EBTO Yön. Kur. Bşk. Dr. Hamit Güçlüer Öğretim Üyesi hekimlerin muayenehanelerinin kapatılması hakkında şu açıklamayı yaptı; “Öğretim Üyelerinin mesai saati dışında hizmet verdikleri muayenehanelerle ilgili yıllardır süren belirsizlik, mahkemelerin verdiği çelişkili kararlardan sonra, Sağlık Bakanlığı’nın genelgesi ile tekrar gündeme gelmiştir.
81 ilin sağlık müdürlerine gönderilen genelge ile üniversitelerde profesör, doçent, doktor öğretim üyesi olarak görev yapanların 18.01.2014 tarihinden sonra açtıkları özel muayenehanelerin kapatılması istendi.
Genelgede, “Anılan tarihten önce faal muayenehanesi bulunmayan öğretim üyelerinin yeni muayenehane açma taleplerinin reddedilmesine yönelik idaremiz işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmamakta olup, bu kapsamdaki yeni muayenehane açma taleplerinin kabul edilmeyeceği, 18.01.2014 tarihinden önce faal muayenehanesi bulunmayan öğretim üyeleri tarafından her ne suretle olursa olsun açılmış bulunan muayenehanelerin faaliyetine son verilmesi gerekmektedir” denildi.
Çalışma şartları, maaş ve özlük haklarındaki önemli kayıplar, güvencesiz sağlık ortamlarındaki şiddet nedeniyle yurtdışına hekim göçü artarak sürerken Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı bu genelge üniversite hastanelerinde görev yapan muayenehanesi olan öğretim üyeleri üzerindeki baskıyı arttırmıştır.
Muayenehaneleri kapatma kararı ile 2014 yılından önce muayenehanesi olanlarla 2014 yılından sonra
muayenehane açanlara uygulanan bu iki farklı yaklaşımın adaletsiz olduğunu, eşitlik ve rekabet kurallarına aykırı bir durum oluşturduğunu ifade etmek isterim. Zira bu gelişmenin ardından karara karşı anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olması nedeniyle hekimler tarafından davalar açıldı. Danıştay ise daha sonra öğretim üyesi hekimlerin muayenehane açabileceğine hükmetti.
Danıştay’ın bu kararının ardından Türkiye genelinde yaklaşık 1500 öğretim üyesi hekim muayenehane açtı. Ancak Danıştay, son bir yıldır 2014’ten sonra muayenehane açan öğretim üyesi hekimlerin muayenehanelerinin kapatılması yönünde kararlar vermeye başladı. Kanunlarda, yönetmeliklerde herhangi bir değişiklik yok. Dolayısıyla Danıştay’ın önce açılması sonra da kapatılması yönünde vermiş olduğu kararları mantıklı bir şekilde açıklamak mümkün değil. Bu karar ile öğretim üyelerinin istifası artacak ya özel hastanelere geçiş ya da yurt dışı hekim göçüne nitelikli kaynak oluşturacaktır.
Bu kararla birçok üniversitede özel muayenehane açan öğretim üyelerinin görevlerinden ayrılmak için başvuruda bulunduğunu bazılarının emeklilik dilekçelerini verdiğini görmekteyiz. Bu durumda öğrenci ve asistan eğitiminin aksayacağı, tıp eğitiminin bundan büyük yara alacağı kesin. Ayrıca tıp fakültelerinde
komplike ve nitelikli tedavi gerektiren hastalıkları olan vatandaşların muayene ve takiplerinde büyük sıkıntılar da yaşanacaktır.
Eskişehir’de de muayenehane ruhsat iptalleri başlamış olup benzer süreç ile ESOGÜ Tıp Fakültesinden öğretim üyelerinin istifaları gündeme gelebilir.
2003 yılında başlatılan sağlıkta dönüşüm programı ile kamusal sağlık alanları, üniversiteler her türlü katkı katılım payı, ödemeler ve yönetim anlayışı bakımından ticari işletmeler haline getirilmiş, hastalar da müşteri olarak tanımlandırılmışlardır.
Sağlıkta dönüşüm programı sürecinde Üniversitedeki idari koşullar, performans baskısı, düşük ücretler öğretim üyelerini muayenehane açmaya zorlamıştır. Sağlık Bakanlığı’nın tam gün sürecinin uygulanmasında almış olduğu ayrıştıran ötekileştiren istisnai kararları bugün yaşadığımız istenmeyen duruma zemin hazırlamıştır.
Oluşturacağı olumsuz etkiler göz önünde bulundurulduğunda Sağlık Bakanlığı’nın bu kararı tekrar gözden geçirmesini, Sağlık Bakanlığı ve Meclisteki siyasi partilerin ivedilikle konunun çözümü ile ilgili adım atmalarını, Türk Tabipleri Birliği’nin görüşlerini de içeren çözüm önerilerini hayata geçirmelerini bekliyoruz.”