1996 yılında Uluslararası Edebiyat Örgütü; PEN’in Türkiye Merkezi Başkanı Şair Tarık Günelsel ve şair Gülseli İnal’ın önermesiyle Edinburg’da yapılan PEN’in Dünya Genel Kurulunda alınan kararla UNESCO’nun da kabul etmesi sonuçu, her yıl sürdürülmek üzere 21 Mart Dünya Şiir Günü olmuştur.
Bildiğiniz gibi; 21 Mart toprağın uyanışı, baharın gelişi olarak kabul edilir ve kardeşliğin, dostluğun ve dayanışmanın sembolü olarak dünyanın doğusunda da, batısında da şenliklerle kutlanır.
Yaklaşık 300 yıldır da Paris’te, Edinburg’da ve diğer bir çok Avrupa şehirlerinde 21 Mart “Şairlerin Bayramı” gibi değişik adlarla da yapılsa şiir etkinliklerinin en yoğun yaşandığı gündür.
Buradan bize bakmak istiyorum.
Sait Maden’in “İnsanlığın Beşbin Yıllık Şiir Serüveni” diye topladığı “Şiir Tapınağı” adını verdiği kitabı var. Cevat Çapan’ın da cilt cilt yayınladığı son yüz yıl içerisinde yazılmış, dünyanın değişik coğrafyalarından şairlerin şiirlerini topladığı “Şiir Atlaşı” var. Buradaki şiirlere biraz bakanlar, Neruda’nın da dediği gibi Anadolu çağlar öncesi de, bugün de büyük şairlerin çıktığı, ilk şiir şenliklerinin MÖ 5. yüzyılda Dionysos şenlikleriyle başladığı yerdir. Nasıl ki elalem heykeller yapıp meydanlarına dikerken biz heykele bakmaya bile korkmuşsak. Millet “Şairler Bayramı” düzenleyip şairlere ve şiire büyük önem verirken biz Şair Nef’iyi boğdurmuşuz, Şair Nedim kovalanırken damdam düşüp ölmüş. Pir Sultan’ı asmışız, Nesimi’nin derisini yüzmüşüz. Dadaloğlu öldürülmekten kaçmış dağlara, “Vatan şairi” Namık Kemal de Magosa’daki zindana atılmış. Nazım Hikmet “vatanım vatanım” diye diye öldü. Yunus Emre Kanuni dönemi seyhülislam Ebu Şuud ‘un fetvasıyla 1543’de şiirinin okunmasının cezası ölüm olarak yasaklandı. Sivas’da yakılan 35 kişi şiir etkinliği için oradaydılar. Çoğu da ünlü şairlerdi.
Burada çok azını verdim size, bu liste o kadar uzun ki Neşet Ertaş’ın ne işi var dı Almanya’da? Çetin Yetkin’in kitabı var. Orada 1940’lı yıllardan günümüze hapisleri dolduran günümüzün büyük şairlerimizi görürsünüz…
Bizim topraklarımız kadar bereketlidir şiirimiz. Her yaşta, herkes bir dönem de olsa şiir yazar. Buna karşın şiirin yaşamımızdaki yerine baktığımızda şiir okuyanımız, şiir etkinliklerine ilgimiz başka ülkelerin arasında yok denecek kadar düşük. Bulgaristan’da stadyumlarda yapılıyor. Paris’de her ay ortalama bin şiir etkinliği düzenleniyor. Büyük büyük araştırmalar yapmaya gerek yok. Yaşadığımız, 3 üniversitenin bulunduğu Eskişehir’in nüfusu 900 bin civarında, şiir etkinliklerimize gelen şiir dinlemeye gelen sayımız salonda birkaç sıra yani 50-100 arasında. Ya şiir kitap satışları? Yayın evleri satılmıyor diye basmıyorlar. Geçen yıl, en tanınmış şairimizin kitabı 3 bin basılmış. Almanya’da genç şair adayının kitabı 10 bin basılıyor. Yarışını kütüphaneler satın alıyor.
Şiir insanın insani yanını besler. Yunus Emre’nin Hacı Bektaş Veli’nin kültürünü yarattığı ülkemize bakın şiddet sıradanlaşmış durumda her gün kadına şiddet, doktora şiddet, hayvana şiddet, sana şiddet bana şiddet…
Şiir, şairlerin birbirine yazmasının ilersine geçilemiyor.Televizyonlarda her türlü program var bir şiir, edebiyat programları yok.
Hiç kimseden “İnsanımızı yaratma, geliştirme politikası” diye bir şey duymuyoruz ki içersinde şiir olsun.
Dünya Şiir Günümüz kutlu olsun…