Uzun zamandır yazmadım yazamadım…. Ülkemin haline yüreğim yanıyor….
Bu direnişi sadece gezi parkı ve ağaçlar olarak nitelenmesinden huzursuzum.
Olaylara objektif bakamadık, anlayamadık.
Bu gençler ne istiyor diyemedik. Yapılan görüşmeler de yüzeysel olmaktan öteye gidemedi.
Elbette hiçbir devlet malına zarar verilmesinden yana değiliz.
Şimdi soruyorum….
Şehitlerimiz olduğunda yürüyüş yapsaydık?
Türk Bayrağımızı evimize, işyerimize asmamız engellendiğinde hareket etseydik?
Mustafa Kemal Atatürk ve milli bayramlarımıza yapılan saygısızlıklara tepki verseydik?
1 Mayıs’ta İşçi Bayramı yürüyüşünde Taksim’ e çıkılsaydı?
Bazı yerlerde yapılan mitinglerde PKK bayrağı açıldığında ve Türk Bayrağı yakıldığında hareket etseydik?
Reyhanlı saldırısında hareket etseydik?
ÖSYM sorularında ya da başka toplumu ilgilendiren konularda şaibe olma durumunda hareket etseydik?
Bulunan petrol kuyuları betonlandığında hareket etseydik?
Tepkiniz ne olurdu?
Bu yürüyüşün bu sesin bu hareketin tek bir ortak amacı var.
Milli irademize sahip çıkmak… Partisi, rengi, grubu yok.
Türk Halkı tek yerden yönetime, “ne istersem yaparım” davranışına tepki göstermektedir.
Bunu dış ülkeler aleyhimize kullanıyor, bunun farkındayız.
Yıllardır süregelen ABD, İsrail, Vatikan yönetimlerinin ülkemiz üzerinde oynadıkları oyuna tepkidir.
Bunun çözümü sadece sandık değil, halkımızın isteklerini, çözüm önerilerini dikkate almaktır. Halkı birbirine kırdırmak; Polisi, askeri halkı karşı karşıya getirmemektir.
İç savaşa sürükleyen tutumdan, yangına körükle giden davranıştan kurtulmaktır.
Halk varsa, iktidar vardır. Olaylara objektif bakabilmeyi başarmaktır. Sustum çünkü içim yandı, uykularım kaçtı….
Çözüm üretme noktasında ne yapabilirizi düşündüm.
Yazanlar, yürüyenler, miting yapanlar, ses getirenler, yürüyenler hepsi kırmızı kalemle çizildi, çiziliyor.
Peki geriye kim kalıyor?
Gençlerin isteklerini dinlemeyen, çözüm üretmeyen bir baba gibi davranmak yerine; halkla bir araya gelmektir çözüm.
Yoksa kendilerini sanatçı diye gösterip iki lafı bir araya getiremeyen insanlar halkı temsil edemez.
Halkın tabanına inmek, dinlemek, sorunları çözmeye çalışmak her zaman kazandırır.
Küçümsemek, hor görmek halkı birbirine kenetlemeye ve destanımızı bize imzalatmaya götürür.
Bu herkesin en son istediği durumdur. Çocuklar, kadınlar, gençler, Türk Milleti şiddetle durdurulamaz.
Sel taşmıştır önünde engel kabul etmez duruma gelmiştir.
Bu hareketin yönünü olumlu olmaya çevirmenin tek yolu üslup ve şiddet olmayan bir çözümü vardır.
Çözüm için seçeneğinizde şiddet olmadan, çözümü seçmek varken bu şiddet bu kaos neden?
“Ne Mutlu Türküm Diyene” diyemeyeceksem; Türk Bayrağımı ve Milli bayramlarımı kutlayamayacaksam artık yeter noktasına getirmeyelim……
Gelin çok geç olmadan Türkiye Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyetini yabancı ellerden hep birlikte kurtaralım.
Kimse zarar görmesin. Şiddet hareketi tetiklemekten başka hiçbir şey yapmaz.
Artık gerçekleri görelim. Yok bizim bizden başka dostumuz. Dış ülkeler sadece seyreder çözmez. İnsan haklarını bize kullanmaz. Çünkü Türk Milletinin ve Türkiye’nin çökmesini görmek istemektedirler. Buna fırsat vermeyelim, verdirmeyelim.
Etki tepkiyi doğurur; tepki de çözümsüzlüğü…. Çözüm üretelim, suyun akışını doğru yöne çevirelim çok geç olmadan……
Emine YONTUNÇ