Siyaset

Sağlık krizini dayanışma ile aşabiliriz

Abone Ol

Sol Parti Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Öztürk, salgının sonuçları ne olursa olsun, bugüne kadarki gelişmeler önemli bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına neden olduğunu belirterek, “Birincisi: salgın; dogmalara, hurafelere ve şarlatanların uydurmalarına değil;  bilime ve bilim insanlarına güvenmek gerektiğini ortaya çıkarmıştır” dedi.

İkincisinin,  Neo Liberalizmin sağlık politikalarının çöktüğünü ifade eden Öztürk, “Sağlık hizmetlerinin bir ticari meta olarak kar merkezli değil; herkesin eşit şekilde yararlanabileceği;  parasız, insan odaklı ve önleyici bir anlayışla sunulması gerektiği ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak, Avrupa’da bazı ülkelerden özel hastanelerin kamulaştırıldığı haberleri gelmektedir.

Üçüncüsü: İnsanlığın kaderi ortaktır! Bu nedenle bu denli ciddi bir salgının ve ortaya çıkacak olumsuz sonuçlarının; Kapitalizmin (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) mantığı ile güçlülerin var olduğu, güçsüzlerin ezildiği, bireyci, sömürüye dayanan, fırsatçılığın ön plana çıktığı bir anlayışla değil; tüm insanlığın çıkarına; dayanışmacı, eşitlikçi, paylaşımcı anlayışla bertaraf edilebileceği ortadadır” diye konuştu.

AKP iktidarının bu kriz anında bile bildiğini okuduğunu öne süren Sol Parti Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Öztürk şunları söyledi:

“ Yaşanan krize karşı önlem olarak ne yazık ki ‘sermayeye 100 milyarlık paket; halka ise kolonya ve maske’ çıkmıştır. Yaşanan sıkıntıyı görebilmek için Eskişehir sokaklarında biraz dolaşmak yeterlidir: Eğlence yerleri, kahvehaneler gibi yerler kapatılmış, diğer küçük esnafın da halkın sokağa çıkmaması nedeniyle işleri kötüleşmiştir. Ayrıca buralarda çalışan yüzlerce çalışanın geliri kesilmiştir.  Ne yazık ki hükümetin paketinden bunlara destek anlamında ciddi bir şey çıkmamıştır. Çalışanlara, emeklilere ciddi anlamda bir önlem söz konusu değildir. ‘Emeklilerin bayram ikramiyelerinin erken ödenmesi’ bir önlem değil halkı kandırmaktır.

Yaşadığımız bu krize karşı Sol Parti olarak ‘Kimseyi yalnız bırakmayacağız. Halkın aciltalepleri karşılansın’ diyor ve 8 maddelik bir çözüm paketi açıklıyoruz:

1- Yaşadığımız sağlık krizi nedeniyle, sosyal teması azaltmaya yönelik alınan kararları destekliyoruz. Sosyal teması azaltmaya yönelik adımlar doğru olmakla birlikte; bu konuda özellikle virüsün salgına dönüştüğü bir dönemde on binlerce insanın umreye gitmesine izin verilmesi ve dönüşlerindeki kontrolsüzlük önemli bir risk oluşturmuştur. Hükümet, halkın bilgi alma hakkına uyarak, tüm süreci daha şeffaf ve açık bir biçimde sürdürme sorumluluğunu eksiksiz yerine getirmelidir. Bilim insanlarının, emek ve meslek örgütlerinin içinde olduğu bağımsız bir kriz masası oluşturulmalıdır.

2- Sağlık krizine karşı, halkın sağlık hakkı için canla başla çalışmaya devam eden başta sağlık emekçileri ve hurafelere karşı halkı doğru bilgilendirmek için çabalayan bilim insanları olmak üzere; toplumsal hayatı işler halde tutmaya devam eden ulaşım, gıda, nakliyat, iletişim-bilişim, temizlik çalışanları ve gününü gününe katarak çalışan herkese teşekkür ederiz. Fırsatçıların, hurafecilerin yaydığı kötülük karşısında aklı, bilimi, toplumsal iyiliği ve umudu çoğaltan bu emeğin yanında olacağız. Bu koşullarda çalışmaya devam eden emekçilerin virüsten korunması için tüm önlemler eksiksiz ve gecikmeden alınmalıdır.

