Gündem

İktidar işçiden değil, sermayeden yana

Abone Ol

Türk Metal Eskişehir Şube Başkanı Türk İş Eskişehir Temsilcisi Orhan Demir, 1 Mayıs dolayısıyla açıklama yaptı.

Demir, şunları söyledi: “1 Mayıs tarihinde ilk defa, emekçiler virüs salgını nedeniyle kitlesel olarak meydanları dolduramasa da; kalbimiz, yüzlerce farklı ülkede, birbirinin dilini bilmeyen milyonlarca emekçiyle birlikte atacak. Bugün daha iyi koşullarda yaşamak ve çalışmak isteyen dünyanın tüm emekçileriyle, birlikte bulunduğumuz her yerde bir kez daha sendikal ve sosyal güvenlik haklarımızın eksiksiz güvence altına alındığı, insan onuruna yaraşır iş, ekmek, barış ve adalet talebini yükselteceğiz” dedi. Dünyanın ve Türkiye’nin ciddi bir virüs salgınıyla zor bir dönemden geçtiğini belirten Demir, “Bu zorlu dönemde hayatları pahasına hizmet veren, bilim insanlarına, doktorlara, hemşirelere ve tüm sağlık emekçilerine, halkımızın sağlık ve huzur içinde yaşaması için çalışan bu sürecin görünmez kahramanı başta sendikamız üyeleri olmak üzere tüm emekçilere minnet borçluyuz. Salgın, emekçilerin vazgeçilmezliğini, onların üretmediği, hizmet etmediği bir hayatın sürdürülemeyeceğini bir kez daha göstermiştir” dedi.

Türk Metal Eskişehir Şube Başkanı Türk İş Eskişehir Temsilcisi Orhan Demir açıklamasını şöyle sürdürdü: “Koronavirüs salgını; emek ve doğa sömürüsüyle, savaşlarla, ekonomik krizlerle, emekçi halklara yoksulluk, işsizlik ve savaştan başka bir şey vermeyen kapitalist sistemin özelleştirmeci, küreselci, esnek istihdama dayalı neo-liberal politikalarının da iflasını göstermiştir. Virüs salgını nedeniyle, en zengininden en fakirine kadar birçok ülke, kamucu sosyal devlet uygulamalarıyla, halkına karşılıksız gelir destekleriyle, elektrik, doğalgaz, su başta olmak üzere temel tüketim ihtiyaçlarını bedelsiz veya indirimli sağlamıştır.

Ülkemizde ise emekçiler yaşam derdiyle, geçim derdi arasına sıkışmıştır. Tüm dünyada bilim insanlarının salgınla mücadelenin en etkili yolunun evde kalmak ve teması kesmek olduğunu söylemesine rağmen, “kaynaklar yetersiz, can pahasına da olsa üretim yapılmalı” denilerek salgının faturası emekçilere kesilmiştir. Toplumun bir bölümüne “evde kal” denilirken, emekçiler; fabrikalara, şantiyelere, işyerlerine gönderip, hastalığa açık hale getirilmiştir.

Sağlıktan daha önemli, daha değerli ne olabilir?

Üretim azalsa ne olur? Siparişler gecikse ne olur? Kârlar düşse ne olur? Bunlar tekrar düzeltilebilir. Ama kaybedilen canları geri getirebilir misiniz?

Emekçilerin işi ve geçimi güvence altına alınmak yerine, destek paketleriyle, teşviklerle işverenlerin yüzü güldürülmüştür. İşverenlerin vergileri indirilmiş, ek krediler vermiş, geçilmeyen köprülere ve yollara milyonlarca dolar ödenmeye devam edilmiştir.

Milyonlarca emekçinin anayasal örgütlenme ve toplu sözleşme hakları yasaklanmıştır. Böylece yaklaşık iki yıldır sözleşme yapmaları yasaklanarak  %4’lük sefalet ücretine mahkûm edilen 696 sayılı KHK kapsamındaki emekçiler bir kez daha cezalandırılmıştır.

Yapılan “ücretsiz izin” düzenlemesiyle,işçi iradesi yok sayılıp, emekçiler fondan ödenen aylık 1168 TL’ye mahkûm edilirken, işverenlere istedikleri zaman işçiyi “ücretsiz izne” çıkarma hakkı verilmiştir. İktidar; aldığı kararlarla, yaptığı yasal düzenlemelerle tercihini bir kez daha işçiden değil, sermayeden yana kullanmıştır. Bu yapılanın adı salgın fırsatçılığıdır.

İşçiyi köle gibi çalıştırmak, ürettirmek serbestken, işçinin örgütlenmesi, toplu sözleşme yapması yasaklanmıştır.

Değerli arkadaşlar,

İşverenleri ve iktidarı uyarıyoruz. “Salgında normale dönüyoruz, ama salgının ekonomik faturası var”deyip, salgının faturasını emekçilere kesmeye kalkmayın.

SALGININ DA, EKONOMİK KRİZİN DE SORUMLUSU BİZ DEĞİLİZ, BEDELİNİ DE BİZ ÖDEMEYECEĞİZ…

Koronavirüs ile mücadele için çalışması zorunlu olan işyerleri dışında tüm işler durdurulmalı, işçilerin gelir kayıpları işsizlik sigortasından karşılanmalıdır.

Başta sağlık ve belediye emekçileri olmak üzere koronavirüs mücadelesinde yer alan emekçilerin koruyucu malzeme ihtiyaçları eksiksiz olarak karşılanmalı, periyodik olarak testleri yapılmalıdır.

Bizler, bu ülkenin; işçileri, işsizleri, çiftçileri, kamu emekçileriyiz…

Ülkemizde ve dünyada barışın, kardeşliğin, hukukun, demokrasinin ve dayanışmanın hüküm sürmesi için MÜCADELE EDİYORUZ.

Bizler İNSAN ONURUNA YARAŞIR BİR İŞ VE YAŞAM İÇİN, kamusal sosyal güvenlik ve sendikal haklarımızın eksiksiz güvence altına alındığı yeni bir toplumsal düzen istiyoruz

Bizler, esnek, güvencesiz çalıştırmaya, işsizliğe, yoksulluğa, kıdem tazminatımızın fona devrine karşı, insanların açlıktan ölmediği; çocukların savaşlar sonucunda anasız-babasız kalmadığı bir dünyada insanca çalışmak ve insanca yaşamak istiyoruz.