CHP Hukuk ve Seçim İşleri ile İnsan Haklarından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Av. N. Ulaş Kutlu Öznur Sazlar davası hakkında şu ifadelere yer verdi; “Kamuoyunun da bildiği üzere, 2019 yılı Temmuz ayında, Eskişehir’de yaşayan ve bir çocuk annesi Öznur Sazlar, boşanma aşamasında olduğu ve çocuğunu görmek için eve gelen eşi Harun Sazlar tarafından 15 yerinden bıçaklanarak yaralanmıştır. Olayın ardından yaklanan ve sevk edildiği mahkemece tutuklanan Harun Sazlar hakkında ilk olarak Eskişehir 7. Asliye Ceza Mahkemesinde ‘kasten yaralama’ suçundan dava açılmıştır. Dosya kapsamında gelen Adli Tıp Raporunda sanığın eşinin hayatını tehlikeye sokacak şekilde yaraladığının tespiti üzerine Eskişehir 7. Asliye Ceza Mahkemesi görevsizlik kararı vermiş ve dava Eskişehir 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanmıştır. Yargılama sürecinde ise sanık suçtan kurtulmak için her yol mübahtır düşüncesi ile hareket etmiş, ilk olarak psikolojik sorunları olduğunu ve cezai ehliyetinin olmadığını iddia etmiş, ancak Mahkeme tarafından alınan raporda sanığın cezai ehliyetinin bulunduğu tespit edilmiştir. Sanığın tutuklu olarak yapılan yargılamasında sanık daha sonra ‘eşim beni aldattı, bana psikolojik baskı yaptı’ gibi gerçeğe aykırı ve tamamen suçtan kurtulmaya yönelik savunmada bulunmasına karşılık, milletvekillerimiz, parti temsilcimiz ve STK temsilcilerinin de yakından takip ettiği davanın karar duruşmasında Eskişehir 4. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık hakkında ‘öldürmeye teşebbüs’ suçundan üst sınırdan, ‘tehdit’ suçundan ise alt sınırdan cezai hüküm kurmuştur.
Partimiz ve Eskişehir Kadın Meclisleri tarafından da yakından takip edilen davanın karar duruşmasına ise sanık vekilinin haddini aşan sözleri damga vurmuştur. Vekillerimiz, Jale Nur Süllü ve Utku Çakırözer ile parti temsilcimizin yanında STK temsilcilerinin de hazır olduğu karar duruşmasında sanık vekili söz alarak, ‘Sivil Toplum Kuruluşları ve siyasiler kamuoyu baskısı oluşturmaya, kanunu gölgelemeye çalışıyorlar, at izi ile it izi birbirine karışıyor.’ şeklinde utanç verici beyanda bulunmuştur. Duruşma esnasında tutanağa geçmeyen bu açıklamaya karışılık, davanın savunma süresi içerisinde müvekkili hakkında ‘suçtan kurtulmak için her yol mübahtır’ anlayışı ile gerçek dışı, iftiraya dayalı gayri ahlaki her yolu deneyen bu düşünce yapısını Parti olarak kınadığımızı kamuoyu ile paylaşıyor ve soruyoruz at kim it kim?
Dava süreci bize göstermiştir ki, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanunun uygulanmasının bu davalarda ne kadar önemli olduğu ortadadır. Zira toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için, kadınların yaşamın her alanında karşılaştığı şiddetin önlenmesi açısından verilen mücadele sadece kadınların mücadelesi değildir. İstanbul Sözleşmesi ile 6284 sayılı Kanunun uygulanmasını sağlamak, tüm toplumun ortaklaşa içinde bulunması gereken bir adalet ve insan hakkı mücadelesidir.
Herkes bilmelidir ki, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, kadınlarımızın bu haklı mücadelesinde onları hiç bir zaman yalnız bırakmayacağız. Ülkemizdeki kadınların şiddet görmediği, tacize ve tecavüze uğramadığı, öldürülmediği bir gelecek inşa etmek için daha çok çalışacağız. “