Not: Diğer fotoğraflara galeriden ulaşabilirsiniz

Söyleşi: Tuğba Koçal

Eskişehir denince akla gelen ilk firmalardan olan Pino, 2018’de 40’ncı yılını tamamlayacak. Manşet Gazetesi olarak, 40 yıldır Eskişehir’de hizmet veren Pino’nun 3’üncü kuşak temsilcisi Murat Gürcüoğlu ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Pino’nun kuruluş hikâyesini anlatır mısınız?

Pino 1978 yılında babamın girişimi ile kurulan bir işletme. Üniversitede akademisyen olan babam, o dönemlerde gençlerin bir araya gelme olanağının az olduğunu ve gıda ile ilgili de eksikliği görmesi üzerine bu işe başlamış. İnsanların sosyalleşebileceği, kız arkadaşıyla buluşabileceği, arkadaşlarıyla oturup sohbet edebileceği yerlerin eksikliği vardı. Pino bu anlamda güzel bir girişim modeli ile bu eksikleri kapattı. 1978’de ilk Pino, Hamamyolu’nda iki tane binanın arasındaki 7 metrekarelik uzun bir boşluğun üstünün sundurma ile kapatılması ile kurulmuş. Annem ve babam kendi elleriyle köfteleri hazırlamışlardı. O küçücük dükkanda öyle büyük bir emek ve özveri varmış ki…

PİNO’NUN İSMİ NEREDEN GELİYOR?

Peki, Pino ismi nereden geliyor?

O yıllarda çam kozalağı şeklinde ismi Pino olan bir parfüm varmış. Çok da popüler olan bir koku. Bu parfüm babamın en sevdiği parfümmüş. Kulağa da isim olarak çok uygun geldiği için bu ismi tercih etmiş. Yani Pino markasının ismi aslında babamın en sevdiği parfümün adı.

Peki sizin Pino’daki işlere ne zaman ve nasıl dahil oldunuz?

Ben 1980 doğumluyum, Pino 1978’de kurulmuş bir işletme, benden daha yaşlı yani… Babamın ilk çocuğu gibi… Benim aslında güzel sanatlara ilgim vardı. Güzel sanatlar eğitimi almayı daha çok istiyordum. Ama bir aile işletmesine sahip olmanın bilinciyle Anadolu Üniversitesi İşletme bölümü okudum. Aslında Pino’da çalışmaya, işlerle ilgilenmeye 14-15 yaşlarımda başladım. Babam o yaşlarda beni imalathaneye soktu ve uzun süre fırında çalıştım. Neyin nasıl yapıldığını tamamen kendin bilmeden ustalara emanet edilmiş bir işin yürümesi mümkün değil. Her şeyi en ince detayına kadar kendimizin bilmesi gerekiyor. Ben de bu sebeple uzun süre imalat aşamasında her noktada yer aldım.

40 yıldır Eskişehir’de hizmet veren bir marka olarak Eskişehir dışına açılmayı düşünüyor musunuz?

Çok fazla büyüme taraftarı değiliz. Önceliğimiz büyümek değil, aynı lezzeti korumak. Zaten Eskişehir’de sınırlarımıza dayandık. 3’ü franchise olmak üzere 8 şubemiz var. Eskişehirli olmaktan gurur duyuyorum. Eskişehir’i sevdiğimiz için de şu anda dışarı çıkmayı düşünmüyoruz. Çok yoğun franchise taleplerine karşın biraz daha temkinli yaklaşıyoruz. Şehir dışına açılmak için çok doğru bir operasyonun gerçekleşmesi lazım. Çok büyük ve ciddi bir kurumun, bizim bütün yapımızın kontrolünü alması lazım. Biz bir aile işletmesiyiz. Bu para kazanma kaygısı değil, 40 yıldır bugüne kadar getirdiğimiz hiçbir lezzetin bozulmasını istemem. Müşterilerimizin memnuniyeti ve ürünlerimizin lezzeti bizim için her şeyden önde geliyor.

