"dilek tutmadan kaydı bütün yıldızlar..."
  Evet,  hep geç kaldık dilek tutmakta... Ve o yıldızlar hep yüreğimize acı olarak geldi...
  Ama 'o' acılar hiç seni ayırmadı benden...
  Hiç dilek tutmazdım...
  Acıları hep yüreğimde büyütüyordum...
  Umutsuzluğumda sen yüreğime kondun...
Hayal kırıklıkları ve acılarına mı saplanıp kalacaktı, yoksa bir adım daha atarak umutla aşka mı sarılacaktı. Yağmurla geldin yüreğime...
   
  "Bir gün gelir de unuturmuş insan

 En sevdiği hatıraları bile

 Bari sen her gece yorgun sesiyle

 Saat on ikiyi vurduğu zaman

 Beni unutma

 Çünkü ben her gece o saatlerde

 Seni yaşar ve seni düşünürüm

 Hayal içinde perişan yürürüm

 Sen de karanlığın sustuğu yerde

 Beni unutma

 O saatlerde serpilir gülüşün

 Bir avuç su gibi içime, ey yar

 Senin de başında o çılgın rüzgar

 Deli deli esiverirse bir gün

 Beni unutma..." (1)

   Seni düşlediğimde; mutlu olduğumu hissediyorum... Seninle gülümsüyorum bitanem...
   Dün akşam, duvarlarımı yeniden boyadım...
   Kirecime bol kum kattım, bitanem...
   Kumları senin gezdiğin sahillerde topladım... Odamın duvarlarındaki kumlar bir yıldız gibi parlıyor aşkım...
   Bazen onlarla konuşuyor, bazen de okşuyorum...
   Tekirdağ rakımı dolduruyorum, bir bardak sana, bir bardak bana...
   'Seni seviyorum' diye kadehimi kaldırıyorum...  Seninle nefes alarak rakımı yudumluyorum…

 "Sana geliyorum sevgili…
   Kapılarını ardına kadar arala… Ayaklarımızın altında sonbahar yaprakları, senin göğsüme koyacağın yerde gonca güller ve perdelerimizde ay ışığı… Ve kapı dibinde engellerimiz, paspasın altında kaybolan yıllarımız.
   Unutma sevgili; gecikmiş bir sevdayı yeniden doğurduk biz. Gelmişken yağ üzerime… Nisan yağmurları gibi değil, sonbahar yağmurları gibi deli ve bir o kadar içten… Üşüsün tenim. Islansın sevda gömleği. Senin adınla üşüsün dudaklarım…
   Sonra gökkuşağım ol… Üzerime düşür gözlerindeki temaşa eden binlerce rengin dansın. Hadi tüm renkleri beze yüreğimin motiflerine... Sonra da yüreğime doğur yüreğindeki güneşi. Ve de mühürle ismini mutluluklarıma… Kapa dudaklarını dudaklarıma. Sarıl hiç bırakmamasına..."(2)
   Kaç kez bedenimi gökkuşağına boyadım... Tüm renklerden sana seslendim... Sesimi duyurmak istedim...
   Sesimi duyuyor musun bitanem?...
   Bazen bir yağmur damlası ile bazen dalgaların sesiyle... Martı kanatlarında olabilirim, hırçın rüzgârların yüzüne çarptığın bir nefeste...
   Sana doğru geliyorum...
   Hadi bitanem ellerimi tut, gözlerimizi kapatalım...
   Ve dilek tutalım...
   
***(1)Beni unutma-Ümit Yaşar Oğuzcan, (2) Hayatın Bana verdiği en büyük değer-Sana-İsmail Sarıgene