“İyilik Hikâyeleri” söyleşilerinin konuğu Nazan Naz

Abone Ol

Söyleşi: Selma Güder

Esgazete’nin “İyilik Hikâyeleri” söyleşilerinin konuğu Nazan Naz ile birlikteyiz.

Nazan Hanım, Hoş Geldiniz!

Selma Hanım ve Kıymetli Dostlar, Merhaba.

Söyleşimizde Esgazete okurlarımıza, Eskişehir Mevlevihanesi’ninkapılarını açtınız Nazan hanım! Sağ olun.

Sevgili Okurlarım; hoş geldiniz, safalar getirdiniz.

Nazan hocam; Eskişehir Mevlevihanesi Kültür Derneği Tasavvuf Müziği Topluluğu’nda 15 yıldan bu güne koro şefi ve keman sanatçısı olarak görev aldığınızı biliyorum.  En önemlisi bu görevi, gönüllü vasfıyla icra ediyorsunuz! Size ve tüm ekip üyelerinize başarılar diliyorum.

Sağ olun. Yunus’un sözü ile başlayalım Selma Hanım.

“Ben gelmedim dava için, benim işim sevgi için, dostun evi gönüllerdir. Gönüller yapmaya geldim.”

Kurşunlu Külliyesi Semahanesindeki çalışmalarımızda, Yunus’un dediği gibi gönüllere sesleniyoruz.

Odunpazarı Paşa mahallesinde bulunan, ziyaretçilerinizi ağırladığınız tarihi yapıdan bahseder misiniz Nazan hocam?

Eskişehir Mevlevihanesi, Mevlevi tekkeleri içinde Konya’daki Asitane-i Aliyye denilen, Mevlana dergâhından sonra gelen 11 Mevlevihane’den biridir ve “Büyük Dergâh,Asitane” sayılmaktadır. Asitaneler Mevlevi tarikatına göre 1001 günlük çile çekilen yerlerdir.

Asitanelerin belirli özellikleri var mıdır Nazan hocam? 

Tabii ki, genellikle geniş bir bahçe içinde, semahane, türbe, çilehane, hücreler, selamlık, harem dairesi, mutfak ve meşkhaneden oluşur. Eskişehir Mevlevihanesi de bu niteliklerde olup, dervişlerin eğitim, zikir, ibadet ve sema ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş mimari özelliklere sahiptir.

Eskişehir Mevlevihanesi hangi Osmanlı padişahı döneminde yapılmıştır?

Kanuni Sultan Süleyman zamanının vezirlerinden olan Mustafa Paşa tarafından inşa edilmiştir ve 16. Yüzyıldan itibaren, şehrimizin dini ve kültürel hayatında önemli izler bırakmıştır. Halkın dini duygularını canlı tutmada, ahlaki yaşantıyı ve maneviyatı özendirmede, kültürel faaliyetlerinde ve güzel sanatların yaşatılmasında oldukça tesirli olmuştur. Mevlevilik âlemine; çok sayıda âlim, mürşit, mesnevihan, edip,  hattat ve musikişinas yetiştiren Mevlevihane’miz, 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair kanunla kapatılmıştır. 

10 Kasım 2024’te Tasavvuf Müziği Topluluğunuz ile Atatürk’ü anma programı gerçekleştirerek, gönüllere dokundunuz ve misafirlerinize ve bana duygu yüklü dakikalar yaşattınız!  Emeklerinize sağlık.

Ne mutlu bizlere…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86. Yılı nedeniyle Ata’mızın Safiye Ayla’dan dinlemeyi sevdiği şarkıları seslendirdik.

Yüreğinize sağlık Nazan hocam.Odunpazarı’na gezmeye gelen, aralanmış Semahane kapısından dökülen namelerin sesini duyan her vatandaşın sizleri dinlemeye ve şarkılara eşlik etmeye geldiğini, o gün bir kez daha gördüm.

Esgazete vasıtasıyla, her Cumartesi saat 14.30’da tüm halkımızı en kalbi duygularla müzik ziyafetimize davet ediyoruz.

Huzur içinde geçirdiğim zaman diliminde, çocuklu ailelerin de konseriniz sırasında bulunduğuna ve çocuklarının bir yetişkin edasıyla, sizleri dinlediğine şahit oldum Nazan hanım.

Sağolun Selma Hanım. Gerek topluluğumuzdaki arkadaşlarımızın gerekse misafirlerimizin çocukları aynı olgunluktalar. Onlar bizim yarınlarımız.

Eskişehir Mevlevihanesi’ndeki dinletilerinizde temel amacınız nedir hocam?

