Türkiye'de yaklaşık olarak 24 bin gıda işletmesi bulunmakta, gıda işletmelerinin yüzde 56’sını un ve unlu mamuller, yüzde 18’ini süt ve süt mamulleri, yüzde 12’sini meyve sebze işleme, yüzde 4’ünü bitkisel yağ ve margarin, yüzde 3’ü şekerli mamuller, yüzde 2,5’ i et mamulleri ve yüzde 4,5’lik kısmı ise alkolsüz içecekler, su ürünleri ve diğer gıda üretimi yapan işletmeler oluşturmaktadır. Gıda fabrikalarında genelde imalat sürecinin sonucunda oluşan yan ürün olarak ta adlandırılan gıda atıkları imha edilmekte veya daha düşük teknolojilerle ekonomik değeri az olan ürünlere dönüştürülmektedir. Gıda sanayilerini oluşturan işletmelerin, atıkların ve alternatif kazanım yollarının gıda atıklarını değerlendirmede önemi büyüktür.
Meyve sebze işlenmesi, zeytinyağı işlenmesinde, şeker üretimi esnasında işlenen şeker pancarı, süt mamulleri üreten işletmelerde vs. açığa çıkan yan ürün diye tabir ettiğimiz azotlu bileşikler, deniz ürünleri ve et ürünleri işletmelerinde anti bakteriyel olarak meydana gelen gıda atıklarının geri dönüşümü sağlanmadığı zaman da çevre için büyük tehdit oluşturmaktadır. Gıda atıklarının alternatif değerlendirme yolları ile hem çevre kirliliğinin önüne geçilebilir, hem ekonomik kazanç, hem de değerli gıdaların elde edilmesiyle insan sağlığına ve beslenmesine ilave bir fayda sağlanabilir. Hiç bir atık değersiz olarak görülmemeli ve bu bağlamda da atıkların geri kazanım yolları araştırılmalıdır.
Sonuç olarak üretim üzerinde yapılacak olan planlamalarla gıda kayıplarında önemli miktarda azalmaların kaydedileceği görülmektedir. Bunun için gıda atık yönetimlerinin sürdürülebilir bir forma dönüştürülmesi önem arz etmekle birlikte, bizler de hem vatandaş olarak hem de bilinçli bireyler olarak hem de hizmet sektörünün içerisinde önemli bir yeri olan meslek gurubu olarak, işyerlerimizde de bunları uygulayarak çevremizdekilere de bu şekilde örnek olmalıyız, toplumumuzun gıda israfı konusunda bilinçlenmesi için gerekli hassasiyeti göstermeliyiz.
Günümüzde dünya genelinde herkese yetecek kadar yiyecek üretilmesine rağmen, her gün açlıkla ve buna benzer sebeplerle yaklaşık 25 bin kişi hayatını kaybetmekte olduğunu, yapmış olduğumuz araştırmaların sonucunda öğrenmiş bulunmaktayız. Dünya üzerinde her 7 kişiden biri açlıkla savaşırken, gün geçtikçe bir çığ gibi büyüyen gıda israflarını önlemek Ülkelerin gündemlerinde ilk sıralarda yerini yavaş yavaş almaya başlamış durumda. Ancak büyük kentlerde yapılan bir araştırmaya göre, besin maddelerinin onda biri çöplüğe atılmaktadır. Bu oran turizm işletmelerinin yoğunlukta olduğu bölgelerde kat kat artmaktadır. Bir kişinin günde tüketebileceği azami kalori miktarı 1,500 gram iken, açık büfelerde kişi başına 5 kiloya kadar yemek servisi yapılmaktadır.
Bir turizm cenneti olan ülkemizde, turizm işletmeleri sayısı düşünüldüğünde, gıda israfı miktarı hesaplanamayacak boyutlara ulaşmaktadır. Hizmet sektöründe işletme başı yılda 4,2 ton gıda ve 2 bin litre içecek israfının olduğu yapılan çalışmalarda tespit edilmiştir. Buna göre toplamda her yıl çöpe giden 19 milyon ton gıda bulunuyor. Bu da yaklaşık olarak 625 bin çöp kamyonunun taşıdığı çöp miktarına denk gelmektedir.
Biz Türk milleti olarak gıda israfının önüne geçmede, Türk örf adetlerini, yaşayış biçimini, sofra adap ve usulünü, toplum olarak, gıdaların ve yiyeceklerin inancımız gereği bir nimet olduğunu da var sayarsak, dünyaya rol model olacak şekilde bir sistemin temellerini atarak, dünya insanlığına çok önemli bir faydanın ve hizmetin yolunu açmış oluruz.