ÇYDD Eskişehir Şube Başkanı Sevgi Akmen şunları söyledi; “6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen ve 11 ilimizi etkileyen deprem nedeniyle yaşadığımız kayıplarımızın acısını yüreğimizde hissediyoruz. Bu vesileyle yitirdiğimiz canlarımıza Tanrıdan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.
Depremin yarattığı derin üzüntünün ardından depremde kaybolan çocuklarımız nedeniyle de ne yazık ki bir kez daha yıkıldık. Üzgünüz, çok üzgünüz.
Depremin ilk günlerinden itibaren sahada çalışanlar, arama kurtarma ekipleri tarafından sağ kurtarılan, sonrasında nerede oldukları anlaşılamayan depremzede çocuk sayısının 1000’e yaklaştığını söylüyor.
Üzülerek gözlemliyoruz ki, depremden bu yana geçen 43 günlük sürede böylesine önemli bir konunun üzerinde duran STK’ların ve muhalefet partilerinin yoğun çabalarına karşın kamu yönetimi tarafından ciddi bir yaklaşım sergilenmedi.
Bu süreçte ne yazık ki ‘Çocukların kaçırılma ve istismara uğrama riskine karşı’ devlet tarafından yeterli önlem alınmadığına tanık olduk.
Sağ çıkarıldığı halde resmi kurumlara bildirilmeyen veya kayıtlara geçirilmeyen çocuklarla ilgili çok sayıda iddia olmasına ve suç duyuruları yapılmasına karşın bugüne dek ilgililer tarafından halkımızı ikna edecek açıklamalar yapılmadı.
Buradan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanına soruyoruz:
- Kurtarılan ve kimliği tespit edilemeyen çocuklar nerede?
- Aradan geçen zamana karşın henüz kimliği belirlenememiş olan çocuklarla ilgili kurumunuz tarafından neler yapılacak?
- Aileleri vefat etmiş olan çocukların hepsi devlet koruması altına alındı mı?
…
Diğer çok önemli bir konu ise “Arama kurtarma ekipleri tarafından sağ kurtarılan çocukların aileleri veya ilgili kurumlar dışındaki kişilere, tarikat ve cemaatlere teslim edildiğine” dair ihbarlara da bugüne dek açıklık getirilmedi.
Üzülerek ifade ediyoruz ki, içinde bulunduğumuz çağda asla yeri olmayan ve kapatılması gereken “tarikat ve cemaat yapılarının çocuklarla birlikte anılması” geleceğimiz için çok büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı “Refakatsiz hiçbir çocuğu derneğe, vakfa teslim etmemiz söz konusu değil” demişti.
Oysaki annelerinden koparılarak Gaziantep’ten Sakarya’ya getirilen 9 yetim çocuğun bir tarikatın Kuran Kursuna yatılı olarak yerleştirildiği ortaya çıktı.
Buradan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanına soruyoruz:
- Ailesine veya devletin ilgili kurumlarına teslim edilmesi gereken çocuklar tarikatlara nasıl verilebildi?
- Depremzede çocuklarla ilgili ‘çocuğun temel haklarını yok sayarak’ görevini kötüye kullanan sorumlular hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı?
Biliyoruz ki, depremzede çocukların tarikata verilmesi ile ilgili açılan soruşturma kapatıldı ve elbette ki tüm sorular havada kaldı.
Başta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olmak üzere kamunun ilgili yöneticilerine anımsatmak isteriz:
- Devlet, ülkede yaşayan bütün çocukların güvenliğinden sorumludur.
- Bu görevini hiçbir kişi ya da kuruma da devredemez.
- Devlet, kurtarma ekipleri tarafından sağ kurtarılan çocukların fiziki ve psikolojik sağlıklarının korunması için tüm önlemleri almak zorundadır.
- Depremzede çocuklarımızın sağlıklı koşullarda bakımını ve velayetlerini üstlenecek yakınları yoksa bu çocuklarımız yalnız ‘devlet korumasında’ olmalıdır.
Değerli katılımcılar,
Tüm ilgilileri uyarıyoruz ve tek bir çocuğumuzun bile kaybolmadığına dair tatmin edici açıklamalar bekliyoruz.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından söz konusu iddialara ilişkin konuların üstünü kapatmak yerine kamuoyunu tatmin edecek açıklama yapmasını bekliyoruz.
İyi bilinmelidir ki, hiçbir çocuğun istismarına ve ülkemizin geleceğinin karartılmasına izin vermeyeceğiz.
Burada çocuklarımızın sesinin simgesi olan çocuk el izlerinden oluşan bir panomuz var.
Kamu Yöneticilerine tekrar sesleniyoruz:
Çocuklarımızın panodaki renklerde olduğu gibi aydınlık geleceğini coşkuyla yaşamaları için ‘devlet koruması altında’ olmalarını sağlayın.
Çocuklarımıza uzanan karanlık ellere izin vermeyin.”