Selma Hanımcım, muradımız her dinletimizde yeni iyiliğe sebep olmak, dolayısıyla gönüllere dokunmak!

Tarihi 16. Yüzyıla dayanan, içinde bulunduğumuz kubbe altında gelen misafirlerinizin sözlerinden çok etkilendiğiniz bir tanesini paylaşır mısınız?

Bir Allah dostunun sözlerinden çok etkilenmiştim Selma Hanım. Bu sözlerin halimiz olması için çok dua ediyoruz. Sözler şöyleydi:

“Siz; nefsinizin kapladığı alanı daraltırsanız eğer, kalbinizin alanı genişler. Mucizelere şahit olursunuz, enerjiniz artar. Aşk gelip, kalbe yerleşir. Hizmet ehli olmaya başlarsınız. İnsanlardan hiçbir karşılık beklemeden ve hatta Allah’tan bile karşılık beklemezsiniz. Aşkın yeter Allah’ım, aşkın yeter dersiniz.”

İşte bu hizmeti aşkla ve nefsimizin kapsama alanını daraltarak sunmaya çalıştık yıllardır. Ve aynı hissiyatla devam ediyoruz.

Sizi dinlemeye gelen misafirlerinize, yorumlarını yazmaları için verdiğiniz bir defter olduğunu gördüm Nazan Hocam? 

Evet, bir defterimiz var ve her yorum, duygu bizler için çok kıymetli!  Dinleyicilerimizin “Kalbimdeki Allah aşkını canlandırdınız, çocukların bile sizi dinlerken mest olduklarını gördüm” gibi cümleleri, sorumluluğumuzun ne denli büyük olduğunu bize hatırlatıyor, her seferinde!

Öyle ya, öncelikle huzura kavuşmuş olmalıydık ki; huzur verelim. Hatta programlarımızın adını bile, “Huzur Vakti” koyduk.

Kıymetli hocam, Huzur Vakitlerinden bir hikâyenizi Es Gazete okurlarımıza anlatır mısınız?

Sonbahar günlerindeyiz; kalplerin hüzünle dolu olduğu, aşkın, ayrılıkların daha dolu dolu yaşandığı günler…

Mevlevihaneye bir grup üniversiteli genç geldi. Bir kızımız vardı ki, dinleti boyunca ağladı. Dinleti bitince yanına gittim. “Çok yoğun duygular yaşadınız bu defterde paylaşır mısınız?” dedim. Beni kırmadı ve bir şeyler yazdı. Sonra; hala gözlerinde dolu yaşlarla bana sımsıkı sarıldı. Onun acısını kalbimde hissedercesine, ben de sımsıkı sarıldım. Grup gittikten sonra, defteri okudum.

Üniversiteli kız öğrencinin, duygu yoğunluğunun deftere yansımasını kısaca ifade eder misiniz hocam?

Elbette.

“Hayatımın 25 yılını nasıl anlatayım şimdi bu deftere, ne yazayım? İki kapılı handa giderken, duvarlarda kaldı feryatlarım. Kendi başıma kalbim kanaya kanaya, duvarlara çarpa çarpa yürümeye çalıştım. Acımın derinliğinden, öldüm sandım yaşarken ölümü hissettim. İçimde canlı bir tomurcuk kalmadığını düşünürken, öylesine umutsuzken, bugün burada sizler; o tomurcuğa su verdiniz. Tünelin ucundaki ışık oldunuz. İyi ki varsınız!”

Nazan Hocam;  her hikâyeniz bizleri derin düşüncelere götürüyor. O anda sizin hissiyatınızı birkaç cümle ile paylaşır mısınız?

Tarifi çok zor Selma Hanımcım, gözyaşlarım içinde Allah’a şükür ettim. Onun ruhuna dokunmuş, ışık olmuştum.

 

Hocam, 10 Kasım nedeniyle gerçekleştirdiğiniz programa dönmek istiyorum. “Havada bulut yok bu ne dumandır, Yiğidim aslanım burda yatıyor, çile bülbülüm çile” şarkıları ve daha pek çok şarkıya kemanınız ve sesinizle eşlik ettiniz. Yüreğinize sağlık!

Gönlümüz ile yapıyoruz tüm çalışmalarımızı.

Es gazetenin saygıdeğer okurları, Gazi Mustafa Kemal’in dediği gibi:

“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.”

Nazan hocam, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle size ve tüm öğretmenlerimize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Ebediyete irtihal etmiş öğretmenlerimizi de rahmetle anıyorum.

Selma Hanımcım ve Kıymetli Dostlar; sağ olun, var olun, gönülden duygularımla sağlıklı ve huzurlu günler diliyorum Efendim.