Emperyalizm, bir ülkeye kendi sistemini yerleştirirken o ülkenin herşeyinden yararlanır. İşbirlikçilerinden, oluşturduğu terör örgütlerinden, din, mezhep, ırk ayrışımını didikler. Velhasıl bir bakarsın onların istediği sistemin içinde ülkeyi, yurttaşlarını ‘yaşama’ya alıştırırlar.
Balyoz davası kararının cezaları Yarygıtay tarafından onaylandı.
Biliyorsunuz bu işin başında iktidar(AKP) davanın savcılığına, muhalefeti(CHP)’de avukatlığına savunmuştu.
Kontragerilla sözünü ilk kez (resmi anlamda) söyleyen Bülent Ecevit’ti. Resmi söylemden önce, yıllardır sosyalistler, komünistler, aydınlar, yazarlar kontragerilladan sözetmişlerdi. Çünkü yıllarca bu ülkede, bir çok insanı öldürmüşler, cinayetler faili mechul diye kayıt düşürmüşlerdi.
Oysa Nato’nun içinde olan ülkelerin çoğunluğunda Gladyo adı altında örgütler oluşturulmuş, daha sonra bazı Avrupa ülkeleri (İtalya gibi) bu örgütleri ortaya çıkararak, başbakanları, genel kurmay başkanları, işadamları ve gazete patronları yargılamış cezalandırmıştı.
Sol Gazetesi’nde Odatv davasında yargılanan gazeteci-yazar Soner Yalçın ile Hatice İkinci’nin haber- röportajında şu sözleri aktarmak istiyorum.
“26 yıldır bu konuyla uğraşan biri olarak Gladio’suz, içinde NATO’su olmayan, ABD’si olmayan bir derin devletin olamayacağını biliyoruz. ABD ile birlikte yaptılar o operasyonları, Emniyetin ABD’ye verdiği brifing meselesi, onay aldılar orada. Rahip Santaro cinayeti, sonra da Malatya Zirve Yayınevi ve Hrant Dink cinayeti. Bunlar Avrupa merkezli Batı’yı ikna için yapılan eylemlerdi. Ya öldürüldüler ya da öldürülmelerine göz yumuldu. Nedim Şener’in bu kadar lime lime edilmesinin nedeni, bu cinayetlerde Cemaatçi polislerin aldığı rolü yazmasıdır. Büyük bir operasyondu ve Türkiye’nin dönüştürülmesine yönelikti.”
Yani yıllardan beri ülkemizde sistemin gereği ‘kışla ile cami’ arasında gidip gelen ülke haline getirilmişti.
Kışla korkusu bitirildiğinde göre sadece cami kaldı.
Ilımlı İslamiyet ‘renkli bir devrim(!) ‘ mi olacak?
*** *** ****
ÇARŞI GİBİ OLMAK.
Beşiktaş’ın dünyaca ünlü taraftar gurubu: ÇARŞI
“Herkese karşı” diye de anılır…
Çarşı gurubu, toplumsal olaylarda duyarlı davranışı, demokratik ve insan hakları, emek gibi konularda ‘taraf’ olduğunu gösterir ve bu tür eylemlerde de ön sırada yürüyor.
Özellikle Van depremi veTaksim Gezi parkı eylemlerindeki düşünce ve eylem leri ile gündeme getiridi. Doğal olarak böyle bir taraftar grubuna karşı sistem ve sistemi savunanlar ‘rahatsız’ oldular.
Bu guruba karşı alternatif gurup kurdular ama Beşiktaş demek Çarşı olduğunu kısa sürede öğrendiler. Öyleki sistemi ve iktidarı savunan kalemler Çarşı’ya yönelik olumsuz yazılar oluşturdular.
Beşiktaşlı olmasa da duyarlı olan bir çok yurttaş Çarşı gurubu olduğunu desteklediğini söylüyor.
Çarşı’nın son yıllardaki toplumsal olaylara bakış açısını Birgün Gazetesi yazarlarından Ümit Alan’ın kalemi ile birkaç tümce ile anlatalım:
'Van'da bir yetimin boynundaki atkıdır Çarşı, Karabük'te bir maden işçisinin kömür isidir. Hastanın damarına giren kandır, huzurevine terk edilenlerin evladıdır Çarşı...'
2010’un 19 Mayıs’ında kimileri bayram kutlayıp, kimileri Aziz Yıldırım’ın açıklamalarıyla vakit geçirirken. Çarşı internet sitesinin girişini karartıyor, “ölümün taşeronları hiç mi doymayacak bu siyah kâra” diye soruyordu. Taşeron çalışma koşullarına dikkat çeken grup, “bu da mı penaltı değil?” diye sormayı ihmal etmiyordu.
27 Ekim 2011’de oynanan bir Fenerbahçe derbisinde sahaya topluca atkılarını atan Çarşı grubu, bu atkıların Van’daki depremzedelere gönderilmesini sağlamıştır. Bir ay sonrasında, yine Van’da çadırda yaşayan depremzedelere dikkat çekmek ve iyiden iyiye bastıran kışı hatırlatmak için Van’ın il plaka kodu olan 65’ten yola çıkarak, 65. Dakikada topluca üstlerini çıkararak yarı çıplak kalmış ve “Van üşüyor” demişlerdir.
“Çarşı huzurevine karşı, her eve bir yaşlı” kampanyası da Çarşı’yla ilgili bilinenler arasında. Çarşı’nın artık gelenekselleşen bu kampanyasıyla Türkiye’nin pek çok ilinde huzurevlerine ziyaretler gerçekleştirdiğini, huzurevlerindekiler bilir.”