmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerine gereken ağırlık verilmeli, kişilerin hastalanmamasına yönelik önlem ve eğitimler öne çıkarılmalıdır. Tüm basamaklarda hastalarımıza yakışır şekilde polikliniklerimizde kişi başına 20 dakika muayene zamanı ayrılmalıdır. Tüm sağlık çalışanlarının özlük hakları adil bir şekilde düzenlenmeli, teşvik ödemelerinin oranı temel maaş ödemelerine göre düşük oranda olmalı; yıllık izin, hastalık raporu gibi durumlarda maaş kesintisi olmamalıdır. Uzmanlık eğitimi gören asistanların eğitim- öğretimlerinin niteliği artırılmalı, nöbet izinsiz nöbet tutmalarına ve ayda 10 nöbetten fazla nöbete izin verilmemelidir. Özel muayenehane hekimlerinin özel hastanelerde ameliyat yapma ve hasta yatırmaları üzerindeki kısıtlamalar kaldırılmalı, özel hastane hekimlerinin üzerindeki ciro baskısı ve şirket kurma zorunluluğu baskısına da çözüm üretilmelidir. İşyeri hekimlerinin özlük hakları yasal olarak güvenceye alınmalıdır.
Şehir hastaneleri mercek altına alınmalı, bitmiş teslim edilmiş hastanelerin sözleşmeleri yasal sınırlar içinde gözden geçirilmeli, hukuksuzluk ve kamu zararı olduğu saptanırsa yurt içi-dışı hukuk yollarında kamu yararı için gerekli girişimler yapılmalı, yeni yapılacak hastaneler ise kesinlikle kamu kaynakları kullanılarak inşa edilmelidir.
Aday adaylığı sürecinizde milletvekili adayı olabilmek için neler yapıyorsunuz, siz şansınızı nasıl görüyorsunuz?
Çalışırken hem hastanedeki yoğunluğum hem de tabip odası faaliyetleri nedeniyle il içi ve il dışı yoğun programlarımdan dolayı ve devlet memurluğundan kısa süre önce istifa ederek aday adayı olduğum için ancak partimin programına uymaya çalışıyorum. Başta mesleki geçmişim, meslek odası, sendika, sivil toplum geçmişim ve siyasal olarak parti geçmişim; birikimim, tecrübem ve her kesimden, her bölgeden, eş, dost, akrabalarımdan, hastalarımdan ve onların yakınlarından aldığım güçle, ayrıca bir Eskişehirli olarak meslek yaşamının hemen hemen tümünü bu şehre adamış biri olarak kendimi oldukça şanslı görüyor ve değerlendirileceğimi düşünüyorum.
Aday olmanız durumunda seçimlerde Eskişehir’in CHP’den daha çok oy alabilmesi için neler yapacaksınız?
Aday olur, hele hele seçilebilir bir yerde olursam hem çevremde, hem parti çevresinde, hem sivil toplumda kısacası ilimizin her köşesinde coşkuya ve kenetlenmeye neden olacağımı düşünüyorum. Partililerimiz ve Millet İttifakı bileşenlerimizle birlikte de elimizden gelenin fazlasını yapacağımıza, gece, gündüz çalışıp başarıya ulaşacağımıza inanıyorum.
Sizce CHP Eskişehir’den kaç milletvekili çıkarır?
Ben 1. parti olacağımıza inanıyorum, 1. parti olursak 3 milletvekili bizim olur. Bu seçimde tam bir seçim havası yok, belki de yaşadığımız deprem felaketlerinin yansıması, moral bozukluğu hepimizin üzerinde; bir suskunluk var, bu suskunluğun sessizliğin sonunda iktidar aleyhine bizim lehimize beklenmedik sonuçlar da ortaya çıkabilir.
Bu seçimlerde genel başkanınız Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olarak seçilebilecek mi?
Kesinlikle Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13. Cumhurbaşkanımız olacağına ve onun sayesinde ülkemizin nefes alacağına, küllerinden yeniden doğacağına tüm kalbimle inanıyorum.
Ülke olarak çok zor zamanlardan geçtiğimiz bu günleri atlatabilmek, yeniden ayağa kalkabilmek için insanlara nasıl umut olacaksınız?
En başta ülkemizin kaynaklarını doğru kullanacağız, kaynaklarımızı bugüne kadar yaşadığımız gibi beşliye, kapalı kapılar ardında yapılan anlaşmalarla hazineye kaynağı belirsiz milyar dolarlar verip karşılığında parsel parsel topraklarımızı sudan ucuza alan yabancılara değil; üretime dayalı, fabrikalar yapmaya, yerli markalar yaratmaya, istihdam yaratmaya harcayacağız. İşçi, memur, emekli, esnaf, köylü, çiftçiye nefes aldırıp enflasyonu üretim ve ihracatla düşürecek, milli gelirin hakça paylaşılmasını sağlayacağız. Kısacası tüyü bitmemiş yetimin öksüzün hakkını kimseye yedirmeyeceğiz ve yemeyeceğiz.
Olası bir millet ittifakı zaferinde 15 Mayıs sonrasında nasıl bir sabaha uyanacağız?
15 Mayıs sabahı türkülerle, şarkılarla, davul zurna sesleri eşliğinde halaylarla, oyun havalarıyla ve coşkuyla bayram havasında uyanıp; geleceğe el ele, omuz omuza sevgi, barış, kardeşlik, dostluk, hoşgörü duygularıyla bakıp özgürlük ve adaleti sağlamaya çalışacağız.