Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi (ATAM) Müdürü Doç. Dr. Volkan Marttin, 23 Nisan Çocuk Bayramı kutlamalarının tarihçesini anlattı.
Acı, sevinç ve ülkünün bir insan topluluğunu ulus haline getiren unsurların başında geldiğini belirten Doç. Dr. Volkan Marttin, “Milletler; bayramlarıyla, anma günleriyle ve yetiştirdikleri büyük insanlarla var olurlar. Bu bakımdan bayramlar, ister dinî, ister millî olsun Türk milletinin vazgeçilmez değerleridir. Kültür ve medeniyetimizde Nevruz gibi geçmişi çok eskilere uzanan bayramlar olduğu gibi 20’nci yüzyıl başında gerçekleşen siyasî olaylara bağlı olarak II. Meşrutiyet’in ilanıyla kutlanmaya başlanan, ‘Hürriyet Bayramı’ gibi bayramlarımız da vardır. Bir millet olarak yok sayılmaya çalışılan Türklerin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verdiği tam bağımsızlık savaşının gelecek nesillere aktarılmasında, Cumhuriyet ideallerinin kazandırılmasında bayramların toplumsal rolü göz ardı edilmemiştir. Henüz, yurdun dört köşesinde işgaller ve işgalcilerle işbirliği yapanların varlığı söz konusu iken, TBMM açılışının birinci yıl dönümünde 23 Nisan, ulusal bayram olarak kabul edilip yasalaşmış ve 1922 yılından itibaren resmi törenler gerçekleştirilmeye başlanmıştır” dedi.
“23 Nisan 1921’de bayram günü ilân edildi”
Birinci Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920’de açıldığını, bir yıl sonra ise bu kutlu günün bayram günü ilân edildiğini belirten Marttin, bir asırlık geleneğe ilişkin şunları söyledi:
“23 Nisan’ın bayram oluşuna ilişkin tarihçede 1921 yılının başka bir önemi daha vardır. Osmanlı Devleti’nde çocuklara yönelik faaliyet yürüten Darüleytamların (Yetimler evi) varlığından haberdarız. Bunun yanı sıra, Kurtuluş Savaşı’nın sıcak günlerinin yaşandığı bir dönemde Türk milletinin çocukların korunması ve kollanması adına Himaye-i Etfal (Çocukların korunması, Çocuk esirgeme) gibi bir kuruluşun Ankara’da çalışmaya başladığı görülmektedir. Şehit çocukları başta olmak üzere toplum içinde durumları iyi olmayan çocuklar için girişilen bu çabalar yıllar geçtikçe genişlemiş ve yaygınlaşmıştır. Himaye-i Etfal Cemiyeti tarafından 1925 yılından itibaren 23 Nisan’ın içinde bulunduğu hafta ‘Çocuk Haftası’ olarak belirlenmiş ve bu hafta kamuoyunda kabul görmüştür. Hatta dönemin gazetelerinde 23 Nisan gününün Çocuk Bayramı olduğuna yönelik ifadeler geniş yer tutmuştur. Çocuk Haftası’nda çocuklar yararına bir takım etkinlikler yapılmış, kurumun gelirini arttırmaya yönelik rozet, pul gibi eşyalar satışa çıkarılmıştır. Bu iki sürecin birleştiği yıl ise 1926’dır. 23 Nisan Bayramı’na ait tarihçede Hâkimiyet-i Milliye (Ulusal egemenlik) ve çocuk kavramları ilk defa 1926 yılında birlikte ele alınmıştır. Aynı, TBMM’nin açılışının birinci yıl dönümünde alınan kararla ancak 1922 yılında kutlanmaya başlanan 23 Nisan günü, bu defa 1927 yılından itibaren çocuklarla birlikte Çocuk Bayramı olarak kutlanmıştır. Bu sayede tam bağımsızlığın ve ulusal egemenliğin önemi aynı zamanda geleceğin yurttaşlarının korunup kollanacağı bir ulusal güne dönüşmüştür. Dünyada çocuklar için kutlamalarla yetinmeyip bayram ilan eden ilk ülke olan Türkiye’nin bu hamlesinde elbette Ulu Önder Atatürk’ün etkisi yadsınamaz. Onun himayesiyle ve halk arasında yaygınlaşmasına yönelik gayretiyle, bu kutlama günü bir ulusal bayram haline gelmiştir. Böylece, kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyet yönetimi her bir yurttaşın rahatını, huzurunu, güvenliğini ve geleceğe umutla bakmasını sağlamakla birlikte Atatürk’ün görüş ve düşünceleri doğrultusunda önemli bir iş ortaya koyarak 23 Nisan’ı çocuklar için ulusal bir bayram kabul etmiştir. 1927 yılından 1933 yılına kadar, özellikle bayramın Atatürk’ün çocuklara armağanı olduğu ilanından sonra giderek yaygınlaşan, faaliyetleri çeşitlenen ve resmî tören haline gelen bayram kutlamaları, gelecek yıllarda mevzuatta yer bulmuş, son şekliyle ‘23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ adıyla kanunlaşmıştır.”