Çok sayıda partilinin katıldığı toplantıda konuşan Kodak şunları söyledi; “Dört yıldan bu yana severek, arzuyla ve keyif alarak görev yaptığım Odunpazarı Belediye Meclis Üyeliği’nden istifa ederek karşınıza milletvekili aday adayı olarak gelmiş bulunmaktayım.
Önümüzdeki yıl yapılacak olan genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’ni Eskişehir Milletvekili olarak temsil etmek istiyorum.
Coşkuluyum, sevinçliyim, heyecanlıyım.
Bu heyecanıma sizlerin de ortak olması benim için ayrı bir mutluluk.
Meclis üyesi olarak görev yaptığım süre içerisinde önceliğim her zaman Eskişehir ve Eskişehirlilerin yararını gözetmek oldu.
Milletvekili aday adayı olma kararını kolaylıkla almadım. Ancak yaptığım köy, mahalle ve diğer ziyaretlerimde gördüklerimden, yaşadıklarımdan anladım ki; aday olmalıyım…
Çocuğuna beslenme çantası hazırlayamayan annelerin hüznünü gördüm…
Kirasını ödeyemeyen esnafımızı gördüm…
Evinin elektriği kesik vatandaşımızı gördüm.
Bütün zirai aletlerini kredi borcunu ödeyemediği için satışa çıkaran çiftçilerin isyanına tanık oldum…
Evini geçindirebilmek için ikinci hatta üçüncü işte çalışan memur ve işçiler tanıdım…
Vardiya yemeğinde kendisine verilen bir elmayı çocuğuna götüren babalara rastladım…
Tüm bu gördüklerim, insanımızın ne kadar onurlu olduğunun en büyük örneği! İnsan onuruna yakışır bir yaşam için Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı bu yolculuğa ben de kanımla canımla katkı vermek istiyorum…
Çocuklarımız, gençlerimiz yarına umutla bakamıyorsa ben köşeme çekilip oturamam. Biliyorum ki hepiniz de aynı duygular içindesiniz.
Değerli Arkadaşlarım,
Ben bu yola çıkarken,
Eskişehir’in 539 köy ve mahallesine gitmeye söz verdim.
Bu güne kadar 40 bin kilometre yol yaptım…
300’den fazla köy ve mahalle gezdim…
Muhtarlarımızla ve hemşehrilerimizle tanıştım, sohbet ettim.
Odalar, sendikalar, dernekler, kooperatifler, sivil toplum örgütleri olmak üzere 800’den fazla ziyarette bulundum..
Yola çıkarken ‘Eskişehir’de gidilmedik yer, tutulmadık el bırakmayacağım! Dedim...
KADİR KODAK olarak, bu sözümü de tutacağıma eminim..
İlkokul yıllarında hepimizin bildiği bir şarkı vardı.
‘’Orada bir köy var uzakta.
Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür.’’
Arkadaşlar, bunun böyle olmadığını gördüm!
Gitmezsek, görmezsek o köy bizim köyümüz değil! O köy kimin köyü biliyor musunuz arkadaşlar?
O köy, köyü ziyaret eden, köyün çeşmesinden su içen, o köyün ekmeğini yiyen, o insanların hatırını soranların köyüdür.
Hepimiz biliyoruz ki gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor.
Yaptığım bütün bu ziyaretlerden şöyle bir sonuç çıkardım…
İnsanlarımız, tanışmadığı adaya oy vermek istemiyor. Oy vereceği adayla tanışmak, görüşmek ve konuşmak istiyor. Varlıkları unutulmasın, onlara değer verilsin, dertlerine derman olunsun istiyor.
Kısaca insanlarımız, insanca, insan onuruna yakışır şekilde yaşamak istiyor!
Eğer biz bunu başaramıyorsak, bu insanların vekiliyiz demeyeceğiz.
Değerli dostlarım,
İnanınki ziyaretlerimde bunun başarılamadığını ve ülkemizin ne kadar kötü yönetildiğini bir kez daha gördüm.
Yaptığım ziyaretlerden bir veri analizi oluşturdum. Bu veriler doğrultusunda önümüzdeki günlerde size başka sunumlar da yapacağım. Hangi yerleşim yerinin elektriğinde, internetinde, ulaşımında, iletişimde, alt yapısında sorunu var ben bunları biliyorum. Bir rapor hazırlıyorum, Yılmaz Hoca’ma ve Partimin ilgili birimlerine raporlarımı sunacağım.
Eskişehirlilerin ne düşündüğünü ne istediğini ne beklediğini ve sorunlarının nasıl çözüleceğini bilen biri olarak huzurlarınızdayım.