PİNO ÇİBÖREK KADAR MEŞHUR

Pino diğer şehirlerde de tanınıyor mu? Böyle bir talep size geliyor mu?

Eskişehir bir üniversite şehri. 4 senede bir öğrenci sirkülasyonu oluyor. İnsanlar Eskişehir’e geliyor, 4 yıl yaşıyor ve sonra memleketlerine dönüyorlar. Ve işte gittikleri her şehre Pino’yu da taşıyorlar. Farklı şehirlerde franchise için yaptırdığımız anketlerde marka bilinirliği oldukça yüksek olduğunu gördük. Bir de sosyal medya gerçeği var. Ekşi Sözlük, Uludağ Sözlük, Foursquare, İnstagram, Facebook… Pino diye yazdığınızda olumsuz hiçbir şey ile karşılaşamazsınız. Ufak mizahi yaklaşımlar ya da övgülerle karşılaşırsınız. Eskişehir’e gelen bir turist ‘ne yiyeyim’ diye arattığında Pino tavsiye olarak çıkıyor. Pino, en az Eskişehir’in çiböreği kadar meşhur aslında.

“GENÇLİĞİNDE PİNO’YA GELENLER ŞİMDİ TORUNLARINI GETİRİYOR”

Pino’nun müşteri potansiyeli nedir?

Pino’nun çok geniş bir müşteri potansiyeli var. 17-18 yaşında üniversite çağlarında Pino’ya gelenler, önce çocukları ile Pino’ya gelmişler, şimdi ise torunları ile geliyorlar. Bize “Aynı o günkü lezzet” diyorlar. İnsanlar torunlarına, çocuklarına güvenle yedirebiliyor. Bunu sağlamak her şeyden daha önemli. 60 yaşındaki bir amca da 6 yaşındaki bir çocuk da aslında bizim müşterimiz. Bu sebeple önceliğimiz her zaman sağlıklı üretim. Bizim de 4 buçuk yaşında bir oğlumuz var. Yemek konusuna evde de çok özem gösteririz. Oğlumuz sağlıklı beslensin diye büyük çaba harcayan bir aileyiz. Onunla yemeğe gidebildiğimiz çok sınırlı sayıda yer var. Bunlardan biri inanın Pino. Bir baba olarak ona gönül rahatlığıyla yedirebiliyorum. Zaten kendi çocuğumuza yedirebileceğimiz güvende bir ürünü üretip satmanın hazzı tarif edilemez. Gelen ailelerin de çocuklarına gönül rahatlığı ile Pino yediriyor olmaları benim için her şeyden daha önemli. Pino ile ilgili Eskişehir’de her yaştan pek çok kesimin çok anısı vardı. Kimi ‘ilk kız arkadaşımla burada buluşmuştum’ diyor, kimi ‘şimdiki eşimin elini ilk Pino’da tutmuştum’ diyor.

PİNO BUTİK ÜRETİM YAPIYOR

Pino’nun farkı nedir?

Biz Pino olarak 40 yıldır butik bir üretim şeklini uyguluyoruz. Her bir ürünümüzün imalatına çok büyük özen gösteriyoruz. Bu konuda yaptıklarımız ve verdiğimiz emek, ‘hadi canım bu kadar mı’ dedirtebilir. Ama inanın öyle… Biz patates için gidip 4-5 ayrı tarladan ürün seçiyoruz. Bu patatesleri deniyoruz. En iyi mahsul hangi tarlada ise, 5-6 aylığına o tarlayı kapatıyoruz ve o sürede hep o tarlanın mahsulünü alıyoruz. Bir insan nasıl evine pazar alışverişi yaparken özen gösteriyorsa, biz Pino için aldığımız her bir üründe bu özeni gösteriyoruz.

