Röportaj

Çocuklar, yaparak, yaşayarak öğrenmeli

Abone Ol

Söyleşi:Şenay Yıldırım

Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Daire Başkanı Didem Aydınmakina ve Bilim Deney Merkezi Yöneticisi Özge Mutlu ile merkezde yapılan çalışmaları, pandemiye nasıl ayak uydurduklarını, yeni projelerini konuştuk ve birbirinden eğlenceli deney aletlerini test ederek, fizik bilgilerimizi yeniledik.

Bilim Deney Merkezi nasıl hayata geçti, kuruluş öyküsünü bizimle paylaşır mısınız?

DİDEM AYDINMAKİNA: Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanımız Yılmaz Büyükerşen’in sahip olduğu ‘Şehir Bir Okuldur’ anlayışı ile 7’den 70’e bireylerde bilimsel bakış açısının, analitik, yaratıcı düşünme becerilerinin geliştirilebilmesi amacıyla; Bilim Deney Merkezi ve Uzay Evi kuruldu. Dünyada bilim merkezlerinin kuruluşu yaklaşık 130 yıl öncesine dayanmaktadır. Bu süre içerisinde dünyanın elde ettiği kazanımları bizler, 2012 yılından bu yana araştırarak, öğrenerek, yaparak ve yaşayarak deneyimlemeye başladık. Belediye Başkanımız Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in yıllar önce Uzay Kampı’nın Eskişehir’de kurulması ile ilgili hayalleri, Belediye Başkanı olduktan sonra Bilim Deney Merkezi ve Uzay Evi’nin açılması için tüm imkânları seferber edip, binlerce ziyaretçiye ev sahipliği yaparak hayat buldu. Şehrimizde hayat bulan, gerçeğe dönüşen hayaller sadece Bilim Deney Merkezi ve Uzay Evi ile sınırlı değil. Masal Şatosu, Hayvanat Bahçesi de bu hayallerden bazıları… Peki böyle merkezlerin gelecek kuşaklara, şehrimize kazandırılmasının değerini sorarsanız size iki sözcükle cevap veririm: Paha biçilemez. Yapılan bu yatırımların sonuçları bugünün çocukları gelecekte anne baba olduğunda görülecek. Gelecek kuşağa ilham verecek meşaleyi elimizde tutan bizleriz…

Bilim merkezlerinin sürdürülebilir olabilmesi için en önemli kriter nedir?

Bu tür bilim ve tematik merkezlerin dinamik bir şekilde yaşaması ve bu yapıyı dinamik tutabilmek için verilen çaba sürdürülebilirliğin sağlanmasında en büyük etken. Özverili ve öğrenmeyi seven ekibimiz ile bilim deney merkezinde her yaştan bireye sadece bilim turları değil yenilenen atölye ve etkinlikler ile bilimi sevdirerek, eğlenceli yönü ile buluşturarak, yaşamın içinde nerelerde kullanıldığını göstererek, sorgulamaları için ortam yaratıyoruz. Bu amaçla merkezlerimize ziyaretçilerimizin daha fazla gelebilmesi ve istek duymalarını sağlamak için attığımız her adım sürdürülebilirliğin göstergesidir.

Bu merkeze gelenleri neler bekliyor?

ÖZGE MUTLU: Bilim Merkezimizde; ses, basınç, doğa olayları, optik, elektrik ve manyetizma, astronomi, denge-mekanik, paleontoloji, basit makineler ve enerji temalarını içeren deney setleri ziyaretçilere sunuluyor. Deney setleri dışında Animatronik Dinozor Mağarası, Türk-İslam Âlimleri Eserleri, Da Vinci Modelleri, atölye ve sergi alanları ile konuşan bilim insanları portrelerinden oluşan bölümler de bulunuyor. Bilim Deney Merkezi’nde okullara öğretim programları ve sınıf düzeylerine uygun randevulu okul turları, tematik atölyeler; ayrıca tüm yaş gruplarına yönelik seanslar halinde serbest turlar gerçekleştiriliyor. Uzay Evi’nde Dünya, Ay ve gezegenlerin, evrendeki diğer gök cisimlerinin özelliklerinin kubbeye yansıtılmasıyla, evrenin dinamiklerinin anlaşılması ve bilimsel düşünce sisteminin geliştirilmesi amaçlanan gösterimler gerçekleştiriliyor. Dünyadaki diğer uzay evleriyle eş değer özelliklere sahip Sabancı Uzay Evi’nde, bilimsel gösterimlerin yanı sıra, gerçek zamanlı uzay görüntülerinden oluşan özel bir program ile interaktif sunumlar gerçekleştiriliyor. Bilim Deney Merkezi ve Sabancı Uzay Evi’nde rutin tur ve seans programlarının yanı sıra; atölye çalışmaları, sergiler, bilim gösterileri, şenlikler, öğretmenler kulübü faaliyetleri, bilim sohbetleri, derin uzay sohbetleri, gökyüzü gözlemleri gerçekleştiriliyor. Tüm bu gerçekleştirdiğimiz etkinliklerle yüzbinlerce insana ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Bugüne kadar kaç kişi Bilim Deney Merkezi’ni gezdi?

