Büyük gün geldi çattı; şayet internete geç bakan özelliğiniz varsa büyük olasılıkla Eskişehirspor'umuzun yeni başkanı seçilmiştir. Sonda söyleyeceğimizi yine baştan söyleyelim, dileriz kim kazanırsa kazansın kazanan önce Eskişehirliler olsun, sonra Eskişehirspor nasıl olsa kazanacak...
Her iki başkan adayını da kentimiz gayet iyi ve yakından tanıyor, dolayısıyla şimdi adaylar hakkında bilgi vermek gereksiz. Ünal bu kulüpte uzun sayılabilecek sürede başkanlık yaptı onun liyakati ve referansı bu süreçte yaptıkları ya da yap(a)madıklarıdır. Hoşcan ise son yönetimden bazı arkadaşlarıyla koparak adaylığını koydu. Yapacaklarını lansman toplantısı, seçim bürosu ve basılı-görsel malzemelerle anlatmaya çalıştı.
Delegelerin işi zor ama temennimiz önce Eskişehir'in kazanacağı bir seçim turu ve seçilmiş bir başkan olmasıdır. Kenti, dolayısıyla kulübü hem ulusal hem de uluslararası arenada temsil edebilecek, vizyon sahibi, kucaklayıcı ve lider özellikte bir başkanın sandıktan çıkmasını temenni ediyoruz.
Kim seçilirse seçilsin ilk icraatın kulübe üyeliğin herkese açılmasını sağlamak olmalıdır ki bir daha ki çok adaylı seçimlerde kulüp üyeliklerinin bir spekülasyon aracı olmaktan çıkarabilsin. Aksi takdirde her seçim, her yönetim, her başkan taraftarın ve kent halkının gözünde gayr-ı meşru sıfatını ilelebet taşıyacaktır.
Bu seçimle sonsuz ol Es-Es'im....
YEREL MEDYADA KÖŞE YAZMAK
Aslında yerel olsun ulusal olsun hangi konuda ve hangi mecrada yazarsanız yazın işin en zor kısmı; her dakika gündemi takip etmek ve hoşlansanız da hoşlanmasanız da mümkün olan maksimum sayıda köşe yazılarını okumaya çalışmaktır. Elbette okumak keyif verici bunda bir sıkıntı yok, hele kendinize referans seçtiğiniz yazarları okumak yaşamdaki en büyük keyiflerden birisidir.
Ne var ki bu köşe yazarlarından bazıları var ki üçüncü okumaya kalmaz bile. Çünkü daha ilk okuduğunuz yazıda anlarsınız ki yazarın tüm entelektüel birikimi sol tandanslı kişilerin yaptıkları ya da yapmadıklarıyla sınırlı olduğunu anlarsınız. Siz de hemen ayırt edebiliyorsunuzdur; hem kendi bilmez hem de bilmediğini bilmez. Üstelik karşısındakini de bilmez sanır bu tipler. Her cümlede k.ç, p..o, k...r gibi bilumum ( kusura bakmayın ben kendileri gibi açık açık yazamıyorum ) hakaret ve argo kelimeler kullanırlar ki yazının vurgusu anlam kazansın. İşte bu kadar yazardırlar. Bu vesileyle Rahmi Emeç Usta'ya buradan saygı ve sevgilerimi çakıyorum (!) Şiirlerini de yazılarını da seviyoruz Usta...