CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak temel yaklaşımımız şudur ki hiçbir Kürt, 'Ben ikinci sınıf vatandaş hissetmiyorum' diyene kadar bu sorun demokratik yollarla çözülmelidir ama bu çözüm aranırken olmazsa olmaz kırmızı çizgimiz, toplumsal mutabakat olmalı" dedi.

CHP Eskişehir İl Başkanlığı tarafından ‘Bilim ve Demokrasi Işığında Yükseköğretimi Yeniden Düşünmek' başlıklı Yükseköğretim Buluşması programı düzenlendi. Programa CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partililer, akademisyenler ve üniversite öğrencileri katıldı. Programda, kayyum atamaları hakkında konuşan CHP Lideri Özel, şunları söyledi:  “Geçtiğimiz hafta Esenyurt'ta, Türkiye'nin en büyük ilçesinde, Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanına kayyum atandı ve gündem bir anda tamamen buraya odaklandı. Biz de hafta sonu kampımızı iptal ederek bütçe görüşmeleri öncesinde partimizi kampa alıyoruz. Biz olağanüstü durumla karşı karşıyayız ve bu durumda olağan davranışlar sergilemek mümkün değil. Ben de bütün programlarımı iptal ettim ve yeni gelişmelere göre programları revize etmeye başladık.”

“AHMET TÜRK'E KAYYUM ATAYACAK KADAR İLERİ GİDEBİLİYORLAR”

Gerçek sorunlardan uzak ve polemik yaratmaya yönelik Gerçek sorunlardan uzak ve polemik yaratmaya yönelik

Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ün görevden alınarak yerine kayyum atanmasına da değinen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şu ifadeleri kullandı:

“Ben 2011'de CHP'nin Cezaevi Komisyonu Üyesi olarak aynı ziyarette hem Cumhuriyet Halk Partisi'nden Mustafa Balbay'dan haber alıp hem Milliyetçi Hareket Partisi'nden seçilmiş milletvekilini hem de o günkü HDP bugünkü DEM çizgisinden seçilmiş 4 milletvekilini aynı Silivri Cezaevi'nde ziyaret ediyorum. Aynı rapor yazılıyor, aynı gazetelerde haberleştiriliyor. O milletvekillerinin FETÖ'cülerin kumpasıyla içeride tutulduğunu ve bizim haklı, o gün tuttuğu pozisyon itibariyle Tayyip Bey'in haksız olduğunu söyledik. O günlerin kudretli savcısı Zekeriya Öz, ülkeyi nasıl terk etti kimse bilmiyor ama bir fare gibi kaçtı. Şimdi başka savcılar var. Yeni kumpaslar kuruyorlar ve tek hedefleri var, bir pazarlık. Ama Esenyurt'taki CHP'li belediye başkanına, Mardin'deki Ahmet Türk'e kayyum atayacak kadar ileri gidebiliyorlar. Biz samimi bir yerden bakıyoruz, diyoruz, 'Bir sorun konuşulacaksa gelin mecliste konuşulsun.' Masanın etrafında tüm siyasi partiler yerlerini almalıdır. Açık ve şeffaf olunmalıdır, toplumsal mutabakat sağlanmalıdır. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak, temel yaklaşımımız şudur ki hiçbir Kürt, 'Ben ikinci sınıf vatandaş hissetmiyorum' diyene kadar bu sorun demokratik yollarla çözülmelidir ama bu çözüm aranırken olmazsa olmaz kırmızı çizgimiz, toplumsal mutabakat olmalı.”