Açılışından bu güne kadar Bilim Deney Merkezi ve Sabancı Uzay Evi, çeşitli şehir, ülke ve okullardan, farklı yaş gruplarından, yaklaşık 950.000 ziyaretçiyi ağırladı.

Peki Masal Şatosu’nun içeriğinde neler var

DİDEM AYDINMAKİNA: Masal Şatosu, güncel eğitim yöntemlerini kullanarak, çocuklarımızın hayal dünyalarını geliştiren, kendilerini ifade edebilen, problem çözebilen, yaratıcı düşünebilen bireyler yetişmesine olanak sağlamak amacıyla; Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen tarafından 2014 yılında açıldı. Masal Şatosu’nun her katında farklı temalar bulunuyor. Giriş katında Hazerfan’ın kanatları sizi Masal Tüneli’ne götürüyor. Bu tünelde dünyadaki masalların kaça ayrıldığını, masallar üzerine yapılan araştırmaları, Türk Masal Derlemecileri arasında dolaşma fırsatı elde ediyorsunuz.  Hazerfan’ın Türkiye’de bulunan kuleler arasında uçup Masal Şatosu’nun kulelerini nasıl birleştirdiğine tanık oluyorsunuz. Her kat sizin içinizdeki farklı yaştaki bireyi ortaya çıkartıyor. Efsaneler Diyarı katında Midas, Nasreddin Hoca, Dede Korkut, Keloğlan sizleri anlatımlarıyla karşılarken Gizemli Yolculuk’ta orman perisi ile ormanın içinde bir masal yolculuğuna çıkıyor, merak, cesaret ve özgürlük kavramlarını yaşayarak öğreniyorsunuz. Dünyada pek çok şato var ama bizim şatomuz Türkiye’de bulunan belli başlı kulelerin toplandığı, kendi topraklarımızda hayat bulmuş Türk kültürüne ait efsane, masallar, fıkralar, hikayelerin batı örnekleri ile de buluştuğu güzel bir harmanı barındırıyor fiziksel yapısında ve içeriğinde. Dünyada başka bir örneği olmayan Masal Şatosu, gelen ziyaretçilerin, sunulan imkanlardan daha da fazla faydalanabilmesi için seansların dışında atölyeler, gösteriler, söyleşiler, konserler ve etkinlikler gerçekleştirerek, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanımız Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in “Şehir bir Okuldur, Şehir Eğitir” söylemini destekleyen örneklerden biri...

Masal Şatosu’nu bugüne kadar kaç kişi gezdi?

Açıldığı tarihten, Mart 2014’den Mart 2020’ye kadar, yaklaşık 3 milyon ziyaretçiyi ağırlamanın mutluluğunu yaşadık. Pandeminin hayatımıza girmesi ile yüz yüze etkinliklerin yerini çevrimiçi etkinlikler aldı. Sunulan atölyeler binlerce kişiye, hazırlanan masal, konser ve sanat videoları da yüzbinlerce kişiye erişim sağlamamıza imkan tanıdı.

Bu merkezlerdeki çalışmalara okullar nasıl dahil oluyor, buradan çıkarak farklı mekanlarda öğrencilerle buluşmalarınız var mıydı?

