Siyaset

Bağımsız Türkiye Partisi’nden Eskişehir çıkartması

Abone Ol

Eskişehir’de Esnaf ziyaretine katılan BTP Genel Başkan Yardımcısı Lütfullah Önder, BTP MYK üyesi İzzet Yaşar, BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Burak Güven, BTP Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Burak Karataşoğlu ve BTP Eskişehir İl yönetimi; esnafın sorunlarını dinledi, çözüm önerilerini anlattı.

 Eskişehir halkının teveccühü ile karşılaşan BTP heyeti Hamamyolu’da kurulan stant çalışmalarına katıldı ve vatandaşlarla sohbet etti. Bağımsız Türkiye Partisi BTP  Genel Başkan Yardımcısı Av. Lütfullah Önder, Eskişehir halkının ilgisinden memnun olduklarını ifade ederek, “Bugün Bağımsız Türkiye Partisi Türkiye’nin geleceğine ışık tutabilecek, ülkeyi  Mustafa Kemal Atatürk’ün muhasır medeniyetler seviyesine çıkarabilecek, aynı zamanda milleti bir ve beraber yapabilecek projelere, fikirlere ve güçlü bir kadroya sahiptir. Bu anlamda BTP Türkiye’nin  en sağlam ve önü en açık siyasi partisidir.  Bu partide görev alan il başkanımızı, siz kıymetli il yönetimimizi, ilçe başkanlarımızı hepinizi tebrik ediyorum” dedi.

Bağımsız Türkiye Partisi BTP Genel Başkan Yardımcısı Lütfullah Önder,  “Haberlerde görmüşsünüzdür. Şöyle bir haber vardı. 1 TL madeni paranın basım maliyeti 3 TL olmuş. Burada  şöyle bir parantez açmama lütfen müsaade edin.  Mevcut para sistemimizde demir paralarımızı, o manevi paraları Merkez Bankası’ndan hazine tarafından basılıyor. Yani devlet hazinesine ait olan tek para, o bozuk paralar, madeni paralardır. Kağıt parayı ise ticari şirketlerin de ortak olduğu merkez bankası piyasaya sürüyor.  Parayı ise hepimizin kredi kartına, hepimizin banka hesaplarındaki o rakamlara yansıyan paraları  ticari bankalar üretiyor. İşte o bozuk paralarımızın, madeni paralarımızın hayatımızdaki anlamı... Bütün dünyada kullanılan paranın % 1’ini merkez bankaları üretiyor. %99’unu ticari bankalar, devlet adına devletlerin merkez bankası üretiyor. Arkadaşlar, Merkez Bankası’nın ihtiyaç duyduğu, hazinenin ihtiyaç duyduğu parayı, hazine borçlanarak elde ediyor.  Devleti borçlandırarak yol bulmuşlar. Lizbon anlaşmasına göre devletler ticari bankalardan borçlanması, borçlanmak derken hem borç ödenecek, hem de o borca faiz ödenecek.  Bu öylesine büyük bir soygun ki  hepimiz gece gündüz çalışıyoruz. Ne iş yapıyorsak kimimiz akademisyen, kimimiz avukat, kimimiz doktor, kimimiz ticaretle uğraşıyoruz, kimimiz sanayici, gece gündüz üretiyoruz, kimimiz işçi, yani gecemizi gündüzümüze katıp bir katma değer üretiyoruz.  Bu ürettiğimiz katma değere bağlı hizmetin karşılığını ticari bankalarla finans şirketleri elde ediyor. Normalde bu devletlerin büyük bir gelir kapısıdır. Şimdi bu geliri devletler elde etmiyor  ticari bankalar, finans kurumları elde ediyor.

Bu değişmeden, bu para sistemi değişmeden, bu ekonomik yanlış düzelmeden,  sistem değişmeden Türkiye’de hiçbir şeyi elde edemezsiniz. Çünkü her şeyin temelinde, merkezinde,  ekonomimizin düzgün olması gerekiyor. Bunu yapınca  eğitimi düzenlemeniz kolaylaşır. Sağlığı düzeltmeniz kolaylaşır. Altyapı hizmetleriniz kolaylaşır birçok problemi çözmek kolaylaşır. Ekonomiyi düzeltmenin  anahtarı da para sisteminin değişmesidir. İşte bu para sistemi değişmeli diyen, paranın tanımı şuan mevcut sistemde borç faizdir, para borç ve faiz olmadan  emek ve üretimin karşılığı olmalı diyerek, milli para kavramını ilk kez kullanan, bunun kurallarını merkeze , ‘Milli Ekonomi Modeli’ kitabını yazan bu insan içimizden çıktı. Türk milletinden çıktı.  O insan Profesör Doktor Haydar Baş’tır” diye konuştu.

Bağımsız milli para sistemi peki neyi öngörüyor? Bağımsız milli para sistemi derken öngördükleri şey şu; ticari bankalar para üretmesin, millet adına parayı devlet üretsin, merkez bankaları üretsin,  bu sisteme geçersek yani ticari bankalar yerine merkez bankaları üretirse, devletler borçlanmadan kurtulsun.  İnsanlar borçtan kurtuluyor, faiz ödeme yükünden kurtuluyor ve sadece hesap yaptılar. Mesela Almanya 2011 yılında 45 milyar  Euro faiz ödemiş.  Sadece bir yılda Almanya’nın ödediği faizler ile dünya açlıktan kurtuluyor. Dünyada aç kalmıyor. Sadece bir tanım değişikliğinden bahsediyorum.  Bunun gibi birçok örnek verebiliriz.  Bugün ‘Milli Ekonomi Modeli’ni  anlatmak üzere buraya gelmedik. Türkiye’de yüzün üstünde siyasi parti var ve her parti ülkeyi daha iyi yöneteceği iddiasıyla tabii ki kuruluyor. Siz kapitalizm evet dediğiniz müddetçe, liberalizme evet dediğiniz müddetçe, bu para sisteminin içinde kaldığınız ve daha iyi borç bulurum, ben daha düşük faizli para bulurum mantığıyla hareket ettiğimiz müddetçe, milletin fakirliği de bitmez milletin yoksulluğu da  bitmez.  Bu sistemin değişmesi lazım. Bu sistemi değiştirmek için programını koyan, bunu  20 yıldır topluma  anlatmaya çalışan Türkiye’de tek bir siyasi parti var.   O da sizlerin bizlerin içinde olduğu Bağımsız Türkiye Partisi’dir” dedi.