Halâ kendi sosumuzu, Rus salatamızı kazanlarda yapıyoruz. Tarladan aldığımız havucumuzu, patatesimizi soyup kazanlarda kaynatıp, el rendelerinden geçirip Rus salatamızı imal ediyoruz. Kullandığımız unda bile çok titiziz. Bir firmaya 2 farklı unu karıştırarak kendimize uygun unumuzu ürettik. Ekmeklerimizi her gün imalathanemizde kendimiz üretiyoruz. Kalan ekmekleri her akşam belediyelerin hayvan barınaklarına veriyoruz. Bizde ertesi güne ekmek bile kalmıyor. Çünkü hiçbir katkı yok. O yüzden ekmekler ertesi güne kalmaz, bayatlar.

Pizzalarda dondurulmuş ürün kesinlikle kullanmıyoruz. Pizza hamurlarımız bir öğlen bir de akşam olmak üzere her gün iki kez mayalandırarak açıyoruz. Rakibimiz olan küresel firmalar bunlarla uğraşmıyor. Dondurulmuş hamurları açıp soslayarak, dondurulmuş ürünleri üzerine koyup veriyorlar. Gıdada yapılabilecek çok fazla hile var. Biz en iyisini ve sağlıklısını verme adına o kadar büyük bir emek veriyoruz ki... Bu da tabi ki maliyetleri de etkiliyor. Biz buna rağmen olabilecek en uygun fiyatlarda satış yapıyoruz. Doğru, lezzetli ve sağlıklı bir ürünü uygun fiyata Eskişehirlilere sunmak da bizim bu şehirde yaşayanlara borcumuzdur. 1978’de Pino kurulurken amaç, insanların rahat bir ortamda, sevdiği kişilerle bir araya gelip sohbet edebilmesi, sağlıklı ve lezzetli yemek yiyebilmesiydi. Biz hala o gayeyi taşıyoruz. Eskişehir bu özeni hak ediyor.

PARFE TATLISINI HALA ANNEM YAPAR

Örneği uzun yıllardır menümüzde yer alan ‘Parfe’ isminde bir tatlımız var. Şu andaki imalathanemizde Parfe’yi hala annem yapıyor. 40 yıllık bir firmada halâ işletme sahibinin eşinin yaptığı bir tatlı var ve o yeniliyor. Parfe gerçekten anne tatlısı.

Küresel firmalarla rekabetiniz de söz konusu. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Eskiden daha çok rakip olarak görüyordum. Hatta yaptıklarını takip de ediyordum. Ama artık politikalarını değiştirdiler. Fiyat politikasına geçtiler. Küresel firmaların çok agresif bir fiyat politikaları var. Çok düşük fiyatlarda ürünler veriyorlar. Ancak ürünlerin içeriği, eti nasıl, malzemesi nasıl, sağlıklı mı bunlara bakılmıyor. Ürün kalitesi ilk planda değil. Benim asla vermeyeceğim bir et karışımını, bir tavuk karışımını çok rahat verebiliyorlar. Ve bunu 5 liraya yiyecek müşterisi oluyor. Küresel firmalar fiyat avantajı ile Türkiye’nin içinde bulduğu ekonomik ortamı kullanıyorlar. Pino’da ben o ürünleri veremem. Pino müşterisi sağlıksız ve lezzetsiz ürünü almak istemiyor.

ESKİŞEHİR PİNO’YA SAHİP ÇIKIYOR

Eskişehir kendi markalarına sahip çıkan bir şehir. Aslında daha da yoğun sahiplenilmesi lazım. Türkiye’nin burger ve pizzada ilk ve tek yerli markası Pino. 40 yıldır devam eden yerli bir markanın örneği yok. Bu şehir için de çok özel. 40 yıldır bu şehirde hizmet veriyorsak bu Eskişehir’in güzelliğidir. Eskişehir’i tüm Türkiye’den ayrı görüyorum.

