Okul yılları hayatımızın en güzel anılarının saklı olduğu bir hatıra müzesidir. Ne zaman bir eski okul arkadaşımıza rastlasak o günlerin anılarında bir yolculuk yapmak bize bir borç olur. Bu yolculuktan büyük zevk alırız. Ne zaman albümlerimizi karıştıracak olsak albümün bir köşesine sıkışmış okul yıllarının küçük adamı çıkar karşımıza. Bir yığın insan geçer gözümüzün önünden. Bir yığın izleri silinmiş adamlar dizilir film şeridi gibi karşımıza. Ve bir yığın hayal mayal yüzler düşer aynaların aksine. Okul yıllarının en hüzünlü fotoğrafının çekildiği gün ise okulun son günüdür.
Dün gibi daha 4/P sınıfındaki tüm arkadaşlarım gözümün önünde. Sınıfımız Tam bir hababam sınıfı hocalarımız ne kadar illahlah deselerde bizleri çok sevdiklerini, gözlerinden ve bizlere kızarken dahi sevgiyle kızdıklarından anlıyorduk. Ve biz 44 kişi birden Lise 1 de sınıfta kaldık. Buna rağmen bizim Hocalarımıza, hocalarımızın bizlere sevgisi hiç eksilmedi bilakis daha çok kenetlendik ve bugün bu 44 kişiden mezun olan arkadaşlarımızın bir çoğu Devlet Memuru veya özel sektörde her biri kendi dalında birer uzman olarak önemli görevler ifa etmişler ve etmeye de devam etmektedirler.
Demir almak vakti gelince limandan, meçhule bin gemi kalkar bu limandan, belki böyle değildi bu mısralar belki ölüm üzerine söylenmişti Yahya Kemal tarafından. Ölüm nasıl ki yeni sevgililerden eski sevgililere kavuşmak için bir ayrılık gemisi ise Mezuniyet de bunun tersine eski dostlardan yeni dostlara kavuşmak için çıkılan bir ayrılık seyahatinin başlangıcıdır.Y ıllarını, zamanlarını kara tahtalarını, yazılı, sözlü kaderlerini, kopyalarını, kantinde çaylarını paylaşan umut kokulu gençlerinde bir ayrılık saati vardır. Bir veda vakti öyle hep beklenen hiç istenmeyen. Dertleşirdik arkadaşlarımızla ”keşke hep öğrenci kalsak” diye. Tozlu tebeşirlerin kahrı biterken, sınavların heyecanı terk ederken bizi, bir ayrılık türküsünün derin melodisi çalar içimizde derinden derine.
Ve masal bitmiş, yeni bir gün doğmuştur her kese farklı farklı. Okul yıllarından geriye de zamanla hafızamızdan silinen anılar kalmıştır. Birkaç unutulmayan çocuksu yüz. Bir albümün köşesine sığınmış birkaç fotoğraf. Ve birde uğruna yılların verildiği diploma. Diplomaların altını her ne kadar okul müdürleri imzalasa da. Aslında her diplomanın altında gecelerin uyku tutmayan anlarında göz yaşı ile imzalanmış bir “damla mührü” vardır.
Vefa sadece kişilere değil, kurumlara da ait olan bir duygudur. Vefa duygusu erdemli insanlarda, erdemli kurumlarda olur. Bu bağlamda Eskişehir Ticaret Lisesi Bizlerin nezdinde daima Erdemli bir kurum olarak kalacaktır. 13.04.2012
Hepinize Saygı ve selamlarımı sunarım.