2003 yılında mevcut hükümetin, tüm itirazlara rağmen, sağlıkta dönüşüm programını uygulamaya koyması ile başlayan süreçte; merkezinde sadece rantın ve paranın olduğu, bilimden, insanî tüm değerlerden ve liyakatten uzak, toplumun sağlık hakkının, hekimlerin, sağlık çalışanlarının emeğinin, meslekî değerlerinin ve ilkelerinin yok sayıldığı, sağlığın topyekün özelleştirildiği bir sermaye projesinin yaşama geçirildiğini aktaran Dr. Aksaray, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının değersizleştirildiğini söyledi. Programa ilişkin eleştirilerine devam eden Dr. Nazan Aksaray, şunları söyledi: “Birinci basamakta bölge tabanlı değil, nüfusa göre belirlenen aile hekimliği sisteminin getirilmesi, hekimlere temel yaşam standardını ancak yakalayabilecekleri gelirin, yaptıkları muayene, ameliyat gibi işlemlerle performansa bağlı hale getirilmesi, bu duruma itiraz etseler dahi hekimlerin 2-3 dakikada bir hasta bakmaya zorlanmaları, şehir merkezindeki kamu hastanelerinin (şehrimizde yıllarca hizmet vermiş devlet hastanesi gibi) kapatılıp, yıkılıp, şehrin dışına, şehir hastanesi denilen şirket hastanelerinin açılması ve tüm bu programın istedikleri şekilde yürütülmesi için liyakatten uzak yöneticilerin atanması hep bu programın parçasıdır.”

ŞİDDETİN VE SORUNLARIN NEDENİ DE DÖNÜŞÜM

Cilt bakımında amatörlerden uzak durun Cilt bakımında amatörlerden uzak durun

Sağlıkta dönüşüm programının hastaları da değersizleştirdiğini belirten Dr. Aksaray, şöyle konuştu: “Aslında hekimler de hastalarımız da bu sistemin mağdurudur. Biz hekimler, hastalarımızı hak ettikleri sürede muayene etmek (ki bu süre ortalama 20 dakikadır), sadece gerekli tetkikleri ve görüntüleme metodlarını istemek, sadece gerekli ilaçları vermek, yani iyi hekimlik yapmak istiyoruz. Ağır çalışma koşulları altında, beden ve ruh sağlığımızı kaybetmeyi, mesleğimizi yapamaz hale gelmeyi ve genç meslektaşlarımızın yurt dışına gitmesini istemiyoruz. Halkımızın, bu kötü sistemin bizi hastalarımızla karşı karşıya getirmeye çalıştığını bilmesini istiyoruz. Sağlıkta yaşadığımız şiddet, bu sistemin, hem öğesi hem sonucudur. Sağlık kurumlarında yaşanan sorunların sorumluları hekimler, sağlık çalışanları değil, bu kötü sağlık politikasıdır. Sağlık Bakanlığı’nın bu programı aslında başlattıkları anda iflas etmiştir. Ancak artık bu durum açıkça görünür oldu. Sistemlerini ayakta tutmak için her gün yeni bir yama yapıyorlar. Son olarak 13 Mayıs 2024 tarihinde onaylı randevu sistemini ilan ettiler. Oysa, hiçbir yaraya derman olmayacağı gibi, şiddet dahil yepyeni sorunlara neden olacak bir uygulamadan başka bir şey değildir bu.”

EŞİT ULAŞILABİLİR KAMUSAL SAĞLIK

Sağlık Bakanı’na seslenen Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Nazan Aksaray, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yukarıda saydığımız ve aslında bir basın açıklaması süresinde tüm detaylarını dile getiremediğimiz, mevcut haliyle büyük mağduriyetlere neden olan ve eğer devam ederseniz çok daha büyükleriyle karşılaşma ihtimalini düşünmek bile istemediğimiz, hepimizin güvencesi Sosyal Güvenlik Kurumu’nu da ağır yük altına sokan sağlıkta dönüşüm programınızdan acilen geri dönmenizi istiyoruz. İstediğimiz, çok kolay ve nettir: Eşit, nitelikli, ulaşılabilir, ücretsiz, kamusal sağlık hizmeti istiyoruz.”