Saadet Partisi Eskişehir İl Müfettişi Nazif Ayaz, ülkemizin istiklalinin emperyalizmin kıskacına düştüğü bir dönemde; “Ya İstiklal Ya Ölüm!” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde başlatılan bağımsızlık mücadelemiz coğrafyamızda emelleri olan emperyalizmin planlarını topyekün bozduğunu söyledi.
Milletimizin esarete asla boyun eğmeyeceğini bütün dünyaya gösterdiğini kaydeden Ayaz, “İnanıyoruz ki bugün dünyaya hakim olan açlık, sefalet, kan ve gözyaşına son verecek iradeyi yine milletimiz ortaya koyacaktır. Bundan bir asır evvel şartların bütün olumsuzluğuna, rağmen milletimiz adeta küllerinden yeniden doğmuştur.Aziz milletimiz bugün de insanlık için bunu başarabilecek azim ve kararlılığa sahiptir. Bu vesileyle vefatının 81. yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘ü, Milli Mücadele kahramanlarımızı ve bu vatan için canını vermiş bütün şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyorum" dedi.
Saadet Partimiz geçen hafta 7 büyük kongresini yaptığını hatırlatan Saadet Partisi Eskişehir İl Müfettişi Nazif Ayaz, şunları söyledi:
“Saadet Partimiz bu kongrede toplumun bütün kesimlerine önemli mesajlar verdi. Bu kongremiz Milli Görüş hareketinin siyaset sahnesine çıkışının 50. yılında yapıldı. 50 yıldır, Milli Görüşçüler; hak diyor, adalet diyor. Üretim ve kalkınma diyor. Şahsiyetli dış politika diyor. Önce ahlak ve maneviyat diyor. Düşmanlaştırma ve ötekileştirme değil, kardeşlik ve kucaklaşma diyor. 50 yıldır bu çizgiden taviz verilmedi. 50 yıl önce, ‘Bir çiçekle bahar olmaz’ diyenlere Rahmetli Erbakan Hocamız; ‘Evet ama her bahar bir çiçekle başlar’ diyerek karşılık vermişti. Şimdi her bir Saadet Partili, baharın geldiğini müjdeleyen binlerce çiçek oldu. Milli Görüşçüler; bundan 50 yıl önce, 1969 yılında Bağımsızlar Hareketi’nde hangi inançla yola çıktıysa, MNP’yi, MSP’yi, Refah’ı, Fazilet’i kurarken hangi ruh ve heyecana sahipse, bugün de, Saadet Partisi, aynı coşku ve aynı inançla hedefe doğru yürüyor.
Varlık Fonu adı altında ülke ipotek edildi
3 Kasım 2002’de millet, AK Parti’ye temelde şu 5 şeyi gerçekleştirmesi için oy vermişti. Bunlar; Müreffeh bir Türkiye, Güçlü bir Türkiye, Özgür bir Türkiye, Öncü bir Türkiye, Adaletin hâkim olduğu bir Türkiye hedefleriydi. Zaten kendileri de 3Y ile milletimize bir vaatte bulunmuşlardı. Ama Saadet Partisi’mizin kongresini yaptığı 3 Kasım 2019 tarihi itibariyle Türkiye, uygulanan yanlış politikalar yüzünden tanınmaz hale gelmiştir. Ekonomiden çevreye, adaletten demokrasiye, tarımdan sanayiye, eğitimden dış politikaya sürekli savrulan bir Türkiye var. Ekonomisi darboğaza girmiş, tarım ve hayvancılığı bitmiş, bütün birikimleri “Varlık Fonu” adı altında ipotek edilmiş bir Türkiye var. Yaklaşık 500 binin üzerinde çiftçinin tarımı bıraktığı, 3 milyon hektardan fazla tarım arazisinin betona, inşaata kurban edildiği bir Türkiye var. Hatta bu giden verimli topraklar yetmiyormuş gibi halen Şehrimizin ve Ülkemizin en verimli ovalarından olan Alpu’daki tarım arazilerinin de yok olmasına sebep olacak adımlar atılmaya çalışılıyor! Cumhuriyet tarihinde ilk kez, borçlanabilmek için Borçlanma Genel Müdürlüğü kurmak zorunda kalmış bir Türkiye var. Komşularla sıfır sorun diye yola çıkıp, sorunlu olmadığı tek bir komşusu kalmayan bir Türkiye var. Olağanüstü halin olağan hale geldiği, baskı ve tahakkümün arttığı, farklı ve muhalif seslerin susturulduğu, devletin omurgasını oluşturan kurumların yıpratıldığı bir Türkiye var. Adalet olgusu iflas etmiş, mağdurlar ordusu oluşmuş bir Türkiye var. İltimas, adam kayırma, torpil ve partizanlığın sıradanlaştığı, israf ve yolsuzluğun had safhaya çıktığı bir Türkiye var. Eğitimi yazboz tahtasına dönmüş, aile yapısı, toplumsal bağları zayıflamış bir Türkiye var. Gençlerin gelecekten ümidini kestiği, yarınlara dair umutların tükendiği bir Türkiye var. 3 Kasım 2002 AK Parti’nin iktidara gelişinin ilk günüydü. 3 Kasım 2019 ise, İnşaallah Saadet Partimizin iktidar yürüyüşünün başladığı ilk gün olmuştur. Saadet Partimiz hiçbir kimsenin, hiçbir partinin hasmı veya düşmanı değildir. Bizler Partileri değil onların izlemiş oldukları politikaları ve zihniyetleri eleştiriyoruz.
Milli Görüş 50 yıldır milletin inancıyla, değerleriyle mücadele edenlere nasıl karşı çıktıysa, bugünde, milletin inancını istismar edenlere Saadet Partisi’yle karşı çıkıyor. 50 yıl boyunca halkın değil tankın yanında duranlara nasıl karşı çıktıysa bugünde; halkın değil rantın yanında duranlara karşı çıkıyor. 50 yıl boyunca milletin kaynaklarının bir avuç mutlu azınlığa aktarılmasına nasıl karşı çıktıysa bugünde; milletin imkânlarının bir avuç yandaşa aktarılmasına karşı çıkıyor. Ülkemize ve insanlığa büyük hizmetleri, Koltuğu değil sadece Hakk’ı üstün tutanlar yapabilirler.
Türkiye’nin yeni bir başlangıca ihtiyacı var. Ülkemiz bir rövanş cumhuriyeti olmaktan kurtarılmalıdır. Bunun için ihtilaf ve hırsların kör karanlığında kaybolmak yerine, ittifaklar üzerinden yeni bir toplumsal sözleşme imzalanmalıdır. Hep birlikte yeni bir gelecek inşa edilmelidir. Aramızda çatışma değil diyalog, çifte standart değil adalet, üstünlük ve kibir değil eşitlik ve tevazu, sömürü değil işbirliği, baskı ve tahakküm değil insan hakları ve özgürlükler olsun.”