Gündem

6284’ün etkin uygulanmasını istiyoruz 

Eskişehir Bilecik Tabip Odası Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde katledilen kadın meslektaşlarına yönelik basın açıklaması düzenledi. 

Abone Ol



Eskişehir Bilecik Tabip Odası Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu adına konuşan Seçil Biçer, “Sekiz sene önce 19 Kasım'da meslektaşımız, kız kardeşimiz Dr. Aynur Dağdemir eşi tarafından şiddete uğrayan sekreterini korumaya çalışırken; Mirabal kardeşler ise 25 Kasım 1960'ta Dominik Cumhuriyeti'nde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele verirken katledildi. Bu nedenle kolumuz 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü Dr. Aynur Dağdemir'e adamıştır. İki gün de kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizin sembolleşen günleridir. Acımız ve öfkemiz hala taze, mücadelemiz ise sonsuz. Onların hikâyesi mücadeleleri ve cesaretleri bizlere umut ve ilham kaynağı olmaya devam ediyor.” açıklamasında bulundu. 
Toplumda gözden ilk çıkarılan kadınlar oldu
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının kadın haklarına yönelik kazanımlara saldırı örneği olduğunu söyleyen Biçer, “Pandemiyle kadınların ev içi bakım yükü, ayrıca kadınlara yönelik ev içi şiddet arttı, deprem sonrası ise aynı sorunları bir de evsiz kalarak barınma sorununun eklenmesi ile katlanarak yaşadılar. Cinsel şiddete uğrama oranları, hastalıklar ve depresyonlar tırmandı. Pandemide ekonomik kriz işten çıkarılmaları arttırdı ve çalışma hayatından ilk önce gözden çıkarılanlar ev bakım yükü veya işveren tercihi nedeniyle kadınlar oldu, eşitsizlikler derinleşti. Deprem felaketi sonrası yine bakım yükü en çok kadınların üzerine kaldı, yıkılmış şehirlerdeki temel insan ihtiyaçlarının hala giderilmemesinden kaynaklı sorunlarla hâlâ en çok kadınlar boğuşuyor.” dedi. 
Kadın meslektaşlarımız görevleri başında katlediliyor
Sağlıkta dönüşümün yarattığı krizin faturasını ödemeye devam ederken pek çok kadın meslektaşlarını görev başında yitirdiklerini söyleyen Biçer, “Son bir yılda erkek şiddeti nedeniyle kaybettiğimiz sağlık çalışanı kadınlar, Ömür, Melek, Emine ve Ayfer... Kadınlar güpegündüz kamu kurumlarında, yaşatmak için gittikleri işyerlerinde katlediliyor. Sağlığın ve yaşamın korunması için hizmet üretilen ve güvenli olması gereken sağlık kurumları, günümüzde eli silahlı erkek faillerin kolayca girip çıktığı, özellikle kadın sağlık çalışanlarına yönelik tacizden cinayete her tür şiddet eylemini gerçekleştirebildiği ortamlara dönüşmüştür. Kadını ve kazanılmış haklarını yok sayan, sahiplenilmesi gereken bir mal gibi gören, kadın düşmanı erkek egemen politikalar, alınmayan koruyucu önlemler, işletilmeyen düzenleyici mekanizmalar ve cezasızlık politikaları hayatımızın her alanını kuşatmaya devam ediyor. Güvenli çalışma alanları ve sağlıkta şiddete karşı göstermelik adımlar dışında önlemler alınmıyor. Sağlıkta şiddetin son bulacağı politikalar üretilsin ve uygulansın istiyoruz.” şeklinde konuştu. 
İktidar politikaları şiddeti körüklüyor
Toplumda her alanda yükselen iktidar politikaları ile artan şiddetin günlük hayatta temel dil konumuna geldiğini belirten Biçer, “Bu şiddet ortamı hem özel alanda hem de kamuda kadınlara yönelik şiddeti körüklemeye devam ediyor. Patriyarka, kapitalist, faşist, muhafazakâr yönetimler ile devamlılığını kadınları tahakküm altında tutarak sağlayacağına inandığı sürece kadın hareketi güçlenerek, kendini sürekli yenileyerek yükselerek en güçlü cevabı verecektir. Cinsiyet eşitliğinin inşa edilmediği, erkek şiddetinin çözülmediği bir dünyada eşitlikten, özgürlükten bahsedilemez. Mahsa Amini'den, Dr. Aynur Dağdemir'den aldığımız cesaretle kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyor, 6284 sayılı kanunun etkin uygulanmasını istiyoruz!” diyerek sözlerini sonlandırdı.