Röportaj

Başkan Candemir’den çarpıcı deprem yorumu

Abone Ol

MHP İl Başkanı İsmail Candemir, Manşet gazetesinin sorularını yanıtlayarak, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e depreme karşı nasıl önlemler alındığını soran Candemir, şöyle konuştu: “Sayın Büyükerşen deprem konusunda 20 yılda ne yaptı, bunu ortaya koysun biz de alkışlayalım, özellikle yapı stoğu konusunda büyük eksikler var, Eskişehirli uzmanlar 6.4 büyüklüğünde bir depremin yaşanabileceğini söylerken, kentte 2000 yılından önce yapılan, özellikle şehir merkezindeki Sakarya, Atatürk ve Yunusemre caddelerinde büyük sıkıntı yaşarız, bununla ilgili herhangi bir çalışma yapıldığını görmedik. Sayın Yılmaz Büyükerşen deprem için itfaiyeleri çoğalttığını söylüyor ancak bu deprem sonrası için alınacak bir önlemdir, önemli olan binaların yıkılmaması insanların altında kalmamasıdır. Bizim sıkıntılı olan yapı stoğunu bir şekilde düzeltmemiz gerekiyor, bu konuda hiçbir çalışma yapılmamış. Böyle giderse Eskişehir bir deprem durumunda çok ciddi sorunlar yaşar ve o güçlendirdiği itfaiye teşkilatı da girecek cadde sokak bulamaz.”

Salgının Türkiye ayağı ve Eskişehir ayağını konuşalım süreç nasıl yönetildi, doğru gitmeyen şeyler var mı?

Türkiye salgında Mart ayından itibaren çok iyi önlemler aldı, uygulanan kısıtlamaların da faydasını gördük, ancak 1 Haziran ile birlikte yeni normale geçişle vaka sayılarında artışlar yaşandı buradaki en temel sorun vatandaşın kurallara uymaması oldu.

Yeni normale geçiş erken bir karar mıydı?

Değildi, belli kurallara uyarak ekonominin düzelmesi için bu yeni normale geçiş gerekliydi, Eskişehir'de bu durumdan ekonomik olarak en çok etkilenen iller arasındaydı, öğrencilerin 170 milyon liralık bir katkısı vardı Eskişehir’e ve uzaktan eğitim nedeniyle kent büyük zarar gördü.

Yerel yönetimlerden ise pandemide yeterli çalışma göremedik, üzerlerine düşeni yapmadılar, sefer sayılarının artması gerekirdi, “sosyal mesafeye dikkat edin” diye anons yapılıyor ancak bu mümkün değil, zaten bizim tramvaylar küçük olduğu için sosyal mesafe daha da zor, önemli olan insan sağlığı olunca önce sefer sayılarını arttırmaları gerekirdi. Vatandaşın ayağına gidilip sorunları giderilebilirdi, günlük yevmiye ile çalışan insanlar bu süreçten çok olumsuz etkilendi en azından onlara destek olunabilirdi. Biz gücümüz yettiğince bu tür taleplere cevap vermeye çalıştık, belediyelerin vatandaşın problemlerine daha fazla önem vermesi gerekiyordu. Eskişehir merkezi asfalt ve kaldırım açısından sorunluydu bu tür dönemler tamiratların çok daha rahat yapılabileceği dönemlerdir ancak belediye bu tür çalışmaları da doğru dürüst yapmadı.  

VAKA ARTIŞININ EN ÖNEMLİ NEDENİ VATANDAŞ

Eskişehir’de vaka sayılarında büyük bir artış var, siz yeterli bilgi alabiliyor musunuz?

Özellikle Sağlık İl Müdürü ile devamlı istişare halindeyiz, destek duydukları konuları da bize ilettiler, bu konuda Eskişehir bürokrasinin şeffaf olduğunu söyleyebilirim. Başhekimlerden de her türlü bilgiyi alabildik.

