Sağlık her şeyin başı derler.
Başımız sıkıştığında, yani baş, ayak ağrısa bile koşarak gittiğimiz insandır doktor.
Doktorlar çok şey söyler de biz de pek sözlerine dikkate almayız. Hele hele biraz iyi olursak veya iyi olduğumuzu hissedersek doktorun söylediğini hemen unuturuz.
3-5 yıl öncesi “Sağlıkta Devrim, doktorunuz bir telefon kadar size yakın” diyerek sağlık sistemine yapılan değişikliği yapıldığında buna karşı dedin ki doktor; "Bu sistem insanın hem sağlığına hem cebine zarar getirir", biz inanmadık.
Kuyruklar bitti, artık hastaneler 5 yıldızlı oteller gibi oldu, “her şey ücretsiz” diyenlere inandık. Şimdi ise randevu sistemi nedeniyle günler sonrası için muayene olabiliyor, aylar sonrası ameliyatlar oluyor.
İlaçlara zamlar (ki yeni bir zam geldi), katkı payları, maaşlardaki kesintiler, özel hastanelerde alınan paralar... Bulunamayan ilaçlar... Ölümcül hastalıklarda kullanılacak bazı ilaçların paralı haline gelmesi...
Doktor, sen bunların da olacağını söyledin ama biz inanmadık...
Ben hasta mıyım doktor?
Yoksa kandırıldık mı, zaten ben hep 'kandırılanlara' da kanıyorum.
Söyle, salak mıyım doktor?
Sonra doktorcuğum ben; hep yolun solundan giderim. Araç trafiğinde de solu kimseye kaptırmam, 'solla'mayı da severim. Yaya kaldırımında yürürken bile hep solda giderim. Ama seçimlerde hiç 'sol'a oy vermem hep sağa veririm.
Nedendir doktor, çaresi var mıdır?
Doktor; arada bir söylüyorsun ya kitap oku diye… Hani şimdi desen 'okuduğun son kitabın ismini söyle' söyleyemem, hatta lisede okuduğum ders kitabının ismini bile unuttum.
Kitap ismi hatırlayamam, söyleyemem ama, at yarışlarında koşan bir atın 7 sülalesini sana bir çırpıda söylerim.
Ne haldeyim doktor söyle bana?
Son halim ise; hiç okumadığım gibi düşünmem de, aç kalsam da sesimi çıkarmam. Ne kadar zam gelirse gelsin 'gık' demem.
Hak-hukuk derlerse ben 'guk' derim.
Doktor, sen de hatırlarsın, çocukluğumuzda bir oyun vardı 'tıp' oyunu. Tıp deyince hemen susulurdu, susamayan ceza alırdı.
Şimdi sanki herkes 'tıp' oyunu oynuyor gibi, ne dersin doktorum?
Benim adıma düşünenler var, benim adıma konuşanlar. Örneğin benim parti liderim ve cemaat liderim ne söylüyorsa doğrudur. O yüzden onların söylediklerine inanırım.
Böylece ben düşünerek, araştırarak, sorgulayarak hiç yorulmuyorum.
Ama ben hep kendimi yorgun hissediyorum nedendir doktor?
“Savaş diyorlar, barış diyorlar, sevgi diyorlar, dayanışma, empati diyorlar, insanca yaşamak için mücadele diyorlar...”
Bunlardan ben hiç anlamıyorum, ilgilenmiyorum doktor, yoksa ben hastalanıyor muyum?
Biz kadınları çok severiz ama neden kadınlar öldürülüyor. Hemen hemen her gün kadına yönelik cinayetleri, şiddeti duyuyoruz, okuyoruz.
Hatta sizleri bile dövüyorlar, öldürüyorlar.
İnsanlar işsizlik ve açlık karşısında intihar ediyorlar...
Bunların karşısında bile kılım kıpırdamıyor doktor, bu halsizlik nedendir?
Herkes kendi çıkarını düşünüyor doktor, acaba ben de mi 'çıkarcı' birisiyim?
Altın arayacağız, yol, köprü yapacağız diye binlerce ağaç kesildi, kömürlü termik santraller 'insana, çevreye, toprağa, suya zarar verir' diyorlar ama ben doğru mu yanlış mı söylüyorlar diye araştırmıyorum.
'Ne olacak yaaaa' deyip yan yatıyorum...
Yoksa ben yata yata hasta mı oluyorum doktor?
Doktor bana öyle bakma; bir şey mi söyleyeceksin?
Gözlerime öyle bakıyorsun ki sanki bana önemli bir şey söyleyecek gibi...
Söyle doktor, ben her şeye hazırım...
Hadi söyle söyle...
Ben sadece iki ayaklı nefes alıp veren bir canlıya dönüşüp, yoksa insanlıktan mı çıkıyorum doktor?