Sana bir avuç bulut sakladım
Seninle yaşamın ne güzel olduğunu her geçen dakika sonrası daha iyi anlıyorum.
Sevdanın ‘biz’ olması o kadar önemli ki….
O sevdanın köklerinin giderek güçlendirdiğini anlatır… Hani o sevdanın köklerini artık kimse sökemez…
Öyle bir sevda ağacı ki adeta gökyüzüne ulaşıyor…
Engeller aştık, yüreklerimiz dağ-tepe aştı, ‘hüzünlerimizi’ hırçın rüzgarlara astık, kuruttuk. Yüreğimizde fırtınalar esti…
Yani bitanem biz öylesine güzel bir sevda oluşturduk ki, sesimizi rüzgarlara yükledik ve bize getirmesini sağladık…
Sevgilerine anlatanlara baktığımızda hep yan yana yaşadıklarını anlatırlar. Oysa biz ‘uzakta’ olmanın yan yana mutluluğunu yaşadık. Sanki elele tutuşmuşuz gibi ‘sevda türküleri’ni söyledik.
Sen gülünce bende gülüyorum. Hatta şehir gülüyor canım…
Seni seviyorum dediğinde çocuklaşıyorum, şımarıyorum…
Biliyorum sen uzaktasın. Ama sen yüreğime geldiğinde yalnızlığım sona eriyor..
Sen orada ben burada ama gökyüzünde birlikte sevda şiirleri okuduk. Renklerimizi birleştirdik…
Bazen yıldız olduk, bazen bulut. Yağmur olduk toprağa düştük sevda çiçeklerini sulamak için. Yüreği güzel olan tüm insanların ellerine hep sevda çiçekleri verdik…
Ne zaman yağmur aklıma gelse seni düşünürüm…
Bedenlerimiz hep ıslak kaldı bitanem. Çünkü biz bu sevdaya çok emek verdik ve ter akıtmaya devam ediyoruz..
Sen, beni ‘sevda işçisi’ yaptın… Yüreğini bir oya gibi işlemeyi öğrendim… Öyle oldu ki yüreğim bazen rüzgarlara kafa tutan bulut oldum…
‘Alıntı dize ve sözcükler’le sevda oluşturmadık biz sevdiceğim.
Yüreğimizden gelen sözcükleri gökyüzüne yazdık…
Gözlerimi ‘yıldızlar’ çaldı sevgilim…
Geceleri hep gökyüzüne baktığını biliyorum, çünkü seni görüyorum.
Yanağında ‘güneş’ten gamzeler yapıyorum…
Uzaktayken bile yan yana olmayı öğrendik. Yüreklerimiz iç içe oldu… O yüzden ne sen ne de ben ‘yalnız’ kalamayız.
Geceleri bile rahatça uyuman için sana bir avuç bulut sakladım.
Bulutun içinde ne güzel uyuyorsun bitanem….
Öpüyor, öpüyor sana doyamıyorum…
Sana sarılıp gülümseyerek uyuyorum.
ŞABAN BAĞCI