Sayılar çok arttı aşı bulunmadan bunun bir çözümü yok ancak bir şekilde de yaşamımızı sürdürmeliyiz. 3 ana kurala dikkat etmeliyiz. Maske, mesafe ve temizlik kuralına uyduğumuzda sorun yaşamayacağımızı düşünüyorum. En büyük sorumluluk devlete düştüğü kadar vatandaşa da düşüyor, kendi hayatımız kadar karşımızdakinin hayatını da düşünmeliyiz. Ne yazık ki vatandaşlarımız bu kurallara uymuyor, artışın en büyük nedenin de bu olduğunu düşünüyorum. 

MHP’de kongreler süreci tamamlandı sizinle başlayan yeni dönemde önünüze neler koydunuz salgında neler yapabileceksiniz?

Salgında bol bol hazırlık yapıyoruz, önümüze koyduğumuz hedefler var, önümüzdeki genel seçimlerde Eskişehir’den en az 2, mümkünse 3 milletvekili ve yerelde de merkezde en az 1 taşrada en az 4 belediye alabilmek gibi bir hedefimiz var. Bununla ilgili proje ekipleri kurduk, kentin sorunları için daha önce de 103 proje çıkarmıştık, bununla ilgili yeni tempolu bir çalışma haline girmiş durumdayız.

Bu 103 proje içinde öncelikli hangi sorunlar vardı?

Öncelikle ulaşım, çevreyolu, otopark sorunu, imar sorunu yeşil alanların yeteri kadar olmaması… Eskişehir aslında bir sorunlar yumağı ama biz kent merkezi biblo gibi süsleyerek sorunu çözdüğümüzü sanıyoruz, oysaki Eskişehir Köprübaşı’ndan bakarsanız biblo gibi ama Takkalı’dan baktığınızda manzara değişiyor, bu konuda ciddi çalışmaların yapılması gerekiyor.

Odunpazarı Belediye Meclisinde alınan kararla 8 sokakta barlar sokağı açılmasına sonuna kadar karşıyız, meclisten geçti ama biz iptali için yasal yollara başvuracağız. Hamamyolu’nda çay fiyatı belirlemek için halk oylaması yapan halkçı bir belediyeden kendi sokağının barlar sokağı olup olmaması konusunda da vatandaşa sormasını beklerdik. Tüm dünyada içki, uyuşturucu, sigara ile mücadele edilirken 8 sokağa barlar sokağı yapılması ne kadar doğru? Bu, kentin gençlerini olumsuz etkiler, tüm problemler bitti de en büyük problem barlar sokağıymış gibi bu karar alındı. Önümüzdeki hafta gerekli davayı açarak, kararın iptali için sonunda kadar mücadele edeceğiz burada yaşayan vatandaşların görüşlerini almaya başladık, bunları da kamuoyu ve basın ile paylaşacağız. Keşke Odunpazarı, barlar sokağı yapacağına gençler için spor alanları, eğitim alanları yapsa… Özellikle okullar bölgesinde, şehitliğimizin yakınında, Osmangazi Üniversitesi yakınında böyle yerler açılması doğru değildir, yerel yönetimlerin önceliği barlar sokağı açmak olmamalı buna müsaade etmeyeceğiz. Eğitim şehri olarak anılan Eskişehir'in "barlar şehri" olarak anılmasının önüne geçeceğiz ve bu imajı yaratmak isteyenlere, Eskişehir'in manevi iklimini ve kimliğini bozmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Okul yolundaki gençlerimizin yolunun barlar sokağından geçmesini değil de, sahaflardan, kitapçılardan geçmesini istiyoruz. İstikbâlimiz olan gençlerimiz de, Eskişehirli halkımız da bizim için değerlidir ve önemlidir. 

Eskişehir’in imar sorunu neden çözülemiyor, depreme Eskişehir ne kadar hazır, bu konuda kim çalışma yapmalı hükümet mi belediyeler mi?

