30 yılı aşkın basın yaşamının içindeyim.
Basın emekçisi olarak çalıştım...Haber peşinde koştum.
Emniyet, adliye veya sanayiciler konusunda muhabir olmadım.
Eğitim, sağlık, sendika, toplumsal olayları takip eden bir basın emekçisi oldum. Yaklaşık 10 yıl içinde daha çok köşe yazarlığı ile basın emekçiliğimi sürdürüyorum. Tabi bu köşe yazarlığı oturduğu yerden değil. Yine sokaklarda ve halkın içinde yaşayarak yazarak...
24 Temmuz Basın Bayramı..
Bizde bayram kutlanacak hal kaldı mı ki?
Sizlere Gazeteci ağabemiyiz İhsan Çaralan'ın yazısının bir bölümünü paylaşmak istiyorum.
Neden bayram olmadığını daha iyi anlarsınız.
İhsan Çaralan'ın yazısının tamamını Evrensel Gazetesi'nin sitesinden okuyabilirsiniz..
"Bugün Türkiye’nin gazetecilerinin bayramı; Basın Bayramı!
Ama 24 Temmuz’un sadece adı basın bayramı.
Çünkü Türkiye’nin gazetecileri yıllardır bu bayrımı kutlamıyorlar, kutlayamıyorlar.
Çünkü 24 Temmuz’un “Basın Bayramı” olarak kabul edilmesinin nedeni, 24 Temmuz’un 1908’de “basında sansürün kaldırıldığının ilan edildiği gün” olmasıdır. Ama, aradan geçen 105 yılda genel olarak açıkça sansür kalkmış (tek parti dönemi, sıkıyönetim ve olağanüstü hal koşullarında açıkça sansür de eksik olmadı) gibi görünmesine karşın otosansür sansürün yerine geçirilmiş, iktidarlar, egemen güç odakları, devlet gücü ve sermaye gücünü kullanarak basını sansürün açıkça kullanıldığı dönemlerden bile daha etkin biçimde denetim altına almışlardır..
Bu ülkede ancak “bedelini ödeyenler”, gerekirse aç ve işsiz kalmayı, cezaevlerine atılmayı, hatta ölümü göze alabilenler sansür ve otosansürü aşabilmişlerdir.
Hele de son yıllarda AKP’nin “ileri demokrasi” döneminde basın özgürlüğü hepten;
1-) Gazeteciler “terör örgütüne yardım” ve “terör örgütü üyesi” olarak tutuklanarak,
2-) Basın kuruluşları baskı ve satın alınarak yandaşlaştırılarak,
3-) İktidar ve devlet gücü kullanılarak basın üstünde baskı oluşturularak ve patronların “istenmeyen gazetecileri” işten atması sağlanarak otosansür basın özgürlüğü üstünde bir Demokles Kılıcı’na döndürülmüştür.
Bugün otosansür sansürden bin beter bir baskı yöntemi olarak devrededir ve bu yüzden de basın 105 yıl öncesinden, Abdulhamit döneminden bile daha büyük bir baskı altındadır.
Gerçek buyken hangi namuslu gazeteci, hangi gazeteci kuruluşu “Sansürsün kaldırılmasının 105. yılını” ya da “Basın Bayramı’nı kutluyoruz!” diye ortaya çıkabilir?
Bugün Türkiye 65 tutuklu gazeteciyle, dünyanı en çok tutkulu gazetecinin bulunduğu ülkedir."
Yıllardan beri sistemin getirdiği sömürü, baskı, işten çıkarmalar, sansürler, gerçek basın emekçilerini hiç bir zaman yıldırmadı yıldırmayacakta...
Zaten iktidarların yıllardan beri uyguladıkları politika nedeniyle bana her gün 'bayram' hale getirdi...