Psikiyatri Uzmanı Dr. Ebru Öztepe Yavaşcı, “Korona virüs sebebiyle tüm dünya alarma geçti. Hiç korkmamak ve kaygılanmamak gerçekçi bir düşünce değildir. Bu gündemde, hiç korkmamak ve endişelenmediğini düşünmek doğru değildir. Fakat belirsizlikten ve var olandan aşırı korkmak ve geleceğe dair kaygılanmak da doğru değildir” diye konuştu.
Şu anda herkesin algılarının “virüs, hastalık, ölümler, iyileşenler, karantina” üzerine olduğunu belirten Özel Medicana Bursa Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Ebru Öztepe Yavaşcı, “Dünya daha önce de salgın hastalıklardan geçti. Fakat günümüzde teknoloji daha gelişmiş düzeyde ve bilgiye ulaşmak çok daha kolay. İnternette, sosyal medyada, mesaj gruplarında kara haberler dolaşıp duruyor. ’Aslında öyle değilmiş’, ’çok kesin kaynaktan duydum’ gibi felaket senaryolarının da etkisi hayatımıza damgasını vurdu. Sürekli olarak gözümüz kulağımız bakanlıktan yapılacak açıklamalarda. Kontrol edilemeyen bir şey hayatımızın tam ortasına aniden hiç beklemediğimiz bir anda bomba gibi düştü. Peki, hepimiz kontrol edilemeyenden korkar mı? Evet korkar. Ama korku son derece işlevseldir, bu anlamda hayatta kalmamızı sağlar. Vücudumuz kaygı, korku ve dehşet anlarında hayati önemi olan çeşitli mekanizmaları devreye sokar. Hiç korkmamak ve kaygılanmamak gerçekçi bir düşünce değildir. Bu gündemde, hiç korkmamak ve endişelenmediğini düşünmek doğru değildir. Fakat belirsizlikten ve var olandan aşırı korkmak ve geleceğe dair kaygılanmak da doğru değildir. Son günlerde yaşanan yoğun korku ve endişeye bağlı olarak zihnimizden ’bana da geçecek, öleceğim, sevdiklerimi kaybedersem’ gibi olumsuz düşünceler geçmektedir. Bu düşüncelerimiz öfke, korku, kaygı gibi bilinen duygulara yol açmaktadır. Fakat uzamış korku ve kaygı hali nefes almakta zorlanma, halsizlik, çarpıntı gibi bedensel yakınmalara neden olmaktadır. Bu bedensel belirtilerle ilgili aklımızdan geçen olumsuz yorumlamalarda işin içinden çıkmamızı zorlaştıran bir kısır döngüye sebep olmaktadır. İşte bu kısır döngü kaygı bozukluklarının birçoğu için zemindir” dedi.
Şu anda birçok kaygı bozukluğu olan kişiler için durum işin içinden çıkılmaz bir hal almaya başladığını belirten Yavaşcı, “Toplumdaki her bireyi etkileyen bu durum yoğun bir kaygıya sebep olmaktadır. Bunlar akut dönemde karşımıza çıkanlar. Biz şu anda olayın şokundayız. Asıl sıkıntılar bu travmanın belli bir süre sonra 2 ay sonraki dönemidir. Akut stres reaksiyonu uzun devam ederse bazı insanlarda travma sonrası stres bozukluğu dediğimiz durum gelişebilir. Karamsarlık, insanların yaşama sevincini kaybettiği bir dönem de söz konusu olabilir. Depresyon ve madde bağımlılıkları da artabilir. Gerçekçi olmayan korkuyu, gerçekçi olmayan haberler tetikler. Öncelikle bu süreçte yalnızca güvenilir haber kaynaklarını takip etmeye özen gösterin. Sizi paniğe sevk eden konuşmalardan ve kişilerden uzak durun. Virüsün bulaşma yolları hakkında bilginiz olsun. Bu aşamada tedbirlerinizi alın. Tüm salgın hastalıklarda olduğu gibi hijyen kurallarına dikkat edin. Ellerinizi yıkamaya, mecbur olmadıkça kalabalık ortamlarda bulunmamaya, düzenli ve sağlıklı beslenmeye ve yeterince uyumaya dikkat edin. Bu genel geçer sağlık kurallarına uyduğunuz sürece hastalıklarla karşılaşma olasılığınız azalacaktır. Son olarak, ve belki de en önemli madde olarak, paniğe kapılmayın. Önlemlerinizi aldığınızdan emin olun ancak bu önlem boyutunda da aşırıya kaçmayın” diye konuştu.
(Abdullah Çibir/İHA)