Özel Denizli Tekden Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ali Gürağaç, her 10 kişiden 1’inde görülen üriner sistem taş hastalıkları ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Gürağaç, “İlk olarak günde en az 2 litre idrar çıkaracak kadar su tüketilmesi lazım” dedi.
Hareketli yaşam biçiminin azalması, az su tüketimi, aşırı kilo, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları gibi sorunların böbrekte taş oluşumunu arttırdığını belirten Op. Dr. Ali Gürağaç, taş hastalıkları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Op. Dr. Ali Gürağaç, “Üriner sistem taş hastalıkları, önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu için ve bu hastalık ile ilgili bize gelen hastalardan da bildiğimiz gibi taş hastalıkları konusunda çok fazla soru ile karşılaşmaktayız. Böbrek taşı oluşumunun nedenlerini net bir şekilde söylemek mümkün değil. Fakat böbrek taşı oluşumunda bazı risk faktörleri mevcut. Bu risk faktörlerinin bir kısmından bahsedecek olursak sedanter yaşam tarzı ki toplumumuzda maalesef fiziksel aktivite yapan insan sayısı gittikçe azaldığı için hareketli yaşadığımız zaman diliminin kısıtlanması taş oluşum riskini artıran faktörlerden bir tanesidir. Diğer risk faktörleri obezite yani aşırı kilo, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, az su tüketimi, ailede taş hastalığı öyküsünün olması, doğumsal böbrek sorunlarını sık karşılaştığımız risk faktörleri olarak belirtebiliriz. “ şeklinde bilgi verdi.
Böbrek taşının belirtileri nelerdir ve en çok hangi bölgede ağrı yapar?
Böbrek taşı rahatsızlığında en sık karşılaşılan belirtilerden bahseden Op. Dr. Ali Gürağaç, “Genelde taşın olduğu tarafta ağrı, bazı hastalarda bulantı, kusma, ateş, üşüme, titreme, terleme, sık idrara çıkma, kesik kesik idrar yapma, sürekli idrar varmış hissi gibi şikayetlerle hastalarımızın başvurduğunu biliyoruz. Taşın bulunduğu yere göre ağrı değişkenlik gösterebiliyor. Eğer böbreğin içindeyse daha çok kaburgaların alt tarafında sırta doğru yansıyan ya da göbeğe doğru vuran bir ağrı görülürken, taş idrar kanalındayken bu ağrının erkeklerde peniste, testiste kadınlarda ise vajinada, labiumlarda hissedildiğini klinik pratiğimizden biliyoruz” dedi.
“Görüntüleme yöntemlerinden sonra teşhis konulur”
Özel Denizli Tekden hastanesi Üroloji doktorlarından Op. Dr. Ali Gürağaç “Hastaların şikayeti ile birlikte hastalığın altında yatan nedene dair belirli bir tablo oluşur. Daha sonra bu sebebi aydınlatmak ve detaylandırmak adına çeşitli laboratuvar tahlilleri, görüntüleme yöntemleri gibi tetkikler yapılır. Böbrek taşı hastalarında genelde böbrek fonksiyonlarının ne durumda olduğunu, böbrek yetmezliği olup olmadığını, eşlik eden idrar yolu enfeksiyonu ya da böbrekte bir iltihabi durum olup olmadığını anlamak adına yapılan laboratuvar ve görüntüleme yöntemlerinden sonra teşhis konulur” ifadelerini kullandı.
“İlk olarak günde en az 2 litre idrar çıkaracak kadar su tüketilmesi lazım”
Böbrek taşı oluşumunu önlemek için neler yapılması gerektiği hakkında bilgi veren Dr. Gürağaç, “Yaşam ve beslenme tarzının böbrek taşı oluşumunda risk faktörü olduğunu belirtmiştik. Taş hastalıklarında birçok taş tipi mevcut. Fakat hastalarıma da sıklıkla söylediğim gibi hangi taş tipinde olursa olsun ispatlanmış dört tane taş oluşum riskini azaltan etmen var. Bunların mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğini öneriyorum. İlk olarak günde en az 2 litre idrar çıkaracak kadar su tüketilmesi, ikincisi tuz tüketiminin kısıtlanması, üçüncüsü şeker tüketiminin kısıtlanması ve son olarak eğer aksi bir durum söz konusu değilse kırmızı et tüketiminin sınırlanması hastaların tekrarlayan böbrek taşı oluşumunu azaltacaktır. Bunların dışında çay, kahve, kola gibi oksalat içeriği fazla olan besinlerden de uzak durulması gerekirken lifli gıdalarla beslenmeyi arttırarak böbrek taşı oluşum riskini azaltmış oluruz” dedi.
“Bazı hastalara taşı düşürmeye yardımcı ilaçlar reçete ediyoruz”
Böbrek taşının tedavileri hakkında bilgi veren Üroloji doktoru Op. Dr. Ali Gürağaç “Böbrek taşı tedavisinde birkaç tane kriterimiz var. Üriner sistem taşının yeri, büyüklüğü ve eşlik eden diğer patolojiler bizim seçeceğimiz tedavi yönteminde yol gösterici olmaktadır. Böbreğin içindeki, idrar kanalındaki, mesanedeki taşlara ya da üretra dediğimiz mesaneden idrarın atılımını sağlayan idrar kanalının içindeki taşlara farklı yaklaşımlar söz konusudur. Burada taşın büyüklüğü, eşlik eden diğer problemler mesela böbrekte şişme, hastada akut böbrek yetmezliğini açıklayacak bir kreatinin yüksekliği, enfeksiyon belirteçlerinde bir yükselme olup olmaması gibi durumlar bizim tedavi protokolünü belirlememizde yol gösterici bulgulardır. Ama temel olarak sıralandırırsak öncelikle eşlik eden başka bir patoloji yoksa hastaların kendiliğinden bu taşı düşürmelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bazı hastalara taşı düşürmeye yardımcı ilaçlar reçete ediyoruz ve bir süre sonra kontrole çağırıyoruz. Bu süreçte de hastanın laboratuvar bulgularında ya da kliniğinde değişiklik olup olmadığını takip ediyoruz. Ama hastada taşa bağlı bir akut böbrek yetmezliği gelişmişse böbreklerinde ileri derecede hidronefroz dediğimiz şişme ve böbreğe zarar verme gibi bir durum söz konusuysa hastanın taşı düşürmesini tercih etmiyoruz. O taşı bizim almamız hastanın lehine olan bir durum. Çünkü bazı durumlarda geç kalırsak hastanın böbreklerinin zarar gördüğünü hem klinik pratiğimizden hem de literatürden net bir şekilde biliyoruz” diye konuştu.
(Eren Elyesa Polat/ İHA)