Gündem

Hekimsen hakları için iş bıraktı

Loading...

Abone Ol

Uçar, “Hekimsen, ideal bir sağlık sistemi için hekimlerin yıllardır birikmiş sorunlarının çözülmesi, verilmeyen haklarının verilmesi için mücadele eden bir sendikadır. Kuruluşumuzdan bugüne kadar her bir hekimin hakkı verilene kadar mücadeleye devam edeceğini birçok kez ifade eden sendikamız, tüm sorunları defalarca dile getirmiş, talepler ve çözüm önerileri iletmiştir. Ancak Sağlık Bakanlığı bu konuda önerilerini dikkate alması gereken hekimleri ve başta Hekimsen olmak üzere hekimleri temsil eden, hekimlerin talep ve önerilerini kendilerine iletecek makamın hekim odaklı STK'lar olduğu gerçeğini görmezden gelmiştir.

Sorunların çözümünde taleplerimiz ve çözüm önerilerimiz dikkate alınmamakla birlikte; ucu açık çözümler, sürdürülebilirliği şüpheli ve hekimleri tatmin etmekten uzak farklı yollar kullanılmış, sorunlar çözülmek yerine adeta halının altına süpürülmüştür. Sonuç olarak hiçbir talebimiz net olarak çözüme kavuşturulmamıştır. Hekimlik mesleği, devlet memurluğu kalıbına sığdırılamaz birtakım dinamiklere ve niteliklere sahiptir. Bu yüzden sendikamız; her biri anlaşılması zor, inisiyatife açık ve net olmayan ifadelerle dolu yeni yönetmelikler yerine; sınırları net olarak belirlenmiş, hak ve hukuku gözeten Hekim Yasası’nın çıkmasını talep etmiştir.

Fazla iş yükünden dolayı hekimlerin ortalama yaşam ömrünün yaklaşık 10 yıl düştüğü bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Buna karşın daha önce vadedilen yıpranma payı ve erken emeklilik konusunda da hiçbir çalışma yapılmamıştır. Hekimsen, eylemler yapmayı hiç istememiş olsa da çözüm üretecek makamların kayıtsız kalması sendikamızı bugün iş bırakma eylemi kararı almak zorunda bırakmıştır. Defalarca bahsetmiş olsak da sorunlarımızı, bir kere daha yineliyoruz: Şiddet yasasının çıkarılması ve sağlıkta şiddetin katalog suçlar kapsamına alınması uygulamada olan hata ve eksiklikler nedeniyle sağlıkta şiddet sorununu çözememektedir. Sendikamızın talep ettiği koruyucu ve önleyici önlemlerin alınmaması nedeniyle sağlıkta şiddet artarak devam etmektedir.

Merkezi Hasta Randevu Sistemi (MHRS) mevcut haliyle hastaların nitelikli sağlık hizmeti almasına engel teşkil etmekte, hekimlerin iş yükü altında ezilmesine ve malpraktis risklerinin artmasına sebep olmaktadır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi halihazırda 5 dakikada hasta bakılan bu sistemde düzeni tamamen bozan ek randevu dayatması hem hekim hem hasta için kabul edilemezdir. Bu haliyle ortalama muayene, tetkik ve tedavi süreleri 3 dakikaya kadar düşebilmektedir. Yıllık 30 gün izin hakkı olan bir hekimin bir ayda 5 günden fazla ya da yıl içerisinde 12 günden fazla izin alma durumunda ek ödemelerinin kesintiye uğraması tehdidiyle karşı karşıya kalması kabul edilemezdir.

Hiçbir devlet kurumunda ve hatta özel sektörde dahi olmayan bu uygulama hekimlere reva görülmüştür. İzin almak yasal bir haktır ve ek ödeme kesintisi tehdidiyle bu hakka el uzatılmaktadır. Liyakatsiz yöneticiler tarafından hekimlere usulsüz görevlendirmeler, anayasal bir hak olan sendikal eylemlere karşı verilen disiplin cezaları, mobbing maksatlı yapılan denetimler sıklıkla yapılmaktadır. 4924 sayılı yasa ile yapılan kadro dağılımları ve sözleşme iptalleriyle birçok meslektaşımız mağdur edilmiştir. 4924 sözleşme kriterleri ve mobbinge açık uygulanış şekli hekimlik mesleğinin doğasına aykırı olup mesleki saygınlık ile bağdaşmamaktadır. Diş hekimlerinin diğer kamu hekimlerinden ayrılan sorunlarının başında, ikinci basamak diş hekimliği hizmetinde sürekli girişimsel işlem uygulayan diş hekimlerinin mesleklerini icra edecek, hastalarını tedavi edecek zaman ve güç bırakmayacak yoğunluğa maruz kalmalarıdır.

Bu insanlık dışı çalışma temposu ve vakitsizliğin içinde uygunsuz ve kalitesiz yapılan protez diş laboratuvarı ve malzeme ihalelerinin sonuçları ile hekimler yaptıkları işi sürekli tekrar etmek ve hastalarına kalitesiz hizmet vermek zorunda bırakılmaktadır. Ayrıca diş hekimliği dört el kuralına ile çalışılması gereken bir meslek olmasına rağmen hekimler tek başına bırakılmaktadır. Diş hekimliği acili oldukça nadir olmasına rağmen yıllardır popülist politikalarla diş hekimlerine gereksiz iş gücü harcamasına sebep olacak şekilde acil nöbeti tutturulmaktadır. Yetersiz işlem puanları ve SUT ödemeleri ile diş hekimlerinin emeği karşılanamamaktadır.

