Eskişehir İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Uğur Bilge “28 Nisan Sağlık Çalışanlarına Şiddete Hayır Günü” nedeniyle yapmış olduğu açıklamasında günün önemine dair bilgiler verdi.
Prof. Dr. Uğur Bilge, “Sağlık hizmeti, aynı amacı taşıyan hasta-hekim iş birliğine dayanır. Hastanın amacı sağlığına kavuşmak, sağlık çalışanın amacı hastayı sağlığına kavuşturmaktır. Bu ortak amaca şiddetle, baskıyla, zor kullanarak değil, karşılıklı iyi niyet ve saygı çerçevesinde çalışılarak ulaşılması gerekliliğini vurgulamak için “28 Nisan Sağlık Çalışanlarına Şiddete Hayır Günü” olarak ilan edilmiştir’’ dedi.
Yaşadığımız toplumda şiddet içeren olayların giderek yaygınlaştığı belirten Bilge, “Toplumda yaygınlaşma eğilimi gösteren şiddet eylemleri sağlık sektörünü de ciddi biçimde etkilemektedir. Son yıllarda sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin giderek artmakta olduğu, hatta ölümcül boyutlara ulaştığını üzülerek görmekteyiz. Hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, toplumsal şiddet kültüründen ayrı düşünülemez” dedi.
Bilge, “Covid-19’a bağlı ortaya çıkan pandemi dünyayı etkisi altına alırken tüm sağlık çalışanları her olağan dışı durumlarda olduğu gibi yine kendi yaşamlarını hiçe sayarak görevlerin başında, en ön saflarda yerlerini almıştır. Sağlık çalışanları, bu tür dönemlerde kendilerini nelerin beklediğini, nelerle karşı karşıya kalacaklarını bilirler. Hastalığın bulaşması, aşırı yoğun çalışma, aile ve sosyal yaşamın yok denecek düzeye inmesi, geleceğe yönelik planların ötelenmesi, ruhsal travmalar, sağlıklarının kalıcı olarak bozulması ve ölümler ilk akla gelenlerdir. Bu riskler onların mesleklerini yerine getirmesi engel olmamıştır. Fakat sağlık çalışanlarına yapılan şiddet engel olmaktadır” diye konuştu.
“Ülkemizde sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet olayları sadece Türkiye’ye özgü bir durum olmayıp, küresel bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü şiddeti ‘bir halk sağlığı sorunudur’” diyen Bilge, şöyle konuştu:
‘‘Yapılan çalışmalarda şiddete uğrayanlarda şiddetin psikolojik etkileri gösterilmiştir. Şaşkınlık, kızgınlık, çaresizlik, korku, tükenmişlik, güven kaybı, kendini suçlama gibi farklı duygulara neden olduğu belirtilmiştir. Ayrıca özellikle fiziksel şiddete uğrayan çalışanlarda, travma sonrası stres bozukluğu gelişebileceğine değinilmiştir. Çalışmalarda saptanan bir diğer sonuç, şiddete uğrayan sağlık çalışanının, diğer hastalara sunduğu hizmet kalitesinin dolaylı olarak düşmesidir. Şiddetin nedenlerine dair bir çok çalışma yapılmış ve bir çok neden üzerinde durulmuş olsa da temel iki neden iletişim eksikliği-kopukluğu ve empati eksikliği yani kendimizi diğerinin yerine koyamama durumudur. Oysa gerek milli, gerek kültürel değerlerimizde empati ve iletişim son derece yoğundur. Toplumumuzun en küçük yapılanması aileden başlayarak topyekun şiddete karşı bir tavır alınması ve iletişim kanallarının kullanılmasının teşviki aslında özümüze geri dönülmesi şiddetin uzun vadede yok edilmesini sağlayacak en etkili önlem olacaktır. Hiçbir canlı şiddeti hak etmez. Hiç bir sorun da şiddetle çözülemez. Amaçları insanları kaybettikleri sağlıklarına kavuşturmak gibi son derece kutsal bir mesleğin erbabı olan sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet aslında toplumsal kayıptan başka bir şey değildir. Sağlık Bakanlığı, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 54. maddesinde sağlık çalışanlarına hukuki yardım konusunu düzenlemiş bulunmaktadır. Buna göre, “bakanlık ve bağlı kuruluşlarında; sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerden dolayı personele karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemler ve davalarda personelin talebi üzerine Bakanlık ve bağlı kuruluşlarınca hukukî yardım yapılacaktır. Sağlık çalışanlarına karşı yapılan fiili veya sözlü davranış Türk Ceza Kanununa göre en ağır biçimde cezalandırılacak, şiddet gören kişi bizzat devlet tarafından atanacak avukatlar tarafından hukuki işlemleri takip edilecek ve şiddet gören sağlık çalışanı hiçbir şekilde mali bir külfet altına girmeyecektir.’’