Hem babanız hem de siz birebir için içinde ve takibindesiniz değil mi?

Evet kesinlikle. Hafta sonu kalabalık zamanlarda beni ocak başında köfte çevirirken görebilirsiniz. Babam da halâ öyledir. Bu aile şirketi olmanın getirdiği bir durum. Gün içinde tüm şubelerimizi geziyorum. Günlük 18-20 bin adımı Pino şubeleri arasında atıyorum. Franchise 3 şubemiz var ama onların da her zaman denetimdeyiz. İmalathaneden tüm şubelere kadar denetimlerimizi kendimiz babam ile yapıyoruz.

GÖLGE MÜŞERİLER DENETLİYOR

Müşterilerimiz bize dokunabiliyor. Bir istekleri, şikayetleri olduğunda hemen bize ulaşabiliyorlar. Beni arayıp, “Murat Bey, Espark şubenizde hamburger biraz soğuk gibiydi” ya da “Neo şubenizde ön servisteki bayanın yüzü pek gülmüyordu” gibi şikayetlerini söylüyorlar. Bizim için eleştiri çok önemli ve buna çok açığız. Bir de şubelerimizi gölge müşteri ile denetliyoruz. Tüm şubelerimizi her ay 10 ile 20 civarında gölge müşteri ile denetliyoruz. Gölge müşteriler şubeye gidiyor, müşteri gibi sipariş veriyor. Yedikleri yemeği, servisteki kişileri, ürünün lezzetini puanlıyor. Yemeğini yerken devamlı çevreyi gözetliyor. Bu gölge müşteriler bir problem varsa o kadar net ortaya koyuyor ki. Az önce dediğim gibi kendi müşterilerimiz de zaten bizim gölge müşterilerimiz. Biz de halâ üç kuşak şubelerin içinde geziyoruz.

40. YILIMIZI DOLU DOLU KUTLAYACAĞIZ

1978’de kurulan Pino, 2018 yılında 40’ıncı yılını kutluyor. 40’ıncı yılınıza özel neler planlıyorsunuz?

40’ıncı yılımıza özel müşterilerimize sunmaya hazırlandığımız birkaç yeni ürün çıkartacağız. Bunların hazırlığı içindeyiz. 40’ıncı yılımızı çok özel bir şekilde, müşterilerimizde de bu heyecanımızı paylaşarak geçireceğiz. Sosyal medyada değişik yarışmalar yapacağız. Hamburger yeme yarışmaları, konserler, etkinlikler ile 2018’i çok dolu geçirmek istiyoruz.

HEDEF PİNOYU TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA GÖRMEK

Pino için hedefiniz ve hayaliniz nedir?

Pino’nun büyümesi ve kurumsallaşması adına çok önemli işler yaptık. İleriye yönelik çok önemli hedefler var, aslında vardı demek lazım… Ülkenin nabzını tutarak hareket etmeye çalışıyorum. İleriyi görmekte biraz zorlanıyorum. İleriye yönelik hedefler zor oluyor. Ben ‘10 yıl sonrası için hedefimiz şu’ diyemiyorum. Şartlar elverirse tabi ki planlarımız var. 40 yıldır kaliteyi koruyarak büyük emekle büyüttüğümüz, babamın çocuğu gibi gördüğü, benim içinde büyüdüğüm kendimden bir parça olarak gördüğüm Pino’yu tüm Türkiye’de hatta dünyada görmek isterim. Bunun için doğru şartlar ve doğru zeminin oluşmasını istiyorum.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Babam Fuat Gürcüoğlu bundan 40 yıl önce çok güzel ve doğru işler yapan bu işletmeyi açmış. Aslında o yıllarda dedem Sami Gürcüoğlu’nun da dahil olduğu bir işletme Pino. Ben Pino’nun 3’üncü kuşak temsilcisiyim. İnşallah oğlum Toprak Gürcüoğlu olarak 4’üncü kuşakta devam edecek…