Yoksulluk, yolsuzluk, açlık, işsizlik bu şikayetler ortak şikayetlerimiz. Halkımız, Eskişehirliler Cumhuriyet Halk Partisi’nden ne istiyor?
Eşitlik, adalet, hakça paylaşım istiyor…
Alın terinin, emeğinin değerini bulmasını istiyor…
En önemlisi anlaşılmak, değer görmek ve huzur istiyor…
AKP’ye dur demek istiyor!
Saray rejiminin yıkılıp gitmesini istiyor.
Yeniden Atatürk Türkiye’sini istiyor…
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde bunu hep birlikte gerçekleştireceğiz, başaracağız…
Değerli dava arkadaşlarım,
Eskişehir’de doğdum… Eskişehir’de büyüdüm…
Eskişehir’in sıcağını da ayazını da bilirim.
İlkokulu, ortaokulu, liseyi, üniversiteyi Eskişehir’de okudum…
Eskişehir’de Mali Müşavir oldum…
Eşim Şermin Hanım’la, Eskişehir’de tanıştım; Eskişehir’de evlendim…
Eskişehir’de yaşıyorum; yaşamaya da devam edeceğim.
Eskişehir ile kendi aramda kopmaz bir bağ hissediyorum. Eskişehirli olduğum için sizler gibi ben de kendimi değerli ve ayrıcalıklı hissediyorum…
Eskişehir’in nasıl geliştiğine güzelleştiğine, Türkiye’ye örnek bir şehir olduğuna sizler gibi bende tanıklık ettim…
Eskişehir’in bu güzelliğine en büyük katkıyı veren şehirdeki gelişimin ve değişimin mimarı Yılmaz Büyükerşen Hocamızın kurduğu üniversiteden mezun olmak da benim için ayrı bir gurur vesilesi…
Eskişehir’in bir neferi olacağıma sizlerin huzurunuzda bir kez daha söz veriyorum…
Değerli dostlar hepimizin bildiği birkaç noktaya değinmek istiyorum…
Çevrenizdeki avukatlarla bir görüşün. Şunu söyleyeceklerdir: ‘’Adliye’de adalet yok. Sakın Adliye’ye düşmeyin”
Halkımızın adalete olan güveni sarsıldı. Hukukun üstünlüğü ne yazık ki rafa kaldırıldı…
Emeklilerimizin aldıkları maaşın faturalara yetmesi mümkün değil! Bankalardaki promosyon kuyruklarına bir bakın. Zar zor yürüyen emeklilerimiz promosyon alabilmek için saatlerce kuyrukta beklemek zorunda kaldılar…
Eczanelerde ilaç yok… Vatandaşla eczacı karşı karşıya geliyor.
Yıllarca okuyan Türk halkına hizmet veren doktorlarımız yurt dışına gidiyor. Gün geçmiyor ki, hastanelerde yeni bir şiddet olayı duymayalım…
Mühendislerimiz iş bulamıyor. Bulsa da asgari ücrete razı olmak zorunda kalıyor.
Muhtarların ofislerine bir uğrayın. İcra gelmeyen hane kalmamış…
80 milyon nüfuslu bir ülkede 24 milyon icra dosyası var.
Gençlerimiz işsizliğin pençesinde…
Ne yazık ki uyuşturucu gençlerimiz arasında hızla yayılıyor. Uyuşturucu kullanma yaşı 12’ye kadar düştü. Gençliğimiz gözlerimizin önünde heba oluyor.
Üniversitelerimizde artık bilime destek verilmiyor. Gençlerimiz, akademisyenlerimiz sorgulamaktan, konuşmaktan korkar hale getirildi. Üniversiteyi bitirip de yurt dışına çıkmak istemeyen gencimiz kalmadı.
Kadına şiddet hiç bu kadar artmamıştı. Şiddet ve mobbing meşrulaştırılıyor. Eskişehir’de fark etmiyoruz ama ülkemizin birçok yerinde kadınlarımız eve hapsediliyor. Çalışma hayatından çekilmeye zorlanıyor.
Kadınlarımız, dövülüyorlar; öldürülüyorlar...
Sanatçılarımız artık sanatlarını icra etmekten korkar hale geldi. Müzisyenler, tiyatro ve sinema oyuncuları, yazarlar, gazeteciler, komedyenler en ufak bir söz söylediğinde adliye koridorlarına çağrılıyor, cezaevlerine atılıyor.
Emekçilerimiz…
Bir lokma ekmek için alın teri döken kardeşlerimiz…
İşçilerimizin neredeyse yüzde 70’lik bir kısmı asgari ücretle çalışmaya mahkûm edildi. Sendikalı olup greve giden işçilerimiz ise işverenle karşı karşıya geliyor. Grevleri yasaklanıyor. Adeta kölelik düzeni dayatılıyor.