İTFAİYEDEN ÖNCE YAPI STOĞU SORUNU ÇÖZÜLMELİ

Topu taca atmaya gerek yok 1999 depreminde Büyükerşen DSP’den belediye başkanı ve biz de DSP’nin hükümet ortağı idik, bu depremden sonra yapı denetimleri hazır beton uygulamaları, zemin etüdleri konusunda ciddi uygulamalar yapılmaya başlandı, sonrasında ise unutuldu. Sayın Büyükerşen deprem konusunda 20 yılda ne yaptı, bunu ortaya koysun biz de alkışlayalım, özellikle yapı stoğu konusunda, büyük eksikler var, Eskişehirli uzmanlar 6.4 büyüklüğünde bir depremin yaşanabileceğini söylerken, kentte 2000 yılından önce yapılan, özellikle şehir merkezindeki Sakarya, Atatürk ve Yunusemre caddelerinde büyük sıkıntı yaşarız, bununla ilgili herhangi bir çalışma yapıldığını görmedik. Sayın Yılmaz Büyükerşen deprem için itfaiyeleri çoğalttığını söylüyor ancak bu deprem sonrası için alınacak bir önlemdir, önemli olan binaların yıkılmaması insanların altında kalmamasıdır. Bizim sıkıntılı olan yapı stoğunu bir şekilde düzeltmemiz gerekiyor, bu konuda hiçbir çalışma yapılmamış, dünya standardında belediyelerde her 5 senede 1 bulvar açılır Sayın Büyükerşen, bir tane bulvar mı açmış 20 yıldır? Eskişehir’de iktidar kendileridir, bugüne kadar bu konuda ne yapmak istemişler de muhalefet onlara karşı çıkmış bunu söylesinler, biz kentin yararına olacak her şey için desteğe hazırız, Allah korusun böyle giderse Eskişehir bir deprem durumunda çok ciddi sorunlar yaşar ve o güçlendirdiği itfaiye teşkilatı da girecek cadde sokak bulamaz, 2000 yılı sonrası binalarda büyük sıkıntı olmayabilir ama özellikle şehir merkezindeki yapı stoğumuz çok kötü. Bizim artık yatay mimariye geçmemiz ve şehir için bir vizyon belirlemek gerekiyor, zemine uygun yapılar yapılmalı, binaların sürekli kontrolü yapılmalı. Deprem değil, binalar öldürüyor, bunu geçtiğimiz İzmir depreminde bir daha görmedik mi? Gerekli önlemlerin alınması gerekiyor, bunun için de zihniyet değişmeli, yerel yönetimlerin birinci önceliği de budur, Eskişehir’de büyük bir imar sorunu var, kentsel dönüşüm bir an önce başlatılmalı, bu sorunlar birbirini suçlayarak çözülemez…

EN BÜYÜK SIKINTI SAMİMİYETSİZLİK

Eskişehir’de Kalabak Suyu sorunu bitti mi?

Bitti deniyor ama bize hâlâ su gelmiyor, bizim damak tadımız, alışkanlığımız en büyük değerimiz Kalabak Suyu’ndan vazgeçmemek için direniyoruz. Bu 12 yıllık bir sorundur, şeffaf bir yönetimden söz edenlerin vatandaşa da açıkça bilgi vermeleri gerekiyor. Bu konuda ne Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ne de ESKİ Genel Müdürü aydınlatıcı bir açıklama yapmadı. Sanki böyle bir problem yokmuş gibi herkes suskunluk içinde, biz dile getirince de suçlanıyoruz Kalabak’a zarar verdik diye, biz bu konuda daha önce de açıklamalar yaptık, ancak çoğu basın kuruluşu da bu açıklamalarımıza yer vermiyor. Kalabak’ın marka değerine en büyük zararı ESKİ ve Büyükşehir Belediyesi verdi, bu konudaki en büyük sıkıntı da bu samimiyetsizliktir. 

ESKİŞEHİR’DE BÜYÜKERŞEN STANDARTLARI VAR

Türkiye’de Türkiye standartları geçerli ama Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen standartları geçerli. Örneğin tüm ülkede 19 litrelik damacanalar kullanılırken, Eskişehir’de 12 litrelik damacana kullanılıyor bunu da üretebilen bir fabrika var, dolayısıyla şimdi de bu üretimin tamamlanmasını bekliyoruz. Bizim tramvayımız da özel standart ray aralıklarında değil, bunların da sıkıntılarını yaşıyoruz

Anadolu Üniversitesi’nin Açık Öğretim Fakültesi gelirinin YÖK’e aktarılması çok eleştirilmişti, neden bunun önüne geçilemedi?

