Taksim'deki gezi alanı ile başlayan eylemleri daha işin başında 'küçümseyen' eylemcilere 'marjinal', 'uç unsurlar', 'çapulcular' diyerek küçümseyen Başbakan Erdoğan'ın tavrı ile, polisin orantısız güç kullanması, bir çok ili adeta gaz bombası ve biber gazıyla boğması birden Türkiye'ye yayıldı.
1 haftadır ülke genelinde gece-gündüz eylemler yapılıyor.
İnsanlar tüm baskılara, dayak, gazlara, gözaltılara rağmen bu eylemlere katılıyor.
Olayın vehametini algılayan Başbakan yardımcısı Bülent Arınç başbakanın söylemlerini yumuşatmaya çalışması yeterli olmadı.
ABD, AB ülkeleri ve diğer ülkeler polisin şiddetini kınayarak hükümeti uyardı.
En sonunda Cumhurbaşkanı konuya el attı.
Yaptığı açıklama ortamı biraz olsun yumuşattı.
Ancak Başbakan Fas'a giderken bile söylemlerinden bir adım atmadı.
Son olaylarda 'ölüm' haberleri gelmeye başladı.
İstanbul ve Hatay'da...
Arınç dün basının önüne çıkarak açıklama yaptı.
'Sakin olmak'tan söz etti.
Barıştan sözetti.
Güzel sözler ancak Başbakan, yüzbinlerce alana, sokağa çıkan, milyonlarca tencere-tava, klakson eylemi yapanları 'capulcu' saymaya, bu eyleme 'tencere tava hepsi hava' esprisi yapması olayı bir kez daha gerginleştirdi.
Hatırlarsanız Susurluk olayı ortaya çıktıktan sonra Türkiye genelinde 'ışık söndürme' eylemi yapılmıştı. Dönemin başbakan yardımcısı Erbakan bunları 'fasa fiso' demişti...
Ama bu olayın arkasında 'fasa fiso' çıkmadı. Ne çıktığını AKP iktidarı ve Başbakan Erdoğan daha iyi bilir. İyi bilmesine rağmen böyle bir eylemi 'tencere tava hepsi hava' ile aşağılaması kendisine bir şey yapmaz.
Kendisine oy vermeyen yüzde ellisini kışkırtır.
1990 yılından bu yana polis teşkilatı halkla olan ilişkisini düzeltmek, imajını halka doğru yöneltmek için bir çok proje üretti ve uyguladı.
Kahvelerde toplantılar, karakollarda toplantılar, karakol ve ev gezileri gibi...
Son bir haftada polisin yaptığı bu davranış yıllarca düzeltilmeye çalışan emek adeta heba edildi.
Eylemler sırasında karakol önünden geçen yüzlerce insanın ıslık ve alkış protestosu ile bunu gösteriyor.
Başbakan Erdoğan son seçimi kazandıktan sonra balkona çıkarak herkesle helalleşmişti.
Hakkını helal ettiğini söylemişti.
Ama bu son olaylar, Başbakan tavrı ve söylemleri sonrası kalan yüzde 50'si hakkını helal eder mi?
Başbakan Erdoğan daha birkaç gün önce Fatih Altaylı ile çıktığı canlı yayında kendisinin 76 milyonun Başbakanı olduğunu ve herkesi kucakladığını söylemişti.
Başbakan Erdoğan, sokağa çıkan eylemlere katılan veya evlerinde tencere tava çalan, trafikte klakson çalan milyonlarca insanın sesini duymalı.
Taleplerini dikkate almalıdır.
'Çözüm süreci' herkesin beklediği şekilde devam ederken diğer tarafta da demokrakit haklarını kullanmaya çalışan yüzbinlerce insana neden 'barışcı' gözüyle bakmıyor.
Başbakan Erdoğan ve AKP iktidarı kalan yüzde 50 ile barışmalıdır.
Bu barış süreci için akil adamlar bulunur mu, bilemem.
Televizyon proğramlarında ve gazete köşelerinde bugüne kadar Başbakan Erdoğan'ın tüm icraatlarını onaylayan ve destekleyen gazeteciler bile bu son olaylardakı başbakanın tavrını ve sözlerini onaylamıyorlar.