Dernek, aynı zamanda atopik dermatitin mikrobik bir hastalık olmadığı için kesinlikle bulaşmadığının da altını çizerek hastalığın uygun tedavi yaklaşımları ile kontrol altına alınabildiğini ifade etti.
Atopik dermatit (AD) diğer adı ile egzema, toplumda en sık görülen deri hastalıklarından biri. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği, Deri Alerjileri Çalışma Grubu’nun 14 Eylül Dünya Atopik Dermatit Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında; egzemanın, çocukların %20’sini yetişkinlerin %10’unu etkileyen yani yaygın görülen bir deri hastalığı olduğu bildirildi. Egzemanın her yaşta ortaya çıkabildiği vurgulanarak şu açıklamalara yer verildi:
“En sık erken çocukluk yaşlarında görülen egzemadan etkilenen kişilerin yaklaşık yarısında ilk 6 ay, %60’ında ilk 1 yaş, %85’inde ise ilk 5 yaş içinde hastalık başlar. Hastalığın şiddeti ve seyri hastalar arasında farklılıklar göstermekle birlikte hastalık erişkin yaşlara kadar devam edebilir. Bu nedenle, yakın takip edilmesi gereken bir hastalıktır. Atopik dermatitte teşhis, deri lezyonlarının yaşlara göre tipik yerleşimine göre konur. Ailesinde astım, alerjik rinit (saman nezlesi) veya egzema olan bireylerin çocuklarında AD görülme sıklığı daha yüksek olmakla birlikte egzema olan çocukların ebeveynlerinde mutlaka alerjik hastalık olması gerekmez”
ATOPİK DERMATİT BULAŞICI DEĞİLDİR
Atopik dermatitin mikrobik bir hastalık olmadığı için kesinlikle bulaşmadığının altının çizildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Egzema deride kaşıntılı kızarıklıklar oluşturur. Kızarıklıklar çeşitli etkenler ile alevlenir. Kaşıntılar gündüz olabildiği gibi özellikle geceleri daha yoğundur. Bu durum, hastaların uyku düzenini bozar ve duygusal stres yaratabilir. Ayrıca, kaşıntı ve kaşıntının alevlendirdiği egzema yaraları hastanın yaşam kalitesini ve sosyal hayatını önemli ölçüde etkiler.
HER ÜÇ ATOPİK DERMATİTLİ ÇOCUKTAN BİRİNDE ALERJİ GÖRÜLÜR
“Hastaların yaklaşık üçte birinde besinlere veya hava ortamında bulunan alerjenlere (ev akarı, polen, evcil hayvan epiteli vb.) karşı duyarlılık görülür. Ülkemizde çocukluk çağı alerjilerinin %85’inden besinler sorumludur. Sırasıyla yumurta akı, süt, fındık, ceviz, susam, buğday ve daha nadiren yer fıstığı, mercimek, balık ve kabuklu deniz ürünleri AD’ye neden olan besinlerdir. İleri yaşlarda da astım veya alerjik rinit gibi alerjik hastalıklar, otoimmün hastalıklar, uyku bozuklukları, kalp hastalıkları ve psikosomatik hastalıklar ile ilişkisi olabilir. “
MODERN YAŞAM TARZI, ATOPİK DERMATİT İÇİN RİSK FAKTÖRÜ
“Günümüzde egzemanın oluşma nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Modern hayatın getirdiği yaşam değişiklikleri örneğin şehir hayatı, köy hayatından uzaklaşma, sezaryen doğum, hazır gıdalarla beslenme, güneş ışığından daha az faydalanma, bağırsak-deri mikrobiyatasındaki değişiklik gibi birçok faktörün hastalığa neden olduğu düşünülmektedir.”
TERLEMENİN ÖNLENMESİ VE DİĞER ÇEVRESEL ORTAM KOŞULLARININ DÜZENLENMESİ
“Tedavideki en önemli hedef, kaşıntının azaltılması, lezyonların giderilmesi, deri neminin sağlanması ve egzema alevlenmelerinin önlenmesidir. Atopik dermatiti tetikleyen çevresel koruyucu önlemler mutlaka alınmalıdır. Atopik dermatiti olan çocuğun cildi temiz tutulmalıdır. Sıcaklık ve nem oranındaki ani değişikliklerinden kaçınılmalıdır. Terleme, AD lezyonlarının alevlenmesini sağlayan en önemli faktör olduğu için önlenmelidir.”
DÜZENLİ VE UYGUN NEMLENDİRİCİ KULLANIMI TEDAVİNİN EN ÖNEMLİ BASAMAĞIDIR
“Tedavinin birinci ve en önemli basamağını uygun ve yoğun şekilde nemlendirici kullanımı oluşturur. Nemlendiricilerin seçimi özellikle ağır egzeması olan çocuklarda oldukça önemlidir. Nemlendiricilerin alerjen (yerfıstığı, hindistan cevizi, yulaf vb), parafin ya da parfüm gibi kimyasal maddeleri içermemesi gerekmektedir. Atopik dermatit tedavisinde en etkili ilaçlar aktif egzema lezyonları üzerine sürülen kortizonlu kremlerdir. Bu ilaçların kullanım dozu ve süresi mutlaka hekim tarafından düzenlenmelidir.”
KIYAFET SEÇİMİ VE TEMİZLİĞİNDEKİ PÜF NOKTALAR
“Hastaların kıyafetlerinde pamuklu olanlar tercih edilmelidir. Yünlü, tüylü ve naylon içeren giyeceklerden uzak durulmalıdır. Deriye temas eden deterjan ve dezenfektan ürünleri deri üzerinde yaşayan mikrobiyom denilen yararlı mikoorganizmaların sayısını ve dengesini bozabileceği için önerilmemektedir. Çamaşırlar toz/sıvı deterjan yerine granül sabunlar ile yıkanmalı ve çok iyi durulanmalıdır. Yumuşatıcılar kullanılmamalıdır. Başta el yıkama olmak üzere cilt bakımı, derinin pH’sına uygun olan (pH değeri 4,5-5,5), renksiz ve kokusuz sabunlar ile yapılması tercih edilmelidir. Derinin iyice durulandığından ve sabun artığı olmadığından emin olunmalıdır. Derinin bariyer özelliğinin basit önlemler ile korunması ciltteki kuruluğu engelleyerek, kaşıntı ve kızarıklık gelişimini önler. “
ATOPİK DERMATİT KONTROL EDİLEBİLEN BİR HASTALIKTIR
“Atopik dermatit uygun tedavi yaklaşımları ile kontrol altına alınabilen ve hastaların büyük çoğunluğunda da düzelebilen bir hastalıktır. Özellikle ağır, uzun süreli olan, erken yaşta başlayan ve besin alerjisinin eşlik ettiği olgularda AD iyileşse bile hastalığın ileri yaşlarda astım, alerjik rinit ve diğer hastalıklar ile ilişkisi olabileceği bilinmelidir. Bu hastalarda AD’nin uzun süreli takibi gerekmektedir. Bu konuda çocuk, aile ve hekim iş birliği sayesinde hastalığın yaratabileceği olumsuz durumların ortadan kaldırılması mümkündür.”