Atak, “Sayın Kamuoyu; Bilindiği üzere Hükümet ile Türk-İş, Hak İş arasında kamu işçisinin 2023-2025 yıllarındaki mali ve sosyal haklarını belirleyen 2023 Dönemi Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmesi'nde görüşmeler devam etmektedir.
Ülkemizde yaşanan ciddi ekonomik kriz ve özellikle işçileri ezen enflasyon rakamları nedeni ile biz işçilerin büyük bir umut ve sabırla beklediğimiz Toplu İş Görüşmeleri bir türlü sonlandırılmamaktadır. Dün Hükümetin yeni bir teklif ile masaya gelmesi beklenirken Hükümet yine masaya eli boş gelmiştir. Bu düpedüz işçiyi oyalamak ve ipe un sermektir. Israrla söylediğimiz gibi aileleri ile birlikte yaklaşık 2,5 milyon insan açıkça geçim sıkıntısına girmiştir ve aylardır bu sıkıntının atlatılması için büyük umutlarla beklemektedir. Herkesin bir sabrı vardır ve işçi kesiminin bu sabrı tükenmiştir. Aldatılmaktan, bekletilmekten, uzayacak işi karıştırmamaktan, açık kalan mikrofonlardan haklarının gasp edilmesinden bıkmış usanmıştır. Artık yeter!!
Enflasyon oranının yüzde 100 leri geçtiği, son 1 yıl içinde temel tüketim mal ve hizmetlere yüzde 300’lere varan zamların yapıldığı bir ortamda, Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü getireceği ücret ve sosyal hak artışları ve ücret dışı hükümlerle geri nitelikte bir toplu iş sözleşmesi protokolü olmamalıdır. Bir kez daha söylemek gerekiyor ki; yapılacak protokol bir an önce yapılmalı ücret ve ücret artış oranları, enflasyon ve döviz artışları başta olmak üzere genel ekonomik veriler dikkate alındığında işçi tarafının teklifleri amasız fakatsız kabul edilmelidir. Masada bizim temsilcimiz olan Türk İş Kamuda çalışan işçilerin gelirlerini korumaya ve geliştirmeye odaklanmalıdır. Ekonomi yönetiminin beklentilerini ve hedeflerini gerçekleştirme işi Hükümetin görevidir bizlerin değil. Hükümetin şu an masada getirdiği teklif özellikle son 1 yıl içinde ücretlerde yaşanan aşınmanın yarısını bile karşılamaktan uzaktır. Düşük ücret artışı, açık biçimde işçi gelirlerinden genel bütçeye haksız kaynak aktarımı anlamına gelmektedir.
Bu yaşananlardan dolayı işçi tabanında ciddi rahatsızlıklar olmasına rağmen mevcut sistemin getirmiş olduğu ortamdan dolayı tüm sendikacılar ve üyeler sindirilmiş vaziyette adeta “herhangi bir şey söylersem başıma ne gelir acaba?” durumunda kaderine razı pozisyonda beklemekte bekletilmektedir. Artık işçi sınıfının bu kabullenmeyi reddederek Toplu bir mücadeleye geçme zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir.
İşçinin kendilerine vermiş olduğu sorumluluklarını taşıyamadıkları, sendikal hakları koruma bilincinden, bilgisinden ve kararlılığından yoksun kaldıkları ortada olan sendikacılarda şapkaya önlerine almalı ve Hükümetin bu oyalama taktiğine dur demeyi bilmelidir. İşçiler adına yapılması gereken yapılacak şey bellidir; Kaderine razı olmasan mevcut sistemin değiştirilmesi için tüm demokratik kitle örgütleri, sınıf örgütleri, meslek örgütleri ile birlikte yol yürümek ve işçinin hakkını teslim etmektir. Buradan Hükümete çağrımız acilen Kamu Çerçeve protokolü için uygulanan oyalamalara son verip bu orta oyununu bitirmesi ve işçi tekliflerini kabul etmesidir. Emekçilere çağrımız ise gün birlik beraberlik günüdür. Hak arama noktasında mücadeleyi genişleterek derdimizi anlatma günüdür.”