DİDEM AYDINMAKİNA: Okul dışı eğitimin önemine inanan istekli öğretmenlerimiz, okullarımız merkezlerimize randevu için başvuruyorlar. Yaş seviyesine uygun hazırlanmış programlar, uzman rehber anlatımında veya eğitmen ile sınıflarla buluşuyor. Gerçekleştirdiğimiz işbirlikleri, atölye ve projelerin içeriğine bağlı olarak öğrenci buluşmalarımız dönem dönem merkez dışında da gerçekleşebiliyor. Aslında Eskişehir’de bulunan Bilim Deney Merkezi ve Uzay Evi, Masal Şatosu, Hayvanat Bahçesi gibi tematik merkezler ile Korsan Gemisi, Müzeler, Parklar, kısaca şehrin kendisi okul dışı öğrenme ortamlarını zenginleştiren unsurlar. Biz eğitim sistemimizi sadece okullarda verilen eğitim ile sınırlandırırsak eleştirel, analitik, yaratıcı düşünme, problem çözme becerilerine vb. sahip güçlü nesiller yetişmesi için yeterli ortamı sağlamamış oluruz. Okulda öğrenilen bilgilerin kalıcı olabilmesi, öğrenmenin daha iyi gerçekleşebilmesi, bilgilerin yaşamın içinde desteklenmesi duyuların kullanıldığı deneyimsel öğrenme etkinlikleri ile mümkün olabiliyor.  Bu yüzden okul dışı ortamlar ve bu tür merkezler daha da önem kazanıyor.  

Konu ile ilgili yurtdışında yapılan birçok araştırma var… Saha gezilerinin yapıldığı, bu gezilerin öğretmenlerce akademik anlamda desteklendiği programlar ile çocukların hem akademik başarısına hem de motivasyonuna olan katkısını gösteren araştırmalar... Tüm yapılan araştırmalar, elde edilen deneyimler bizlere, çocuk, ebeveyn, okul ve okul dışı ortam ekseninde birbirimizi ne kadar çok beslememiz gerektiğini gösteriyor.

Pandemide her şey online oldu, buradaki çevrimiçi çalışmalar nasıl yürüdü?

DİDEM AYDINMAKİNA: 2020 Mart ayından itibaren Bilim Deney Merkezi ve Uzay Evi ile Masal Şatosu tüm toplumu etkileyen COVID-19 salgını sürecinde sorumluluklarının bilincinde olarak eğitim-öğretime katkı sağlayabilecek faaliyetlerini çevrimiçi olarak sürdürdü ve sürdürmeye devam ediyor. Bugün Bilim Deney Merkezi Uzay Evi odağında konuştuğumuz için bu merkezde gerçekleştirilen tüm faaliyetler, çağın gerektirdiği bilgi, beceriler dikkate alınarak ve hedef kitlesi yalnızca çocuklarla sınırlı kalmayıp; üniversite öğrencileri, öğretmenler, ebeveyn katılımı ve bilime ilgi duyan tüm bireylere yönelik tasarlanıyor. Bilim Deney Merkezi Uzay Evi, halen devam etmekte olan pandemi sürecinde 200 farklı etkinlik ile yaklaşık 8000 kişiye çevrimiçi olarak hizmet verdi.

ÖZGE MUTLU: Bu etkinliklerden Bilim Sohbetleri ile gerek yurtdışında önemli çalışmalar yürüten, Canan Dağdeviren, Betül Kaçar gibi değerli Türk Bilim İnsanları, üniversitelerimizin değerli öğretim üyeleri, gerekse konusunda uzman personelin bilim severlerle buluşturma ve yaptıkları araştırmaları kendilerinden dinleme ve soru sorma ortamı oluşturduk. Bilim sohbetlerinin yanı sıra çevrimiçi ortamda atölye programları, uzay seansları, görme engelliler için hazırlanmış “Havadaki Küçük Kumlar” isimli uzay temalı seanslar, sosyal medya hesapları aracılığıyla paylaştığımız bilimsel makaleler ve her hafta “Bunu Biliyor muydunuz?” isimli bilimsel içerikli yazılar düzenlediğimiz etkinlikler arasındadır. Ayrıca son dönemlerde ülkemizde gerçekleşen depremlerin insan hayatına olumsuz etkisini en aza indirgemek ile deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılması gerekenler konusunda “Deprem Eğitimleri”ne ağırlık verilmiştir.

Salgının başladığı ilk günlerde siperlik yapımı ile de gündeme gelmişti Bilim Deney Merkezi, bize bu süreci anlatır mısınız?

