İtibarımız Sağolsun
……………
“Atatürk “garb’ ci” (batı) idi . Ama tanzimatcılar gibi “mukadder”(alın yazısı) bir batılı üstünlüğünü kabul etmezdi. Aşağılık duygusu altında ezilmezdi.
Türk tarihi ile uğraşması bilakis, aydınları ve halkı bu aşağılık duygusundan kurtarmak için olmuştur. Yabancılara memlekette veya milletlerarası konferanslara giden arkadaşlarına ;
-Sesiniz benim sesimdir, unutmayınız.. derdi.
Herkes ona hesap vereceğini bilerek protokol ve itibar eşitliği konusunda titiz davranırdı. “
…………
“Rahmetli Fevzi Çakmak Yugoslavya manevralarına gitmişti. Fransız Genel Kurmay Başkanı Gamlin’de davetliler arasında idi. Yemekte sıra meselesi çıkınca Mareşal olduğu için Fevzi Çakmak’ın General olan Gamlin’den önce oturması lazım geliyordu. Gamlin razı olmadı.
-O Mareşal ise ben de Fransa ordusunun Genel Kurmay Başkanıyım diyordu..
Fevzi Çakmak eğer yeri verilmezse yemeğe gelmeyeceğini söylemesi üzerine güç durumda kalan Yugoslavlar ayakta bir ziyafet düzenlemişlerdi.”
……………..
“İnönü İtalyaya resmi bir ziyaret yapacağı vakit Atatürk ;
-Sen Türkiye’nin Başvekilisin , Mussolini de resmen İtalyanın başveklidir.Arada hiçbir fark tanımayacaksınız..demişti
Yolda idik ; ilk verilen programda Mussolini istasyona gelmiyordu. İnönü Roma’da yerleşince karşılıklı ziyaretler yapılacaktı. Türk heyeti eğer program değişmezse yarı yoldan memlekete dönüleceğini , İtalyan protokolculara haber verdi. Trende bir telaştır gitti.
Romaya vardığımız zaman İtalyan Başvekili Mussolini Sırtında jaket atayı ve başında silindir şapkası ile Türkiye Başvekilini karşılıyordu..”
Falih Rıfkı Atay’ın anı niteliğindeki en önemli eserlerinden Çankaya kitabında yazan bu anektodlar o günden bu yana neler kazanıp neler kaybettiğimizin muhasebesini yapabilmemiz adına önemlidir. Cumhuriyetin son çeyrek asrında bu itibarın ciddi anlamda erozyona uğradığı bellidir. ..
Bir ülkenin itibarı şekilci yaklaşımlarla yükselmez. Bunu bir türlü anlayamadık. Devasa yapılar,saraylar lüks uçaklar, son model arabalar sizin itibarınızı yükseltmez.
Eğitim, kültür,bilim ve sanat alanında sağlayamadığınız ilerlemenin üstünü bunlarla örtemezsiniz.. Aksine komik duruma düşmeniz büyük ihtimal.. Şekilcilik ve semboller üzeriden hamaset gelişmemiş doğu toplumlarının özelliğidir.
Mahatma Gandhi’nin son derece de mütevazi bir yaşamı vardı, 1930 da İngilizlerin tuz vergisine karşı elinde sadece bir değnekle 400 kilometre yürüdü ve tuz ticaretini Hindistana kazandırdı. Hala dünya tarihinin en itibarlı, insanlarından biridir…Atatürk de zengin biri değildi, hiç olmadı. Onun dünya tarihindeki itibarı da su götürmez.
Suudi Kralı Abdullah görülmemiş bir servetin sahibi idi ama bu ona itibar kazandırmadı. Tarihte’de hiç hatırlanmayacak.
İtibar para ve servetle satın alınabilecek bir şey değildir.
Böyle olduğunu zannederseniz “Yalova Kaymakamı” durumuna düşmeniz mukadderdir.
“Yalova Kaymakamı”hikayesini eskiler bilir bilmeyenler için anlatayım.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Yalovaya yeni tayin olan Kaymakam İstanbuldan vapura binip Yalovaya doğru yola çıkar..Bu arada vapurda bir ayakkabı boyacısına ayakkabısını boyatmaktadır. Gemi iskeleye yaklaşırken büyük bir kalabalığın iskelede beklediğini görür boyacıya sorar ;
-Bu kalabalık Yalova Kaymakamını mı bekliyor böyle ?
Boyacı mırıldanır ;
-Gazi Paşa gelecek onu bekliyorlar, kim takar Yalova Kaymakamını…
"takar" yerine başka bir deyim kullandığı da rivayet edilir..
Saygı ve itibar görmüyorsanız zengin sayılmazsınız..Nasıl söyleyelim başka ?