Dürüstçe söylemek gerekirse -ki gerekir- doğru olan budur, artık hiç kimseye güvenmiyorum, üç, beş yıl önce bu konu üzerinde çok sorgulamış hatta konu üzerine yine yazı yazmıştım zaman hiçbir şeyi değiştirmedi insanlar nefes alıp, verir gibi yalan söylemeye devam ediyor… Yine herkesten soğuduğum zamanlardayım…
Ve kendime daima şunu hatırlatıyorum “kendinden başka kimsen yok” küçük bir kız çocuğu değilim artık, hayatın içinde ölümü bile yaşadıktan sonra hiçbir şey sizi üzmüyor, sadece anlık kızgınlıklar yaşıyorsunuz, saman alevi gibi yanıp sönüyorsunuz o kadar…
Önce samimiyetsiz samimileri çıkarıyorsunuz hayatınızdan, sizi sadece çıkarları için kullanmaya çalışanları sonra arkanızdan iş çevirenleri, sonra -mış miş gibi yapanları, sonra rol yapanları ve sonra yalancıları, sonra ne oluyor biliyor musunuz? Kendinize daha çok değer veriyorsunuz ve değer verdikçe yalnızlaşıyorsunuz kimseye ihtiyaç duymuyor ruhunuz, insanlar sizi nazlanıyor sanıyor oysa ki hiçbir şey istemiyor içiniz…
En başa geri dönüyorsunuz ama en başta ki insan olmuyorsunuz çünkü çevrenizdeki kan emiciler sizi çoktan vampir yaptılar. Siz içinizden geleni, elinizden geleni yapsanız da olmuyor düzen böyle çünkü yıldızı parlayanı aşağı çekmek, hatta üstünden basıp geçmek makbul bu dünyada…
Çıkarlar her şeyin üstünde, ahlak, değerler, vicdan, duygular, düşünceler hepsi çıkarlar uğruna satılabilir günümüz dünyasında, önemli olan hedefleriniz değil mi? Hiç kırdın mı diyen yok çünkü herkes kırıldığının peşinde…
Rahmetli babamın bir sözü vardı: “Nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilme” şükürler olsun kimseye eğmedim boynumu bugüne kadar hiçbir şey için. Ama öyle insanlar gördüm tanıdım ki…
Her seferinde biraz daha büyüdüm, gördüklerim ve yaşadıklarım karşısında en büyük ilkem, her zaman dürüst ve net olmak oldu. Hayatta önce en yakınlarınız şaşırtıyor sizi en çok emek verdikleriniz, en çok mücadele ettikleriniz, en çok feda ettikleriniz, hatta en çok sevdikleriniz, sonra diğerlerinin yaptıkları çok normal geliyor, zaten ne kırıldığınızı hissediyorsunuz ne üzüldüğünüzü biliyorsunuz, ne başka bir şeyi…
Yani diyeceğim o ki bu dünya yalancılarının dünyası olmuş, duygular yalan, düşünceler yalan, fikirler yalan, tavırlar yalan, davranışlar yalan yalan oğlu yalan...
Ama sizi şaşırtan en çok ne oluyor biliyor musunuz? İnsanların sizi saf zannedip yüzünüze bakarak hem de tam gözlerinizin içine bakarak yalanlar söylemeleri, ben artık sadece susuyorum ve dinliyorum su akar yolunu bulur ne de olsa kendini kandıranlar kendi yalanlarında boğuluyorlar zaten…
Evet ben açık sözlü bir kadınım hem de çok, çünkü ben kendimim, dibine kadar kendim, dürüstlük ve netlik en büyük değerlerim, ne kendimi kandırırım, ne başkalarını, insanın değerleri her şeydir, onurdur, gururdur bize değer katan bizi yücelten her şeydir…
Şimdi yine çok ama çok açık sözlü olacağım her zamanki gibi; hani o konuşmalarınız var ya hepsi sahte, gülüşleriniz sahte, bunalımlarınız sahte, gururlarınız sahte, egolarınız sahte ,aşklarınız sahte, sevgileriniz sahte, sahte her şey sahte “kalp yenik akıl kanmıyor” sözler sahte, gözyaşlarınız sahte…