3- Sağlık krizi her ne kadar tüm insanları etkilese de toplumun dezavantajlı kesimleri, çoğunluğu oluşturan emekçileri, yoksulları daha savunmasız kalmaktadır. Ülkemizin sahip olduğu birikim şimdi onu üretenler için harcanmalı, savunmasız kalan milyonlar için sosyal güvence ağı oluşturulmalıdır. Yıllardır ülkeyi yöneten sağ iktidarlar eliyle, tüm itirazlarımıza karşın sağlık başta olmak kamu hizmetlerinin özelleştirmeler yoluyla tasfiye edilmesinin ağır sonuçları bugün yaşanıyor. Bu krizden, kamu hizmetleri ve politikalarının güçlendirilip sağlamlaştırılmasıyla çıkabiliriz.

Bunun için halkın acil talepleri zaman kaybetmeden karşılanmalıdır:

En az 14 gün olmak üzere, salgın süresince yenilenmek üzere, çalışanlara (yıllık izinlerine dokunulmadan) ücretli izin hakkı verilmelidir.

Temizlik ve hijyen ürünlerinin stoklanması, karaborsası, fiyat artışları önlenmelidir. Temel gıda maddelerinin temini, dağıtımı ve fırsatçı zamların engellenmesi kamu otoritesi tarafından sıkıca kontrol altına tutulmalı; ihtiyaç sahiplerine parasız temel gıda ürünleri sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır.

Salgın boyunca doğalgaz, elektrik, su ve internet ücretsiz sağlanmalıdır.

İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki paralar sadece emekçiler için kullanılmalı, süresi ve kapsamı genişletilmelidir. Esnek ve yarı zamanlı çalışanlar da bu fondan yararlanabilmelidir.

Öğrenci borçları, çiftçi borçları, ihtiyaç kredileri faizleri silinerek yeniden yapılandırılmalıdır.

İşten çıkarmalar, ücretsiz izin uygulaması, ücretlerin geç ve eksik ödenmesi uygulamalar yasaklanmalıdır.

Devlet hastaneleri ve özel hastaneler ücretsiz sağlık hizmeti vermelidir.

Sığınmacılar için sağlık hizmeti sunulmalı, temel ihtiyaçları karşılanmalıdır.

4- Sağlık krizini aşmak için, sosyal mesafeye ve hijyen kurallarına uymak toplumsal sorumluluğumuzdur. Ancak, sosyal mesafe sosyal dayanışmaya engel değildir. Bu karanlık içinde ateş böceği misali yanıp sönen dayanışma ağlarını kurmak için elimizden geleni yapacağız. Toplumsal hakları savunurken aynı zamanda toplumsal dayanışmaya gönüllü herkesle birlikte, dayanışma ağları oluşturarak özel risk taşıdığı için sürekli evde kalması gereken insanlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak üzere (tüm tedbirlerimizi alarak) harekete geçeceğiz; ihtiyacı olanlara ücretsiz gıda hakkı mücadelemizle birlikte üretim ve tüketim kooperatifleriyle işbirliği içinde sağlıklı ve ucuz gıdaya erişimi sağlamak için seferber olacağız; yaşadığımız apartmanda, mahallede halkımız yalnız kalmayacak.

Bu krizden birlikte, birbirimize sahip çıkarak çıkacağız. Bilim insanlarının, canla başla çalışan sağlık emekçilerinin önerdiği tüm tedbirleri ortaklaşa bir disiplinle uygulamak; emekçilerin hak ve taleplerini savunmak ve toplumsal bir dayanışmayı örgütlemek üzere birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”