Hafta sonu memleketim Gümüşhane’deydim. Her mevsimin kendine özgü güzelliklerini bağrında barındıran Gümüşhane, yaz mevsiminde de gelen misafirlerini yaz sıcağına nazire yaparcasına ana kucağı sıcaklığında sarıp sarmalıyor.
Gümüşhane anavatanımız baba ocağımız nasıl sarmasın ki ona vefa gösterip gelen misafirlerini…
Bu anlamda Eskişehir’den hiçbir farkı yok. Anadolu’nun iki kadim kendi doyduğumuz ve doğduğumuz şehirler. Misafirlerini gönül coğrafyalarına itirazsız kabul ederler.
Kentlerin bir çok ortak yönleri var. İki şehrin orta yerinden geçen Porsuk ve Harşit çayları bu dostluğun omurgasını oluşturuyor…
Gümüşhane etrafını saran dağların koynunda, Kuşakkaya’nın engin bakışları altında ve dahi Canca kalesinin gözetimi altında -bize göre- Karadeniz bölgesinin en güzel şehirlerinden biri olan ve beşbin yıllık bir geçmişe sahip Gümüşhane'de zamanı durduran vakitler geçiriyor insan.
Anadolu’nun bu kadim kentinde bulunmak huzur veriyor misafirlerine. Her ne kadar kısa süreli de kalsanız durum değişmiyor.
Çocukluk döneminde top koşturduğumuz güzelim elma bahçelerinin içerisine beton yığınları inşa edilse de cadde ve sokaklarda yürürken geçmiş anılarım canlanıyor zihnimde.
Niyazi Sadık Beyin evinin balkonundan Karaer mahallesine doğru göz gezdirdiğimde yükselen beton yığınları içimi acıtıyor.
Yine aynı balkondan baktığımda gençlik dönemimizin buluşma noktası her hafta sonu maç izlemeye gittiğimiz okul ve köy maçlarında top oynadığımız “Atatürk Stadı”’nın yerinde yeller esiyor. Bu duruma kenarından nazlı nazlı akan Harşit çayı isyan etse de elinden bir şey gelmiyor.
Deme o ki, stadımızda beton yığınlarından fazlasıyla nasibini almış.
Arsa sorunu bulunan Gümüşhane gibi kentlerde düşey yapılaşmaya bir çözüm bulunmalı. Kent estetiğine uygun yatay yapılaşmayı geçmişten beri savunan bir teknik eleman /köşe yazarı olarak zaman geçse de aynı fikirdeyim.
Bu olumsuz durumun kentleri içinden çıkılmaz hale soktuğunu gören Cumhurbaşkanımız bile “yatay yapılaşmaya” geçilmeli tezini her defasında dile getiriyor.
Belediyelerin imar komisyonlarında görevli meclis üyelerinin bu işte vebali çok büyük.
Neyse bu kadar olumsuz düşüncelere rağmen hiç mi güzel gördüğün bir alan yok? Diye haklı bir soruyu sorduğunuzu düşünüyorum.
Elbette var..
Sema Doğan Yaşam Alanı’nı söyleyebilirim. Akrabam sevgili Seda’nın düğünü için gittiğim Yaşam alanı gerek sosyal donatıları ve gerekse peyzaj çalışmaları ile muhteşem bir yer olmuş. Emeği geçenleri tebrik ederim.
Vaktim olsaydı bir günümü buraya ayırmayı dahi düşünmedim değil.
Kısa metrajlı Gümüşhane’mizin son gününde amca oğlu Süleyman Beyle birlikte Torul Cam Seyir Terasını görelim dedik.
Torul İlçesini tam karşıdan gören seyir terasına dik ve virajlı yollardan çıkıldığını söylediler. Aracımız yüksek eğimli yolda ilerlerken yolun kaplamasının sıcak karışım olması sürücülerin işini kolaylaştırıyor.
Bahçe sahiplerinin birkaç metre yol terki yaparak açılan yolun kenarlarında inşa edilen yüksek taş duvarlar dikkatimizi çekti. Başka türlüde olmazdı zaten.
Eskişehir’in coğrafi yapısına zıt Gümüşhane’de çok yerde taş veya beton istinad duvarı yapmadan yol yapma/genişletme şansınızın olmadığını bir kez daha görmüş olduk.
Birkaç dakika sonra ulaştık Cam Seyir Terasına. Büyükçe Türk Bayrağının rüzgarın etkisiyle hiç durmaksızın dalgalanması ve rüzgarla birlikte çıkardığı muhteşem sesler altında gelen misafirlerini selamlaması ile birlikte biletimizi alarak seyir terasına ilk adımımızı attık.
240 Metre yükseklikte inşa edilen seyir terası gerçekten heyecan verici. Muhteşem manzarası ve derin vadi görünümüyle metrelerce yükseklikten adeta ayaklarınızın altında kibrit kutusu büyüklüğünde görülen evlerin, arabaların üzerinde adımlar atıyorsunuz. Birazda korku içerisinde Torul’u seyrediyorsunuz.
Bizimle beraber birçok ziyaretçinin olduğunu gözlemledik. Gidenler/gelenler trafik yoğundu.
Torul’a/Gümüşhane’ye yeni bir turizm destinasyonu sağlayan bu projeyi planlayan ve uygulayan Torul Belediye Başkanı değerli arkadaşım Nidai Köroğlu Beye teşekkür ediyoruz.
İsteyince güzel projelerin ve hizmetlerin ortaya çıktığının en güzel örneği burada hayat bulmuş. Hemde 2 yıl gibi kısa bir sürede.
Zamanımızın kısıtlı olması Trabzon’a uçağa yetişmek zorunda olduğumuzdan dolayı bir çok eşi dostu ziyaret edemeden ayrıldık Gümüşhane’den…