Geçtiğimiz gün Tepebaşı Belediyesi tarafından emekliler için bir cafe hizmete açıldı. Buraya özellikle emekli dernek ve sendikalarda davetliydi..
Açılışa ben DİSK Emekli Sen yönetim kurulu üyesi ve arkadaşlarımızla gittik.
Neyse efendim, bir program yapılmış. Başkan konuşacak, işçi emeklileri cemiyetinden bir kişi konuşacak. Başkan Ataç’ın bir ara gözü Emekli öğretmenler derneğinden Faik hocaya takıldı, kürsüye çağırdı konuşturdu, daha sonra Emekli Astsubaylar Derneği’nden birisine gördü onu da çağırdı.
Doğal olarak DİSK Emekli Sen yöneticilerinden bir kişinin de çağrılmasını bekledim, olmadı. Bu programı Tepebaşı Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler müdürlüğü tarafından hazırlanıyormuş.
Biliyorsunuz Tepebaşı Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Seyit Yıldızhan.
Bay Seyit’i 1999 yılından tanırım. O dönemde de Başkan Ahmet Ataç’tı. Bay Seyit, bildiğimiz klasik bir memur görünümündeydi. ‘Abiciğim’ diye hitap ederdi.
Ondan sonraki seçimde Başkan Ataç seçimi kaybetti. Bay Seyit’te belediyeden ayrıldı. O dönemde gelen duyumlara göre seçilen Belediye Başkanı Tacettin Sarıoğlu Bay Seyit’le çalışmak istememiş. Bunun üzerine Bay Seyit, kültürünü, sosyalliğini geliştirmek için Sincan Belediyesi’ne giderek görev yaptı.
Başkan Ahmet Ataç’ın seçimi yeniden kazandıktan sonra Seyit Yıldızhan, Tepebaşı Belediyesi’ne geri dönerek Kültür ve Sosyal İşler Müdürü oldu.
1999 yılında tanıdığım Bay Seyit ile şimdiki Bay Seyit arasında büyük fark vardı. Örneğin klasik memur görünümünden, giyiminden, kilosundan, binek arabasına kadar değişmişti.
Sanırım bu değişim, arttırdığı kültür ve sosyal birikiminden kaynaklandı. Hatta, kültürel ve sosyalliğini daha da geliştirmek için hemen hemen her hafta Ankara’ya gitmeyi hiç ihmal etmiyormuş.
Tepebaşı’nın kültürel gezileri, sosyal etkinlikleri öyle yoğunlaştı ki, Bay Seyit’i makamında bulmakta zorlaşmış. Belde evlerine özen gösteren Bay Seyit, neredeyse buralarda ‘herşey’ yapılacak bir konuma getirdi.
Böylesine icraatları konuşulan, başarılı, kültürlü ve sosyalleşmiş bir kişinin müdür olması doğal olarak katıldığı, kültür gezileri ve sosyalleşme etkinliklerindeki maceralarını pardon anılarını bir kitap haline getirmesini isteriz. Hatta bu kitabında fotoğraflar yer alırsa içerik olarak daha zengin olur..
Bay Seyit, bunu kitap haline getirirse, kültür ve sosyalleşmede ‘patlama’ olur.
Hatta bu kitap ‘Seyit Seller’ olur….
Anılarını yazacağı zaman belki unuttuğu anılar olabilir, biz de(Sedat Aydoğan kardeşimiz de katkıda bulunabilir) köşemizde bazı anılarını yazarak destek verebiliriz.
Gelelim, emekliler için açılan cafe’de DİSK Emekli Sen’i düşünmemesini normal karşılıyorum.
Çünkü bay Seyit’in kültürü DİSK Emekli Sen’e yetmez….