Eskişehir aşığı bir sanatçı: Mithat Körler

Abone Ol

Eskişehir’in sevilen sanatçısı Mithat Körler ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Tüm sorularımızı samimiyetle yanıtlayan Körler, yeni projelerini de Manşet okurları için anlattı.

Müzik hayatına nasıl başladınız, anlatır mısınız?

Müzik hayatına lise dönemlerimde başladım. Dönemin Milliyet Gazetesi Liseler Arası Müzik Yarışması’nda amatör bir orkestra kurduk ve dereceye girdik.  O dönemde gerçekten ses getirdik. İlgi çeken bir grup olduk. Her sanatçının mutlaka çıkış yaptığı yerlerden bir tanesi düğün salonlarıdır. Berk Düğün Salonu, Gar Düğün Salonu ile müzik hayatında daha aktif yer aldım. Daha sonra sözü müziği kendime ait olan şarkılardan derlediğimiz kaset çıkararak müzik piyasasına merhaba dedik. Müzikte kalıcı olmamızı sağlayan şarkılarımız da bizi bugünlere getirdi.

Sizin için en önemli olan, “çıkış şarkım” dediğiniz şarkılarınız hangileri?

“Uslanmıyorsun” ve “Gitme” isimli şarkılarımız bizim müzikte ses getirmemizi sağladı. Bu sebeple de sonrasında daha iyi işler yapmamızın önünü açtı. Ve tabi ki “Güneşimi kaybettim” ile müzik piyasasında kalıcılığımızı perçinledik. “Düşen Bir Yaprak Görürsen, Sonbahar Rüzgarları, Beni Sensiz Bırakma, Bir Ömür Benimle Ol” şarkıları yine ses getiren eserlerimiz oldu. Bu şarkılar bir yandan müzik piyasasında ses getirmemizi ve kalıcı olmamızı sağlarken, öte yandan dinleyici kitlemizin de artmasını da sağladı. Ama en özeli hangisi diye sorarsanız, “Güneşimi Kaybettim” şarkısı benim müzik yaşamımda dönüm noktası olan şarkıdır.

“ESKİŞEHİRSPOR’A ONLARCA MARŞ YAPTIM”

Eskişehirspor için de birçok marş yazdınız…

Doğup büyüdüğümüz kentimize bir vefa diyebiliriz. Kendim de koyu bir Eskişehirsporlu olmam nedeniyle Eskişehirspor’a onlarca marş yaptım. Futbol bir şov işidir. Biz de diğer futbol kulüpleri için yapılan marşları, Eskişehirsporumuz için yazdık. Bu da Eskişehirspor’a gönül vermiş taraftarlar arasında inanılmaz beğeni alarak bizi sahiplenmelerini sağladı. Türk Milli takımına ilk marşı yapan sanatçı da ben oldum. O dönemde Avrupa kupalarına giden milli takımımızın marşını yaptım. Benim için çok kıymetli olan “Güneşimi Kaybettim” şarkısı da son günlerde yine tribünlerde söylenmeye başladı.

YENİ PROJELER GELİYOR

Yeni albüm ve projelerinizden söz eder misiniz?

“Güneşimi Kaybettim” şarkımızı yeni versiyonu ile yeniden piyasaya süreceğiz. Daha çok radyo ve televizyonlarda yayınlaması düşünülerek yapılan bir yeni versiyon oldu bu. Bunun yanı sıra benim gölgede kalan bir şarkım var, “Bir ömür benimle ol” diye. O şarkımın çıkışı, Tarkan ve Mustafa Ceceli’nin albümleri ile aynı döneme rastladı. Bu şarkılar daha fazla dinlendiği için öne geçti ve bu şarkımız gölgede kaldı. Biz bu şarkımızı yeniden gündeme getireceğiz. 14 Şubat Sevgililer Günü’ne özel birkaç düzenleme ile yeni bir klip çekeceğiz. “Bu şarkı Sevgililer Günü’nde sevgilinize armağan olsun” diyeceğiz. Çünkü bu şarkının sözleri tam iki sevgilinin birbirine armağan edebileceği şekilde.

Şarkılarınızın sözlerini nasıl yazıyorsunuz? Hikayesi olan bir şarkınız var mı?

Odaklanıp ‘ben şöyle bir şarkı yazayım’ diye planladığında değil, bir anda geliyor o sözler. Güzel bir eserin ortaya çıkması aniden oluyor aslında. O gün yaşadığın bir olay, o günkü duyguların yazdırıyor o sözleri. Bir kitabın köşesinde yazılı bir sözde, bir bestede aniden gelen bir şey bu. Hiç beklenmedik anda durup dururken oluyor. Hani ilham perisi derler ya öyle bir şey aslında… “Ben yaşadığım şu olaydan çok etkilendim de bu şarkım öyle çıktı” diyebileceğim bir eserim yok. “Şu olaydan çok etkilendim, ayrılık acısı çektim de bu şarkıyı yazdım” gibi bir şey yaşamadım şarkılarımı yazarken. Bir anlık aslında, ‘o an’ geldiğinde o sözler yazılıyor. Yaptığım bazı şarkılar ise proje şarkılarıdır.