 Adalet bakanlığı ve diğer bakanlıklara bağlı kurum diş hekimleri ek ödeme yönetmeliğinde kapsam dışı bırakılmış, özlük hakları hiçe sayılmıştır. Asistan hekimler mobbing karşısında en savunmasız hekim grubudur. Yasal olarak uygulanması bir zorunluluk olan nöbet ertesi izinler hala bazı kliniklerde verilmemektedir. Bu durum hekimlerin ve toplumun sağlığını direkt olarak tehdit etmektedir. Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler ve YÖK’e bağlı hastaneler arasındaki mevzuat ve uygulama farklılıkları ve ayrıca aynı hastanede bile SBA ve YÖK kadro farklılıkları yüzünden aynı işi yapan pek çok asistanımız farklı ücretler almaktadır. Teşvik ek ödemelerin kurumların keyfiyetine bırakılması ve yöneticiler tarafından nöbet ücretlerinin türlü bahanelerle kesilmesi sonucu asistan hekimler, ücretlerinde iyileşme beklerken tam tersi bir şekilde kayıpla karşılaşmışlardır. Tıpta uzmanlık kadrolarının plansız bir şekilde kat kat arttırılması, öğretim üyelerinin hızla istifa etmesi, hasta yükünün altında eğitim sürelerinin ve materyallerin ciddi yetersizliği sonucu asistan eğitimi onarılmaz yaralar almaya devam etmektedir. Acil servislere başvuruların birçoğu acil servis kriterlerini karşılamayan hastalardan gelmektedir. Bu başvurular neticesinde hekimler artmış iş yükünden dolayı Acil servis kriterlerini karşılayan hastalara gösterilmesi gereken özen gösterilememekte ve malpraktis riski artmaktadır. Bunun karşılığında acil servislerdeki hekimlerimiz adil olmayan ücretlendirme, 4924 sözleşmelerinin iptali gibi durumlarla karşı karşıyadır. Sağlıkta şiddet olayları ve beyaz kod başvuruları da büyük oranda acil servislerde gerçekleşmektedir.

Aile Sağlığı Merkezlerinde büyük bir güvenlik zaafiyeti bulunmaktadır. Aile hekimleri sözleşmeli olmalarına rağmen maaşları sözleşmeli statüde artırılmamış, yıllara kıyasen azaltılmıştır. Aile hekimliğinde giderler asgari ücret zammına endeksli iken, cari gider ödeneği ise memur zammına endekslidir. Yıllardır bu şekilde eriyen cari ödenek masraflara yetmediğinden bu durum işsizliği ve mağduriyeti arttıracaktır. Birinci basamakta çalışan hekim ve diş hekimlerine 4 kalemde ödeme yapılmasına rağmen yoksulluk sınırını geçemeyen bir maaş verilmektedir. Aynı zamanda bu hekimlerin, 4924 kadrosundan tamamen çıkarılması ile büyük mağduriyetler oluşmuştur. Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı Merkez Teşkilatı, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve diğer bakanlıklara bağlı kurum hekimleri ek ödeme yönetmeliğinde de kapsam dışı bırakılmış, özlük hakları hiçe sayılmıştır.

Emekli hekimlerin yoksulluk sınırının altında olan maaşları, çalışma durumunda kesintiye uğramaktadır. Bu durum hiçbir meslek grubuna uygulanmazken hekimlere reva görülmektedir. Zira hekimlerin gelirlerinin bir kısmı emekliliklerine yansımamakta, bu da büyük gelir kaybına neden olmaktadır. Bu yüzden birçok hekim emeklilik düşünememekte, zaten kısalmış ömürlerini çalışarak tamamlamak durumunda kalmaktadır. Hekimsen; hekimlerin gördükleri eğitime, mesleklerini icra ederken aldıkları riske göre objektif ve bilimsel yöntemler ile değerlendirilip, yapılacak ek ödemelerin bu kriterlere göre yapılmasını doğru bulmaktadır.

Bu kriterlere göre en alt noktada kalan, en az yoğunlukta çalışan hekimin de hekimlik mesleğine yaraşır bir temel ödemeyi tek kalemde almasını savunmaktadır. Yapılacak ek ödemelerin ise; maaşa oranı yüksek olmamalı ve tüm haklar gözetilerek belirlenmiş olmalıdır. Performans sistemi yerine hak edilen gelirin temelini oluşturan kısım tek kalemdeki maaş ödemesi olmalıdır. Sendikamız tüm bu bahsedilen sorunlardan fazlasına ve çözüm taleplerine web sitemizde basın bildirisinde yer vermiştir. Sağlık Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu gibi çözüm aradığımız muhataplarımız diyalog kapılarını maalesef bizlere kapatmıştır. İlettiğimiz tüm bu sorunlar ve önerilerimiz görmezden gelinmiş, etkin bir çözüm üretilmemiştir. Görüşme taleplerimize ve gönderilen mektuplarımıza cevap dahi verilmemiştir. Hekime şiddet, MHRS randevu sistemindeki sorunlar, mobbing, 4924 sorunu, diş hekimlerinin problemleri,asistan hekimlerin sorunları, ek ödeme yönetmeliğindeki sorunlar ve adaletsizlikler, emekli hekimlerimizin sorunları, 1. basamak hekimlerin sorunları, aile hekimlerinin sorunları ve diğer tüm sorunlar için anayasal hakkımız olan iş bırakma eyleminden başka çaremiz kalmamış olup sendikamız üyeleri ve diğer hekimlerimiz bugün tüm Türkiye'de iş bırakmıştır. Meslektaşlarımıza ve kamuoyuna saygı ile duyurulur.”