İşte tek adam sisteminin ülkemizi getirdiği nokta budur.
İş yok, ekmek yok, özgürlük hiç yok!
Bu saray düzenini, bu yağma düzenini hep birlikte yıkacağız…
Değerli dostlar…
Tek kişilik saray hükümeti nelere yol açtı?
Biliyorsunuz demokrasi sadece kâğıt üstünde kaldı. Yasama, yargı ve medya bir kişinin vesayeti altına girdi.
Piyasalar, borsalar, faiz, enflasyon, döviz… Vatandaşımızın bu kelimelerle aklı karıştırılıyor, yoksullaştırılıyor. Gerçekte olan ise ekonomik bağımsızlığımızın çok büyük tehlike altında olduğudur.
Verdiğimiz vergiler ve yapılan borçlanmaların çok büyük bir kısmı içeride ve dışarıdaki bir avuç çıkarcıya rantiyeye aktarılıyor. Halkımız açlığa işsizliğe mahkûm ediliyor…
Çocuklarımız eğitimden mahrum hale geldi. Evet, okula gidiyorlar ama sürekli değişen bir eğitim politikası var. Çocuklarımız bilgi çağından koparılıyor, onlara cehalet dayatılıyor. Tüylerimiz ürpererek takip etiğimiz bir haber var. Buradan utanarak söylüyorum. Anasınıfına gitmesi gereken bebeklerimize gelinlik giydiriyorlar. Bebeklerimiz, çocuklarımız taciz ve tecavüze uğruyor. Yeter artık!
En tehlikelisi de dostlar, etnik kimlik, yaşam tarzı ve inanç eksenli siyasetle toplumsal barışımız ne yazık ki yaralanmıştır. Bilerek yapıyorlar. Çünkü saray varlığını ve iktidarını sürdürebilmek için kamplaşma ve kutuplaşmadan besleniyor.
Saraya inat kucaklaşacağız ve barış içinde yaşayacağız…
Değerli dostlar…
Cumhuriyetimizi, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diyerek kurdu. Önlerinde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Ruhları şad olsun.
Egemenlik hiçbir şekilde bir kişiye bir zümreye veya sınıfa bırakılamaz, bırakmayacağız. Genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde kendisini tek başına millet, tek başına devlet olarak görenlerle mücadele edeceğiz. Ben de bu mücadelede sizlerle birlikte yer alacağıma söz veriyorum.
Eskişehir’in ve Eskişehirlilerin çıkarlarını koruyacağıma söz veriyorum…
Laik, demokratik, insan haklarına saygılı bir Türkiye için mücadele edeceğime söz veriyorum…
Eskişehirli hemşehrilerimin Ankara’daki sesi, gözü ve kulağı olacağıma söz veriyorum…
Herkesin ulaşabileceği biri olacağıma söz veriyorum…
Gece gündüz demeden çalışacağıma ve kimin ne sorunu varsa yanında olacağıma söz veriyorum…
Hizmetin yandaşa değil, vatandaşa yapılması için çaba göstereceğime söz veriyorum…
Değerli dostlar;
Ne diyor Yunus:
‘’Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil”
Dostlar;
“Ben gelmedim davi için benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim”
Şimdi karşınıza geldim ve sizlere diyorum ki,
“Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım
Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz”
Yunus ne güzel anlatmış.
Oysa bugün, insanlarımızın gönülleri yıkılmış, paramparça olmuş durumda. Devletine, milletine güvenmeyen yeni bir nesil yetişiyor.
Kavga için gelmiyoruz. Gönülleri yapmaya geliyoruz. Hep birlikte işi kolay kılacağız.
Değerli dostlar, sözlerime son verirken bir duygumu daha sizinle samimi şekilde paylaşmak istiyorum.
Diyorlar ki; “Bu kadar köy, mahalle gezdin ziyaretlerde bulundun. Listeye giremezsen ne olacak?’’
Ben de şunu söylüyorum:
‘’Çalıştım emek verdim. Partimiz çalışanı emek vereni görür! Çünkü emek yücedir.’’
Bu soğukta heyecanıma destek olup beni yalnız bırakmadığınız için hepinize çok teşekkür ediyorum.
İyi ki varsınız…
Hep birlikte başaracağımıza olan inancım tamdır. Güzel ve mutlu yarınlar bizi bekliyor.
Biz Kazanacağız…
Geliyor gelmekte olan…
Hoşça kalın, dostça kalın…”