Sağlık Haberleri

Ruhsal hastalığı olanlar damgalanmamalı

Abone Ol

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferdi Köşger, ruhsal hastalıklarda damgalama ve ayrımcılık yapılmamasına ilişkin bilgilendirmede bulundu.

Doç. Dr. Köşger, ’Stigmatizasyon’ olarak da bilinen damgalama sözcüğünün, köken olarak Ortaçağda suçlu kişileri diğerlerinden ayırmak için kullanılan ‘kızgın demirle dağlama’ işlemi sonucu ortaya çıkan ‘kara leke’den geldiğini belirtti. Damgalama ile oluşturulan farklılıkla damgalanana, içinde yaşadığı toplum tarafından olumsuz özellikler atfedildiğini ve damgalanan birey ayrımcılığa, dışlanmışlığa ve sosyal izolasyona uğradığını anlatan Köşger, "Ne yazık ki ruhsal hastalığı olan bireyler tarihsel süreç içerisinde en fazla damgalama ve ayrımcılığa maruz kalan gruplar arasında olmuştur. Önyargılı bir biçimde toplum tarafından ruhsal hastalığı olanların ‘tehlikeli’ ve ‘şiddet eğilimli’ olarak değerlendirilmesi damgalama ve bu bireylere karşı ayrımcılığı beraberinde getirir. Aslında ruhsal hastalığı olanlarla toplumdaki şiddet davranışı sıklığının karşılaştırıldığı çalışmalarda şiddet davranışı oranları birbirine yakın bulunmuştur. Sadece hasta olduğu için tehlikeli ve şiddet eğilimli olarak önyargılı davranılan ruhsal hastalığa sahip bireyler sosyal yalıtılmışlığa uğrar ve bu durum dışlama ile sonuçlanır. Ruhsal hastalık etiketlemesi ile birlikte bireyin kimliği, kişilik özellikleri ve davranışları nasıl olursa olsun, yani normal dışı davranış göstermese de, olumsuz tutumlar hızla devreye girer ve ruhsal hastalığı olan birey sosyal ayrımcılığa maruz kalır. Ruhsal hastalığı olanlarda mesleki ve ekonomik olarak da etkisini gösteren bu süreç bir sarmal haline gelir ve daha fazla damgalama ve ayrımcılıkla sonuçlanır. Damgalama ve ayrımcılık tanıdan bağımsız olarak ruhsal yakınmaları olan bireylerin psikiyatri kliniklerine başvurularını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu da, etkin bir şekilde tedavi edilebilecekken uzayan hastalık süreleri, sosyal ve mesleki alanda yaşanan işlevsellik kayıpları ile sonuçlanmaktadır” dedi.

Doç. Dr. Köşger, açıklamasını “Toplumun her kesiminde karşılaşabildiğimiz ruhsal hastalıklara yönelik damgalama ve ayrımcılık ile mücadelede, ruhsal hastalıklara ilişkin oluşmuş olan yanlış inanç ve tutumları değiştirmek öncelikli hedef olmalıdır. Alanın uzmanları tarafından ruhsal hastalıklarla ilgili yapılacak doğru bilgilendirmelerin, ruhsal hastalıklara yönelik damgalama ve ayrımcılığı hafifletici etkisi olacaktır” ifadeleri ile sonlandırdı.