Sağlık Haberleri

Ne yazık ki toplumda saklanmakta

Abone Ol

Eskişehir (İHA) – Eskişehir İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Uğur Bilge, dünya genelinde 100 milyon, ülkemizde de 800 bin civarında epilepsi hastası olduğunu belirterek, "Epilepsi hastaları ne yazık ki toplumda saklanmakta, bu durumda etkin tedaviye ulaşamamaktadır. Toplumun yanlış önyargıları nedeniyle de bu hastaların yaşam kaliteleri daha da düşmektedir” dedi.

Eskişehir İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Uğur Bilge, 8 Şubat Uluslararası Epilepsi Günü dolayısıyla hastalıkla ilgili bilgiler verdi. Epilepsi hastalığının toplum nezdinde önyargıyla karşılanması nedeniyle saklanmasının en önemli sorunlardan biri olduğunu aktaran Prof. Dr. Bilge, “Epilepsi ya da sara, beyin içinde bulunan sinir hücrelerinin olağandışı bir elektro-kimyasal boşalma yapması sonucu ortaya çıkan nörolojik bozukluktur. Beynin normal faaliyetlerini sürdürmesini sağlayan elektriğin aşırı ve kontrolsüz yayılımı sonucu oluşur. Sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur. Epilepsi nöbetleri farklı şekillerde ortaya çıkar. Bazı nöbetlerden önce korku hissi gibi olağandışı algılamalar ortaya çıkarken, bazı nöbetlerde kişinin ağzı köpürebilir veya yere düşebilir. Bu da bazı fiziksel yaralanmalara sebep olabilir. Epilepsi nöbetlerinin çok değişik çeşitleri mevcuttur. Fakat temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur; parsiyel (beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler) ve jeneralize (beyinde yaygın olarak başlayan nöbetler). Dünya genelinde 100 milyon civarında epilepsi hastası olduğu tahmin edilmektedir. Her yıl yaklaşık 2,4 milyon yeni epilepsi hastası eklenmektedir. Ülkemizde de bu sayı 800 bin civarındadır. Epilepsi hastaları ne yazık ki toplumda saklanmakta, bu durumda etkin tedaviye ulaşamamaktadır. Toplumun yanlış önyargıları nedeniyle de bu hastaların yaşam kaliteleri daha da düşmektedir” diye konuştu.

“Tedavisi sonrası ilaçlar düzenli bir şekilde alınmalıdır”

Prof. Dr. Uğur Bilge, epilepsi hastalığında tanı ve belirtileri konusunda da şunları söyledi:

“Tanısında EEG, kan tahlili, beyin MR gibi tetkiklerden faydalanılmaktadır. Antiepileptik tedavi ise epilepsi tanısı alan hastalara önerilmektedir. Tedavi sonrası ilaçlar düzenli bir şekilde alınmalıdır, aç ve uykusuz kalınmamalıdır, kola, çay gibi uyarıcı içecekler içilmemesine dikkat edilmelidir. Hastada sonradan oluşan ve ön haberci denilen normalde olmayan kokuları alma, adale kasılmaları gibi ön belirtiler oluşur. Bazen hasta bağırır, şiddetli ve ani bir şekilde bilincini kaybederek yığılır. Yoğun ve genel adale kasılmaları görülebilir, 10-20 saniye kadar nefesi kesilebilir, dokularda ve yüzde morarma gözlenir. Ardından kısa ve genel adale kasılması, sesli nefes alma, aşırı tükürük salgılanması, altına kaçırma görülebilir, hasta dilini ısırabilir, başını yere çarpıp yaralayabilir, aşırı kontrolsüz hareketler gözlenir. Son aşamada hasta uyanır, şaşkındır, nerede olduğundan habersiz, uykulu hali vardır. Bazı kişilerde sara krizi aşağıdaki hafif belirtilerle görülebilir; bir noktaya doğru dalgın bakış ve kişinin hayal alemine dalmış gibi görünmesi, istemsiz mimik ve hareketler, dudak ısırma gibi hareketler, anlamsız konuşma ve tekrarlayan hareketler, dikkati dağıtacak derecede bellek yitimi."

Epilepsi krizinde ilkyardım nasıl olmalıdır

Epilepsi krizi sırasında ilkyardımın nasıl olması gerektiğini de anlatan Prof. Dr. Uğur Bilge, "Öncelikle olayla ilgili güvenlik önlemleri alınır. Örneğin kişi yol ortasında kriz geçiriyorsa olay yerindeki trafik akışı kesilmelidir. Kriz, kendi sürecini tamamlamaya bırakılır, hasta bağlanmaya çalışılmaz. Kilitlenmiş çene açılmaya çalışılmaz, genel olarak yabancı herhangi bir madde kullanılmaz, koklatılmaz ya da ağızdan herhangi bir yiyecek içecek verilmez, kendisini yaralamamasına dikkat edilir. Başını çarpmasını engellemek için başın altına yumuşak bir malzeme konur, yaralanmaya neden olabilecek gereçler etraftan kaldırılır, sıkan giysiler gevşetilir, kusmaya karşı tedbirli olunur. Düşme sonucu yaralanma varsa gerekli işlemler yapılır ve tıbbi yardım istenir” dedi.