Proje şarkısı ne demek, biraz açar mısınız?

Örneğin “Bir ömür benimle ol” şarkısını yaparken bu şarkının hedef kitlesini belirlemiştim. “Düğünlerde çiftlerin ilk dans şarkısı olsun” ya da “Sevgililer Günü’nde sevgililer bu şarkıyı birbirine armağan etsin” gibi… Örneğin 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne özel bir şarkı yazdım. Hiç öğretmenlik yapmasam da ben de öğretmenlik kökenliyim, eğitim fakültesi mezunuyum. Öğretmenler için yazılmış bir şarkı olmadığını fark ettim. Bu sene Öğretmenler Günü’nde “Öğretmenim” isimli bir şarkı yazarak bunu seslendirdim. 2018’de 24 Kasım’da bu şarkıyı büyük bir orkestra ile seslendirip bütün öğretmenlere armağan edeceğim.

“DÜNYAYI DA GEZSEM, DÖNÜP GELECEĞİM YER ESKİŞEHİR OLSUN İSTİYORUM”

Mithat Körler denildiğinde ilk akla gelenlerden biri “Eskişehir” oluyor. Eskişehirli olmak sizin için ne ifade ediyor?

Hakikaten Türkiye’nin en güzel kentinde yaşıyoruz. Türkiye’nin örnek illerinden birinde yaşıyoruz. Bu şehirde yaşamanın bir güzelliği, bir hazzı var. Bu şehirde yaşayan bireyler olarak bu şehre borcumuz var. Bu şehri bırakıp İstanbul’a taşınırsam Eskişehir’e ihanet edecekmişim gibi hissediyorum. Başka bir şehirde yaşamayı hiç düşünmedim. İşim gereği Türkiye’nin, dünyanın her yerine gidiyorum. Dünyayı da gezsem, dönüp geleceğim yer Eskişehir olsun istiyorum. Evim burada olsun istiyorum. Kısacık bir boşlukta bile Eskişehir’e döndüğümde bu beni mutlu ediyor. Yorgun geliyorsam, Eskişehir’e gelince dinleniyorum, huzur buluyorum. Hem Eskişehir hem de Eskişehirspor bizim sevdamız. Bu sevdayı terk etmek olmaz.

ESKİŞEHİR BİR MÜZİK OKULU

Eskişehir’de yetişen sanatçılar ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Eskişehir ciddi manada bir müzik okulu. Burada müzik yapan grupları, sanatçı arkadaşlarımızı izledikçe çok mutlu oluyorum. Eskişehirimiz güzeli, başarılıyı baş tacı eder. Önce Tan Eskişehir’de sahne alıyordu. Burada pişmiş ve sonrasında ülke çapında bir sanatçı olmuştur. Son dönemde yine Simge 222’de uzun yıllar sahne almış bir isim. Şimdi Türkiye’ye hitap eden bir sanatçı oldu. Şimdi Şimal yine 222’de sahne alıyor. Onu da başarılı buluyorum. Çok iyi bir ses, iyi bir yorumcu. İnanıyorum ki önümüzdeki dönemlerde aynı noktaya gelecektir.

Bir müzisyen olarak sizin beğendiğin sanatçılar kimler?

Her sanatçı gibi benim de özellikle ses tınısını severek dinlediğim sanatçılar var. Dünden bugüne dinlediğim, beğendiğim çok ses olmuştur. Ama kalıcı tek bir ses vardır, o da Sezen Aksu’dur.

“ORMAN FİDANLIĞI'NA GİDER BAĞIRARAK ŞARKI SÖYLERİM”

Bize hobilerinizden söz eder misiniz?

Bir dönem pul ve eski para koleksiyonu yapıyordum. Fakat koleksiyonculuk gündemi takip etmeyi, vakit ayırmayı gerektiriyor. Fazla zaman ayıramadığım için şimdilik çok fazla ilgilenemiyorum. Bir de eski plak koleksiyonum var. O da benim için çok kıymetli. Ama aynı sebeple o da şu anda durağan vaziyette. Bunların yanı sıra boş zamanlarımda spor yapmayı çok seviyorum. Yürüyüş yapmayı ve futbolu çok severim.

Boş zamanlarımda boş bir arazide kendi kendime şarkı söylerim. Orman Fidanlığı’na giderim, kimsenin olmadığı alanda şarkı söylerim. Hem diyafram açmak için çok iyi bir yöntem hem de bu beni çok mutlu ediyor, rahatlatıyor. Enerji depoluyorum bu şekilde.