ÖZGE MUTLU: Mart ayı başında sosyal medyada 3D Platformu’nun siperlik ürettiğini ve 3D yazıcısı olan kişi/kurumlara çağrı yaptığını tespit ettik. Bilim Deney Merkezinde bulunan 3 boyutlu yazıcıları kullanarak biz de destek olabilir miyiz dedik.  Pandeminin başında özellikle sahada bulunan sağlık personelinin siperliklerinin yeterli sayıda olmaması ve ani gelişen talep artışı sebebi ile üretimin yetersiz kalması bizleri bu konuda ivedi olarak çözüm ortağı olmaya teşvik etti. Büyük firmaları, sanayi sektörünü ve 3 boyutlu yazıcısı bulunan herkesi bu desteğin bir parçası haline getirmek için atılan bir adımdı.

Bizler de vakit kaybetmeden tüm arkadaşlarımızın özverili çalışmaları ile siperlik üretimine başladık. Önceleri 1 saatten uzun süren siperlik üretimi, nasıl hızlandırabiliriz arayışından sonra Belediyemizin diğer birimlerinin desteği ile model kalıplarının yapılması sonucunda hızlanarak 20 dakikada 1 siperlik üretimine kadar düştü. Bilim Deney Merkezi olarak nisan ayı boyunca hızlı bir şekilde çalışıp bin tane siperlik üreterek, sağlık çalışanlarına bunları ilettik. Sonra sanayi bu ihtiyacı fark etti ve onlar da üretmeye başladılar. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak birimlerimizde ürettiğimiz ve Belediyemize bağış olarak gelen toplamda 5 bin adet siperlik dağıttık.

DİDEM AYDINMAKİNA: Pandemide 3D Platformunun başlattığı siperlik üretimine elimizdeki olanakları kullanarak nasıl güçleri birleştirebilir, “biz destek konusunda adım atıyoruz, sen de at”, vurgusunun daha görünür kılınmasına nasıl yardımcı olabiliriz diyerek başladık.

ÖZGE MUTLU: İzmir depreminden sonra bir takipçimizin sosyal medya paylaşımı bizi çok duygulandırdı. Daha önce Eskişehir Bilim Deney Merkezi’ne yaptığı ziyaret sırasında Deprem Eğitimi alan 11 yaşındaki kardeşinin öğrendiği bilgileri İzmir depreminde nasıl uyguladığını ve böylelikle korunduğunu anlatmış. Bu paylaşım ile karşılaşınca, deprem eğitimimizi daha fazla insana ulaştırabilmek için online (çevrimiçi) platforma uyumlu hale getirerek, kurum/ kuruluşlar ve okullara sunduk.  Çalışmayı tamamladığımızda İzmir’den bir firma bize ulaşarak Deprem Eğitimini talep etti. Hatta girişimimizden dolayı da tebriklerini iletti. Şu anda Türkiye’nin her yerine bu eğitimi veriyoruz. Kurumların bizleri arayarak talep etmeleri yeterli.

Tematik merkezler olarak pandemi sürecinde eğitime nasıl katkı sağladınız?

DİDEM AYDINMAKİNA: Temel eğitim, öğrencilere ulaşabilmek için teknolojiyi kullanmak zorunda kaldı, ancak sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok ülkesinde erişilebilirlik konusunda sorunlar çıktı. Pandeminin olağandışı koşullarında temel eğitimde yaşanılan eksiklikler, kurumların birbirlerine ne kadar ihtiyaç duyduğunu deneyimlemesini  sağladı. Biz Bilim Deney Merkezi ve Masal Şatosu olarak elimizdeki imkanlarla çocukların temel eğitimlerine destek olabilmek, öğrendiklerini pekiştirmelerine yardımcı olabilmek için programlarımızı özen ile hazırlamaya gayret ettik. Çocuklarımızın soruları, katılımı, velilerden kazanım ile ilgili gelen geribildirimler, kayıtlara olan yoğun ilgi, takipçi sayımızın artması, motivasyonumuzun daha da artmasına, bu zorlu değişen koşullarda, daha da gayret etmemize sebep oldu.

Bilim Deney Merkezi olarak özel ihtiyaç sahiplerine yönelik çalışmalarınız var mı?

