HAVADA MI YÜRÜYECEĞİZ...

Abone Ol

                                                                                    -Gözlere öfke doldukça sevgi görünmez olur.-

Tüm dünya Taksim'de 'durma eylemi'ni konuşuyor. Başbakan'ın her söylemi ortamı gerginleştirirken polis de doğal olarak herşeye müdahale ediyor.

Görmüyor musun, Taksim'de dimdik duran, konuşmayan, hareket etmeyen hatta göz kapakları bile kımıldamıyordu...

Dimdik, heykel gibi....

Bu ülkede heykellere de saldırıldığı için duran adama da müdahale edilmesi doğal değil mi?

Bir kişi durdu, arkasından bir kişi daha daha sonra on kişi,...

Birden bir çok şehirde 'duran adam' sayısı çoğaldı...

Böyle heykel durmak ta rahatsız ettiler...

Hadi bakalım gözaltına...

Durmak yasak, yürümek yasak, koşmak yasak...

Hele hele kalabalık içinde koşmaya başlarsan 'terörist' olarak üstüne çullanabilirler.

Aman ha dikkat!

Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın açıklamasını iyi okuyun. Ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

Neyse efendim ileride tencere tavaya da yasak gelirse şaşırmayın...

'Artık evlerde tencere tava kullanmak ta yasak..."

Hemen eskiye döneriz, toprak canak çömlek kullanırız artık...

Bu kadar yasaklar içinde biz şimde havada mı yürüyeceğiz..

Ne yapıp edip, havada yürümenin bilimsel çözümünü bulmalıyız...

Gerçi havada da yürümeye başlasak 'marjinal grup, uç unsurlar, çapulcular" diyebilirler...

Ama biz esprili zekamız ile havada yürümeyi de başarırız.

Gerçi bu kadar gaz yedikten sonra havada yürümeyi başarırız gibime geliyor.

Gaz yemeyenler de bol bol kuru fasülye yeriz efendim...

Güler misin, ağlar mısın?

Gülerken düşünmek çok güzel...

               ***              ***

Eskişehir'de ki son operasyon sert geçmiş...

Eylemci gençlerin 'iyice dövüldüğü' söyleniyor...

Bu arada basın emekçileri de nasiplerini aldılar...

Gazeteciler de coplandı, fotoğraf makinaları, kameralar ve basın emekçilerinin üzerine tazyikli su sıkıldı...

Bakalım yeni Valimiz bu konuda ne söyleyecek merak ediyorum...

'Karışıklık içinde olmuş, kasıt yok' mu diyecek?

Aslında bu tür eylemleri izleyen gazeteciler bu tür saldırılara, şiddete maruz kalır..

Yıllarca hep böyle oldu...

Gazetecilere yönelik bu davranış beni hiç şaşırtmadı.

Gazeteci arkadaşlarımız zaten günlerdir bu eylemi takip ediyorlardı...

Toz toprak içinde..

Yağmurun gazetecileri yıkaması yeterli olmamış gibi Toma'da tazyikli su ile yıkadı gazetecileri...

Bir daha ki eylemi izlemeye gelen gazeteci arkadaşlar, uzun süredir yıkanmamış giysilerle gelsinler ki onlarda yıkanmış olurlar...

Şiddet üzerine yazılmış sözlerden bir tanesi ile yazımı tamamlıyorum.

'Dayağın aklı olsaydı cennetten çıkmazdı.'