Siyaset

Deprem "Devlet nerede?" sorusunu gündeme getirdi

Abone Ol

“Acımız tarifsiz. Deprem felaketinde yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.

6 Şubat'ta yaşadığımız depremin ardından Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde, "Bu felaketi dayanışma içinde aşacağız" diyerek yola çıktık. O günden bu yana yaralarımızı sarmak için özverili bir çalışma sürdürüyoruz.

Deprem öncesinde ve sonrasında yaşanan sorumsuzluk, denetimsizlik, liyakatsizlik, yağma, hırsızlık; "devlet nerede" sorusunu gündeme getirdi. Cumhuriyet Halk Partisi örgütü olarak, Sayın Genel Başkanımızın da ısrarla vurguladığı şekilde, bir kez daha söylüyoruz:

Vatandaşlarımızın kanı iktidarın elindedir. İktidar başkanlık sistemini getirmiştir. Tek adam rejimi devleti felç etmiştir. Devlet yönetilemez bir hale getirilmiştir. Tüm bu yaşadıklarımızın baş sorumlusu tek adamdır ve onun ülkemize dayattığı rejimdir.

Devleti yönetme sorumluluğunu üstlenen iktidar, depremin ilk anlarından itibaren koordinasyonu sağlayamamıştır. En kritik saatler olan ilk 48 saatte deprem bölgelerine müdahalede geç kalınmış, vatandaşlarımızın enkaz altında can vermelerine seyirci kalınmıştır. Beceriksizlikleri on binlerce insanımızın canına mal olmuştur.

İnsanlarımız enkaz altında inlerken, eğitimli ve deneyimli kahraman Mehmetçiğimiz kışlalarında bekletilmiştir.

Tüm yardım ve kurtarma faaliyetlerinin koordine edildiği sosyal medyaya yasak getirilmiş, ağırlaştırılmıştır. Bununla da kalmayıp soru soran gençler, gazeteciler, bilim insanları gözaltına alınmıştır. Enkaza yardıma koşan kurumlara zorluklar çıkarılmıştır.

Genel Başkanımızın "Ya hepimizi tutuklayın ya da geceden beri tutukladığınız gençleri, gazetecileri serbest bırakın" çağrısıyla iktidar geri adım atmak zorunda kalmıştır.

Daha da acısı iktidardakiler, beceriksizlik ve liyakatsizlikle boyutu büyüyen bu felaketi vatandaşlara "kader planı" diye anlatmaya yeltenmişlerdir.

Onlara göre halkın kader planında molozlar, donarak can vermek; Erdoğan'ın ve şürekâsının kader planında ise ışıltılı hayat ve saraylar vardır.

Tüm bu rezaletler yetmezmiş gibi İletişim Başkanlığı devreye sokularak; "Asrın Felaketi" adı altında iletişim kampanyası başlatmışlardır. Bölgede arama kurtarma faaliyetlerini koordine edemeyen iktidar, kendi iletişiminin koordinasyonunun peşine düşmüştür. Yaptıkları, acizliklerini ve rezaletlerini normalleştirme çabalarıdır.

Ülkemiz için asrın felaketi tek adam rejimidir. Açıkça ifade etmek gerekirse Erdoğan'dır. Asrın felaketi, asrın cinayetidir, asrın ihanetidir, asrin beceriksizliğidir.

Yıkımın boyutu saygın kuruluşların hazırladıkları raporlarda da yer almaktadır. Bu ağır yıkıma rağmen bir kişi bile istifa etmemiştir.

Kurtarma çalışmalarındaki beceriksizlikleri yetmezmiş gibi tek adam rejimi şimdi de üniversitelerimize ve öğrencilerimizin yurtlarına çökmeye çalışmaktadır. Sorgusuz sualsiz alınan uzaktan eğitim kararıyla gençlerimizin ve ülkemizin geleceği mahvedilmek istenmektedir. Bir kez daha çağrı yapıyoruz: Üniversiteler derhal açılmalı, öğrenciler yurtlarına dönmelidir.

Daha da acısı, tek adam rejimi, felaketleri fırsata çevirmeye çalışmakta, kendini kurtarmak için seçimleri erteleme planları yapmaktadır. Rolü belli isimler öne sürülerek bu konu gündeme taşınmak istenmektedir.

Buradan halkımıza bir kez daha açık ve net söylüyoruz: Seçimler zamanında olacaktır.

Devletin tüm kurumlarının bu gerçeği iyi bilmesi gerekmektedir. Anayasamızın ilgili maddeleri açıktır: Seçim savaş dışında ertelenemez. Savaş durumunda bile kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi alır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin de, YSK'nın da afet halinde seçimi erteleme diye bir yetkisi yoktur.

Yüksek Seçim Kurulu'nun böyle bir şey talep etmesi, demokrasiye darbe girişimi olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bu tür bir girişimi bu şekilde ele alacağız.

AKP Genel Başkanının "bana 1 yıl daha verin" mesajı hiçbir şey ifade etmemektedir. Türkiye kendisine tam 20 yıl vermiştir. Artık bu saatten sonra halkın kendisine verecek değil 1 yılı, 1 saati bile kalmamıştır.

Deprem, bu köhnemiş zihniyetin ve bu beceriksiz sistemin de yıkılışı olmuştur. Türkiye'nin büyük bir değişime ihtiyacı vardır.

Halkın oylarıyla ülkenin başına felaket gibi çöken bu beceriksiz iktidarı biz değiştireceğiz. Ama sadece iktidarı değiştirmek yetmez. Asıl değişmesi gereken tek adam zihniyetidir.

Açgözlülük, hırs, kibir zihniyetini temelinden kazıp atacağız.

Bu zihniyet değişimi iktidar değişiminin temel taşları olacaktır.

Yeni bir zihniyetle, dürüst ekiplerle, ahlaklı siyasetle, doğru kullanılan kaynaklarla, Türkiye'yi hızla toparlayacağız.

Yeni bir çizgi çekeceğiz. Halkımıza mezar olan çürük rant düzeni bir yana, temiz ve ferah bir yana.

Bir avuç çeteyi zenginleştiren sistem bir yana, vatandaşı için çalışan devlet bir yana.

Hırsızlık ve bencillik bir yana, birlik ve insanlıktan yana olma bir yana. Bizim tarafımız net.

Kaybedecek bir dakikamız bile yok.

Şehirlerimizi yeniden inşa edeceğiz.

İmar aflarına son vereceğiz.

Ülkemizi yalandan, hırsızlıktan ve liyakatsizlikten arındıracağız.

Bizi biz yapan değerlerimize, ahlakımıza, vicdanımıza sarılacağız.

Akla ve bilime uyacağız. 

Refah dolu bir Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz.”