ÖZGE MUTLU: Evet, bu dönemde eksikliğini hissettiğimiz çalışmalara imza attık. Engelli bireyler Bilim Deney Merkezini gezerek deneyimleyebilirken, görme odağında sunulan Uzay Evi seanslarının erişilebilirlik açısından geliştirilmesi gerektiği dikkatimizi çekmişti. Görme engelli bireyler için “Hayal edebilen herkes uzayı görebilir” sloganı ile hazırladığımız “Havadaki Küçük Kumlar” isimli seans etkin bir çözüm olarak karşımıza çıktı. Böylelikle, görme engelli bireylerin güçlü ağı ile Türkiye’nin pek çok şehrine ulaşma fırsatı bulduk. Erzurum’dan bir okulun bizlerden bu etkinliği talep etmesi gibi örneklerimizin oluşmasından mutluluk duyduk. Tabii görme engellilere yönelik yapılan bu seanslar sadece betimlemeli uzay seansları ile de sınırlı kalmayacak. Daha fazla neler yapabiliriz arayışımıza, görme engelli çocukları fen bilimleri alanı ile daha fazla buluşturma isteğimiz de eklendi… Şu anda bu programlar üzerinde çalışıyoruz.

Bilim Deney Merkezini online olarak gezme olanağı var mı?

Şubat tatili sonrasında gelen talepler çerçevesinde, çocuk ve yetişkin gruplara canlı bilim turları gerçekleştireceğiz. Gruplar Merkezimize geldiklerinde nasıl bilim iletişimcisi arkadaşlarımızın anlatımıyla geziyor, sorular soruyorlarsa online gerçekleştireceğimiz bilim turlarında da bilim iletişimcisi arkadaşlarımız tarafından deney aletleri çalıştırılarak anlatılacak, sorular sorulacak sonrasında katılımcıların soruları yanıtlanacak. Böylelikle etkileşimli bir şekilde şehir içi ve dışından ziyaretçilerimize ulaşmış olacağız.

Pandemi sonrasında gelecek planlarında neler var?

DİDEM AYDINMAKİNA: Yüz yüze yapıldığı zaman daha da etkili olan çalışmaları çok özledik. Kitaplardan öğrendiğimiz, hatta yaşamla ilişkilendirmeden öğrendiğimiz ezberler zamanla yok oluyor. Tematik merkezler salt çocukları hedef kitlesinde tutmuyor, biz, yetişkinlerin unuttuğu, paslanan bilgilerini hatırlatıyor, çocuklara daha güzel anlatmamıza yardımcı oluyor… Duyuların devrede olduğu, bilişsel, sosyal yanlarımızı geliştirecek pek çok imkan sunuyor bu merkezler. Okul dışı eğitim programları öğrenmeyi daha da güçlü kılıyorsa, şehrimiz beslenebilmemiz için bu mekanları ve imkanları bizlere sunuyor ise çok şanslı bir konumda olduğumuzu ve bu şansı kullanmamız gerektiğini söyleyebiliriz. Ayrıca; pandeminin başlaması ile yüz yüze gerçekleşen buluşmalarımız çevrimiçi buluşmalara dönüşmüş olsa da yüz yüze eğitimin başladığı andan itibaren çevrim içi etkinliklerin hayatımızdan çıkmayacağını da biliyoruz. Çevrim içi etkinlikler ile şehir dışına hatta dünyanın diğer ucuna atölyelerimiz, etkinliklerimiz ile ulaşabildiğimizi görüyoruz. Sınırların ne kadar genişlediğini deneyimliyoruz. Bizler, Şehir Eğitir anlayışına inancımız ve sizlerden aldığımız güç ile Eskişehirimizi ve ülkemizi bilimin ışığı ve masalların büyülü dünyası ile buluşturmaya devam ediyoruz.

ÖZGE MUTLU: Pandemi döneminin herkes tarafından sağlıkla atlatılmasını diliyorum. Didem hanımın söz ettiği gibi yeni normal dönemimizde yüz yüze buluşmalarımızdan çevrimiçi buluşmaları ayıramayacağımızı görüyoruz. Yaptığımız çalışmalarla erişilebilirliğimiz artmaya devam ediyor. Online etkinliklerimiz sizlerle buluşmaya devam edecek. Ancak çocukların buradaki cıvıl cıvıl seslerini çok ama çok özledik, bir an önce biz de sizler gibi yeniden normale dönmeyi diliyoruz.