Güneş’in doğuşu-batışı,
Üzerine yansıyan aydınlığı-karanlığı,
Nasıldır, bilir misin?
Ey İnsanoğlu…
Şems için Mevlana’nın yazdığı şiirdeki gibi, bize cenneti cehennem ediyorsun, ETME!
26-28 Ağustos 2022’de altıncısı düzenlenen Bozcaada Caz Festivali’nden bir gün önce, son yıllarda popülaritesi ülkemiz sınırlarını bile aşan Bozcaada’da idim.
Geçmişin tarihi dokusunun hakim olduğu kıvrımlı sokakları, ahşap, cumbalı, rengarenk evleri ve eşsiz doğasıyla yaşayan otantik ve nostaljik ada ile tanışmam 27 yıl öncesine gider. Sonrasında, buluşmalarımız birkaç kez daha güzel anılarla devam etti.
Lakin son olanını zor unuturum. Neden mi?
Adaya gidildiğinde yapılacaklar listesinde “Mutlaka güneşin batışını izleyin” derler. Özellikle; Rüzgâr Güllerinin ev sahipliği yaptığı yer olan adanın en batı ucundan. Biz de gittik tabii ki!
Yemyeşil, mis kokulu orman ağaçları arasındaki toprak dar yol üzerinde beş-altı dakika araçla ilerlerken, çok sayıda çiftin ve ailenin yürüdüklerine de şahit olduk. Yol bitti ve Rüzgâr Güllerinin denize baktığı geniş bir alana vardık.
İşte tam karşımızda, bulutların arasında…
“Batırmayın beni” dercesine; ışığını, enerjisini mas mavi denizin yüzeyine ve derinliklerine bırakmakta!
Araçtan inip, ayağımızı toprağa basar basmaz, insanların akın akın geldiği, çekimleri ile anı ölümsüzleştirdikleri seyir yerinin her karesi; sigara izmariti çöplüğüne dönüşmüş. İki tane metal konteyner alanda mevcut, ancak çözüm olamamış.
Homeros der ki; “Tanrı, insanlar uzun yıllar yaşasınlar diye Tenedos’u(Bozcaada) yarattı. Bizler uzun yıllar yaşayalım yaşamasına da, toprak, hava, su… Doğayı bitirirsek, vurdumduymaz yaşam tarzı ile nasıl yaşarız?
Bozcaada ve Çanakkale Belediye’lerinin yetkililerine sesleniyorum. Bu seyir yerini ziyarete kapatın demiyorum. Önleminizi almanızı rica ediyorum. Gerekeni yapın ve yaptırın lütfen!
Adada keyifle, tabiatla dost olarak tatil geçirmeyi planlamış, planlayan, planlayacak tüm insanlara sesleniyorum.
Güneşi batırın da, Bozcaada’yı batırmayın!
Doğanıza sahip çıkın.
ETME’YİN…