Kültür sanat

Genç yönetmen aile içi şiddeti beyaz perdeye taşıdı

Abone Ol

Aldığı harçlıkları biriktirerek film ekipmanları alan 18 yaşındaki Alper Tunga Yazgan Mercan, hem yönetmenliğini hem de çekimini yaptığı ‘Taş Kalpli İmgeler’ isimli kısa filmle aile içi şiddet konusunu beyaz perdeye taşıdı.

Eskişehir’de lise son sınıf öğrencisi olan Alper Tunga Mercan, gördüğü ve arkadaşlarının hayatlarından ilham aldığı konularla ilgili bir kısa film çekti. Mercan, hem yönetmenliğini hem de çekim işlerini yürüttüğü kısa filmde, aile içi şiddet konusunu beyaz perdeye taşıyarak toplumsal farkındalığı artırmayı amaçladı. Genç yönetmen, ‘Taş Kalpli İmgeler’ adını verdiği kısa filmin çekim aşamalarında yaşadığı zorluklara rağmen durmaksızın çalışarak filmini izleyiciyle buluşturdu. Okul dönemi boyunca aldığı harçlıkları biriktiren Mercan, tüm parasını kendisini adadığı çalışmasına ekipman temin etmek için kullandı. Oyuncular dışında ekibin geri kalanının profesyonel olmadığını söyleyen genç yönetmen, çekimlerde ekibinin gösterdiği özveriden de çok memnun olduğunu ifade etti.

Çekimden kurguya her aşamada işlerini severek ve eğlenerek yaptıklarını aktaran Alper Tunga Mercan, filmin gala gösteriminde çok sayıda olumlu geri dönüş aldıklarını belirtti. Mercan, “Çektiğim ‘Taş Kalpli İmgeler’ adlı kısa filmim, aile içi şiddeti konu alıyor. Bir sürü ilham kaynağım oldu. Kendi hayatımdan olsun, arkadaşlarımın hayatlarından olsun. Birçok yerden ilham alarak, absürt bir dille bunu anlatmaya çalıştım. Çekimleri oldukça zorlu geçti. Baya yorulduk. İşin şu kısmı da var. Biz liseli bir ekibiz. Oyuncular dışında ben dâhil çoğu insan profesyonel değildi. İşi tamamen severek yapmaya çalıştık. Koordine olunca bir şeyler oluştu ve gala yaptığımızda çok iyi geri dönüşler aldık. Umarım film adına güzel geri dönüşler de olacaktır” şeklinde konuştu.

“Yazları verilen karne parasını gidip ekipmana yatırıyordum”

Henüz lise öğrencisi olduğunu ve gerekli ekipmanları toplamanın uzun bir süre aldığını vurgulayan Mercan, “Ben liseli bir öğrenciyim ve ekipmanları yaklaşık 4 yıllık bir süreçte toplayabildim. Yazları verilen karne parasını ben gidip yalnızca ekipmana yatırıyordum. Tamamen ekipman almak için kullanıyordum. Bu sayede de kamera, lens, üçayak gibi malzemeleri aldık. 4 yıllık birikimim olduğu için az çok iyi şekilde kullanabildik” dedi.

“İnsanın içinden bazı şeyler geliyor ve onu anlatma zorunluluğu hissediyor”

Dinlediği şarkıların, izlediği filmlerin ve daha birçok şeyin kendisini motive ettiğini ifade eden Mercan, filmlerinde kendisini önemli konuları anlatmak zorunda hissettiğinin altını çizdi. Genç yönetmen, “Bu tarz bir film yaparken önceliğim aslında eğlenmek ve bir şeyleri anlatma zorunluluğu oluyor. İnsanın içinden bazı şeyler geliyor ve onu anlatma zorunluluğu hissediyor. Eğer onu anlatmazsanız içinizde büyüyüp sizi ele geçirecek gibi hissediyorum. O şeyi bir insanla paylaşmak zorundasınız. Bunu normal bir şekilde konuşarak değil, görüntü, ses ve müzikle aktarmak zorundayız. Bu benim hissettiğim. Genellikle filmimin motivasyonu bu oluyor. Dinlediğim bir şarkı sayesinde aklıma bir sahneyle alakalı bir sürü duygu, düşünce geliyor. Bunları görüntüyle ve sesle anlatma zorunluluğu hissediyorum. En azından benim rahatlama şeklim bu şekilde yani” diye konuştu.

“Türkiye bağımsız sinemasına elimden geldiğince katkıda bulunmak istiyorum”

Türk sinemasına elinden geldiğince katkıda bulunarak çok sayıda film çekmek istediğini söyleyen Alper Tunga Mercan, "Türkiye bağımsız sinemasına elimden geldiğince katkıda bulunmak ve elimden geldiğince bol film çekmek istiyorum. İyi olsun, kötü olsun. Ben bu işi seviyorum. Bu işi yapmak benim için oldukça güzel, eğlenceli ve öğretici. O yüzden benim asıl hedefim anlatılabilecek bir sürü hikâyeyi kendi dilimle aktarabilmek” ifadelerini kullandı.

“Film sürecinde fazla yorgunluktan hastanelik oldum”

Türk sinemasının geleceği için bu tür yapımlara destek olunması gerektiğinin altını çizen Mercan, film sürecinde aşırı yorgunluktan hastanelik olduğunu söyledi. Genç yönetmen şunları söyledi;

“Türkiye’de benim gibi genç yaşlarda bu işlere başlayan aşırı insan görmesem de birkaç insan gördüm. Bunu şu yüzden dile getiriyorum. O çocukların da yardıma ihtiyacı var. Ben bir şekilde oradan buradan kendimi yorarak bir şeyler yapabiliyorum. Yine de olabildiğince eksik kalıyorum. O yüzden benim naçizane düşüncem, küçük yaşta bu tarz şeyler üreten insanlara bir şekilde destek gelmeli. Maddiyat olur. Maneviyat olur. Bana, en azından bir yerden de olsa pay gelmeli gibi geliyor. Ben bu film sürecinde fazla yorgunluktan dolayı hastanelik oldum. Birilerinin yardımı tabi bazı şeylerin daha kolay olmasını sağlardı.”