Açıköğretim Eskişehir’in değerlerinden biri, onun elde ettiği gelir bu şehre yatırım olarak dönüyor, şu anda Eskişehir’in çok fazla ihtiyacı varken bu para ne yazık ki YÖK’e devredildi, hükümet YÖK’e bütçe ayırmadı, bu gelirleri devretti. Hatırlarsınız, URAYSİM projesi de Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nden elde edilen gelirlerle yapılmıştı, şu anda Alpu’da İhtisas OSB kurulması ile ilgili Eskişehir’de bir zihniyet var, kentin göç almaması için sanayinin önünü tıkayan bir zihniyet var, nitelikli göç de alalım nitelikli sanayinin de önünü açalım. Eskişehir raylı sistemler geleneği olan bir şehir, bunu iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Eskişehir insanı yetişmiş ve eğitimlidir, Eskişehir neden daha fazla ihracat yapmasın, sanayideki işçiler neden daha fazla kazanmasın Kesikbaş’ı sonuna kadar destekliyoruz, MHP olarak da elimizden ne geliyorsa yapacağız. Eskişehir kimsenin babasının çiftliği değil, burada Eskişehir üzerinden siyasi polemiklere girmek istemiyorum, derdimiz bu değil ancak mevcut sorunların çözümü için çalışmak ve gerekli yatırımların gelmesi ve kentin gelişmesi için ne yapabiliriz bunu tartışmalıyız, kentin en büyük problemi Eskişehir’in sahipsiz bir kent olmasıdır. Düşünün; lületaşı merkeziydik şu anda bitti, Eskişehirspor’un geldiği noktayı biliyoruz TÜLOMSAŞ’ın durumunu biliyoruz, keşke Eskişehir tramvayları yapılırken TÜLOMSAŞ tercih edilseydi… Artık Eskişehir bu zihniyetten kurtulmalı ve ayakları üzerinde durmalı ve kentin sorunları söz konusu olduğunda herkes aynı masaya oturabilmeli.

MHP Genel Başkanı’nın Askıda ekmek kampanyası çok eleştirildi, siz ne düşünüyorsunuz?

Askıda ekmek kampanyasını eleştirmek; İslam inancını, örf adetlerimizi bilmemekten kaynaklanıyor. Bizim geçmişten bu yana böyle bir geleneğimiz var, örneğin İtalya’da askıda kahve kampanyası vardır, her ülkenin kendi geleneklerine göre bu tür uygulamaları vardır, bunları siyaset malzemesi yapmak çirkin ve gereksiz, özellikle pandemide dünyanın süper güçleri de büyük sıkıntılar yaşadı, dolayısıyla bizim ekonomimiz de olumsuz etkilendi. Yardımlaşma kültürümüzü, geleneklerimizi unutmamak ve kadim Türk geleneğini yeniden gündeme getirmek için hatırlattığımız askıda ekmek kampanyamızın eleştirilmesini doğru bulmuyoruz, dünyanın her yerinde ekmeğe ulaşamayan insanlar vardır, bu bizim yardımlaşma kültürümüzün bir örneğidir. Biz Türk-İslâm ahlakı ile yaşam sürmeye devam edeceğiz. Bu şuurla hareket ediyoruz, yardımlaşmayı dayanışmayı şiar edinip bu değelerimizi yarınlara taşıyacağız. Mukaddesatımızın millî değerleri bizim nezdimizde kıymetlidir. 

Erken seçim gündeminizde var mı?

Türkiye’nin gündeminde erken seçim yok, Genel Başkanımız da bunu izah etti, herkesin Cumhurbaşkanlığı sistemini iyi anlaması gerekiyor…

Parlamenter sisteme dönüş olur mu?

Hiç sanmıyorum, eğri oturup doğru konuşalım parlamenter sistem ile yönetilen bir Türkiye’de salgınla ilgili bu kadar iyi ve hızlı önlemler alabilir miydik? Sağlık bakanı ve eğitim bakanı sektörün içinden gelen, süreci çok iyi bilen bakanlar. Türkiye’nin geleceği açısından bu sistem gereklidir, geri dönüş söz konusu olamaz, zaten şu anda bir seçim gerekçesi yok, bu suni bir gündemdir ülkenin böyle bir şeye ihtiyacı yok.