ERDOĞAN’I İKTİDARDA TUTABİLMEK İÇİN YAPIYORLAR

Türkiye'de yaşanan bütün meselelerin bir demokrasi sorunu olduğuna dikkat çeken Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, şu ifadeleri kullandı: “Dün Bahçeli'nin açıklamaları ile birlikte bir gerçek ortaya çıktı. Bir anda gündeme bir bomba düşüyor. İlk önce ‘Gel anayasa değiştirelim dediler', o kapıyı kapattık. Sonra 'İsrail Türkiye'ye saldıracak' dediler. Kapalı oturuma çağırdık. Anlatın dedik, anlatamadılar. O gündemden Türkiye'yi bir şekilde kurtardık. Yoksa her akşam İsrail ile Türkiye'nin firkateyni sayılarını, F-35 ile F-16'ları karşılaştırmaya meyil etmiş bir medya düzeni vardı. ‘Kürt sorunu yoktur, ama Türkiye'nin terör sorunu vardır. Onu bitirmek içinde birisi gelmelidir. Kürsüye çıkmalıdır. Bir konuşma yapmalıdır. Bütün sorunlar bitmelidir' diyen bir anlayış dün ağzındaki baklayı çıkardı. Ne dedi? ‘Abdullah Öcalan gelse konuşsa, umut hakkından yararlansa, yani serbest kalsa. Bir yandan da anayasa değişse, Recep Tayyip Erdoğan yeniden bu ülkenin cumhurbaşkanı olsa, ondan başka bir seçenek yoktur' dedi. Recep Tayyip Erdoğan'ı iktidarda tutabilmek için Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan'ı serbest bırakmayı bile göze alabilirmiş. Buradaki mesele, Türkiye'de yaşanan bütün meseleler demokrasi sorunudur. Türkiye iyi olsun diye değil, birileri iktidarı korusun diye bir bakış açısı var. 'Türkiye'nin Kürt sorunu yoktur' diyor, ama Erdoğan'ın kürk sorunu vardır. Türkiye'de Türkler ile Kürtler dost olsun, ben bu dostluğu önemsiyorum, hedefimiz dost değil, hedefimiz Erdoğan'a yeniden bir post diyor. Oturduğu postu kaybetmesin diyor.”

 “YÖK'ü kaldırıp üniversiteleri özgürleştireceğiz"

KYK yurtlarının yetersiz olduğunu ve öğrencilerin açıkta kaldığını dile getiren Özgür Özel, konuya ilişkin şöyle konuştu: “Türkiye'de KYK yurtları öğrencilerin sadece yüzde 13'ünü barındırabiliyor. Bu rakamın daha iyi olduğu Anadolu şehirleri var. En felaket durum İstanbul'da. Sadece yüzde 2,6. Yani üniversiteyi açıyorsun, öğrenciyi alıyorsun. Okula kaydını yaptırıyor, başını sokacak yer arıyor. 100 öğrenciden 97 buçuğuna İstanbul'da, 'Başının çaresine bak kardeşim' diyor. Ya da Türkiye'de 100 öğrenciden 87'sine, 'Git nerede kalırsan kal' diyor. Devlet olarak böyle yapıyorsun. Tabii buna koca bir 'Niye' diye bakmak lazım. Örneğin finans modelleri tartışılır. İhtiyaç var mı, tartışılır. Bu ülkede boğaza köprü yapmaya paraları var, imkanları var. Finans bir şekilde bulduruyorlar, hepimizi borçlandırıyorlar. Yıllarca ödüyorlar falan. O tartışmaları ve eleştirileri hepsini bir kenara bırakarak tünele para var, köprüye para var, TOKİ'nin lüks konutlar yapmasına para var. Her şeye para var ama öğrenci yurduna para yok. TOKİ'ye bir talimatla bütün şehirlerde ihtiyaç kadar öğrenci yurdu yaptırmak o çok övünülen projelerin herhangi bir tanesine bulunacak kaynak da çözülebilecek bir iş. Bu ülkede kimse öğrenci yurduna kaynak aktarılmasına itiraz etmez ama yapmıyorlar. Niye? Son derece politik, son derece siyasi, son derece kötü niyetli. Çünkü başını sokamayan birinin karşısına bir cemaatin, bir tarikatın temsilcilerinin geçmesine, 'Hay hay, buyurun bizim yerimiz var' demesine ve orada barınma sorunu çözülürken bir başka ilişkilenme biçimiyle o öğrencilerin kendi dünya görüşlerine göre kanalize edilmesini, onların kendilerine borçlandırılmasını ve ileride onların kendilerince belli noktalara taşınmasını planlayan ve bunu geçmişte başarmış olan FETÖ örgütü tek değil. Fethullahçı örgüt döndü kurşun sıktı, terör örgütü oldu, öyledir. En sert mücadeleye devam edilmeliydi ama henüz kuruşun sıkmamış olanlar veya kurşunu fiziki olarak sıkmak yerine başka türlü anayasal düzeni hedef alanlar, Cumhuriyeti hedef alanlar, kurucu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e husumet duyanların çeşitli kurumları ele geçirmekte olduğunu, onu da yine öğrenci yurtlarından başlayarak yaptıklarının altını kalın çizgilerle çizmek isterim. Biz ne yapacağız? Biz YÖK'ü kaldırıp, bu üniversitelerin sırtında bir yük olmaktan çıkarıp, üniversiteleri özgürleştireceğiz. Üniversitelerin hem bilimsel hem yönetsel özerkliğini sağlayacağız ve anayasal güvence altına alacağız.