Bu gün Cuma hutbesinde “Oruç ve Kuran Ayı Ramazan” konulu anlamlı bir hutbe okundu.
Geçmişte 30 Ağustos Zafer Bayramı konusunu hutbelerden işlemesi gereken Diyanet İşleri, hiç alakası olmadığı halde ağaç konulu bir hutne okutmuştu.
Neyse ki son zamanlarda içinde bulunduğumuz gün ve haftaların ruhuna uygun hutbeler dinlemeye başladık camilerimizden…
Malum içinde bulunduğumuz ay, on bir ayın sultanı Ramazan ayı.
Bu ayın manevi hayatımızda özel bir yeri vardır. Zira Ramazan Oruç ve Kur’an ayıdır. Ramazan sabır, şükür, tövbe ve tefekkür ayıdır.
Ramazan ibadettir,berekettir,mağfirettir,hayırdır hasenattır. Dahi İftardır, sahurdur…
Her gelişinde, bize iftarın sevincini, sahurun bereketini, oruç ibadetinin bize kazandıracağı takvayı getirir.
İftar sofralarımızı gönül sofralarımızla birleştirdiğimizde yaşam daha anlamlı hale gelir bu güzel günlerde.
Paylaşırız…Kucaklaşırız…İkram ederiz komşularımıza arkadaşlarımıza.
Soframızda bazen komşumuz,akrabamız yahut eğitim için anne babasından uzakta öğrenci kardeşlerimiz bulunur yanı başımızda.
Öğrenci demişken Eskişehir’de bu ayda devam eden güzel bir çalışmayı sizlerle paylaşmak isterim. İki üniversitesi bulunan kadim kent Eskişehir’de birçok hayırsever mümin kardeşlerimiz bir vesileyle güçlerini birleştirerek güvendikleri insanların yardımıyla öğrencileri hiçbir ramazan ayında unutmaz. Maddi manevi destek olurlar. Oruç açtırırlar, zekat verirler o gençlere.
Gençlik elbette geleceğimiz… Sahip çıkmak gerekiyor. Üzerlerinde büyük oyunlar oynanan gençlik. Asımın nesli bir gençlik. Ama nasıl?
Elbette sahip çıkıp derdi ile dertlenmekle olur Akif’in dediği Asımın nesli.
Yoksa elden uçup gidiyorlar…
Teravihlerde sağınıza solunuza bir bakın. Kaç kişi genç var safınızda. İnancına yabancı kültürel değerlerine ve geçmişine mesafeli bir gençlik var günümüzde.
Öyle ki son yıllarda Deizim tehdidi altında inancından uzaklaşmakta olan genç nesillerin tehlikeli varlığını bu ramazan ayında da unutmayalım.
Bu yazıyı okuyan bütün dostlarıma arkadaşlarıma çağrıda bulunuyorum. Gençlere sahip çıkın. Yapamıyorsanız sahip çıkanlara sahip çıkın.
Bu sebeple Ramazan bizim için çok büyük bir fırsat. Kardeşliğimizi, birliğimizi, beraberliğimizi, millet bilincimizi, millet olma, bizi millet kılan değerleri yeniden ayakta tutmak için, ayağa kaldırmak için çok büyük bir fırsat.
Bu fırsatı değerlendiremeyenler yok mu aramızda elbette var. Etrafınıza bakın.Oruç tutan mı yoksa tutmayan mı fazla. Mazereti olanlar mutlaka var.
Ancak toplumun büyük kesimi Ramazan olduğunun farkında değil.
Eğer oruç tutma imkânımız yoksa hiç değilse tutanlara karşı saygılı ve hoş görülü olalım.
Demem o ki; caddeleri sokakları birlikte paylaştığımız ortak alanlarda oruç mevsiminde biraz daha hassasiyet gösterilmesi gerekmez mi?
Gerek gündelik yaşamda ve gerekse sosyal medyada Ramazan ayının ruhuna uygun olmayan paylaşımların yukarıda belirttiğim tehlikelerin bir devamı olduğunu ne zaman anlayacağız.
Süreç olumsuz yönde ilerliyor…
Neyse…Ramazan bir infak ayı, bir yardımlaşma ayı. Fakat bu infakı, bu yardımlaşmayı yapmaktan imtina etmeyelim.