Eskişehirli Şehit Tarkan Karaca’nın ailesi oğullarının anılarının ve eşyalarının bulunduğu odada her gün oğullarının kokusuyla yaşıyor.
5 Şubat 2020 tarihinde Van-Bahçesaray karayolunun 33’üncü kilometresinde bir minibüsün çığ altında kalması sonrasında başlatılan kurtarma çalışmaları sırasında düşen ikinci çığda Eskişehirli Uzman Çavuş Tarkan Karaca şehit düştü. Acı haber anne ve babasının çalıştığı şehidin de zamanında ter döktüğü dükkânda verildi. Aile o günden sonra bir daha hiç dükkânlarını açmadı. O günden sonra aile her gün oğulları ile yatıp onun anılarıyla uyanıyor.
Aradan bir yıl geçti ama kokusu her gün odasında
Tarkan Karaca’nın şehit olmasının üzerinden bir yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen anne ve baba her gün odasına giderek anılarıyla çocuklarının kokusuyla zaman geçiriyor. Evin her bölümünde Şehit Karacan’ın bir anısın yanı sıra fotoğrafları bulunuyor. Bunun yanı sıra odasını da bozmayan aile, kamuflajlarından, sivil eşyalarına, silahından, çok sevdiği maket arabalarına, en son izin geldiğinde yarım bıraktığı içeceklerini, sevdiği ama kavuşamadığı nişanlısı ile olan fotoğraflarına kadar oğullarına ait yüzlerce parça eşya ile günlerini geçiriyor. Odanın tavanına ise al bayrağımızı yaptıran aile yatağına da Türk bayrağını serdi. Vatana hayırlı bir evlat yetiştirdikleri için gururlu olan ailenin ağzından çıkan tek söz ise ‘Devletimiz sağolsun’ oluyor.
Bir evlatlarını vatana verdiler diğer evlatları da abisinin izinden gidiyor
Aile şehit olan oğullarının gururunu yaşarken, acılarını yüreklerine gömdü. Şehit Tarkan Karaca’nın kardeşi de abisinin izinden giderek asker oldu. Ağabeyinin şehit olmasının ardından normal memur olarak bir kurumdan devam etmesi önerilse de kardeş bunu reddederek abisinin izinden gitmeyi tercih etti.
“Annesiyle odasına geliyoruz onunla konuşuyoruz”
Şehit Karaca’nın babası Yasin Karaca, her gün eşi Nurhan Karaca ile oğullarının odasına girerek onun konuştuklarını anlatırken gözyaşlarına hakim olmaya çalışarak duygularını dile getirdi.
Baba Karaca, evlat acısını Allah düşmanıma vermesin diyerek anlatırken, sözlerine şöyle devam etti:
“Acısı çok büyük ama onuru da o kadar büyük ki. Anlatılacak gibi değil. Ben oğullarım için dua ederdim: ‘Allah’ım bana vatana millete hayırlı evlat ver’ diye. Çocuklarım da beni kırmadılar. İkisini de vatanıma milletime verdim ama biri şehadete erdi. Güzel bir duygu ama acısı çok büyük. Diğer çocuğum da asker, Eskişehir’de jandarma olarak görev yapıyor. Ben başka bir meslek yapabilirsin dedim, o ‘ben abimin bayrağını bıraktığı yerden devam edeceğim’ dedi. Biz de onur duyarız dedik. Daha birçok eşyası var ancak odaya biz bu kadarını koyabildik. O kadar çok anısı var ki anlatmakla bitmez. En son izne geldiğinde buradan mezun olduğu lisedeki hocasına gitti. Caminin önünden geçerken hocasına, ‘Hocam beni şu al bayraklar içinde şehit olarak tabutla geldiğimi’ diyor. Hocası da ağlayarak ‘sen nasıl konuşuyorsun böyle, sakın bana böyle şeyler söyleme’ diyor. Çocuğum şehadetini görmüş. Öyle temiz bir çocuktu. Şehitlerimizin hepsi vatana millete kendini adamış, nur yüzlü çocuklar. Benim oğlum mesleğine aşıktı. Annesiyle odasına geliyoruz, onunla konuşuyoruz. Burada ömür kısa, nasıl olsa yakın zamanda ebedi olarak kavuşacağız. Son üzerinden çıkan kıyafetleri henüz açamadık.”
“İki çocuğumu da asker yetiştirdiğim için gururluyum”
Oğlunun acı haberini aldıktan sonra bir daha işlettiği dükkanını açmayan anne Nurhan Karaca, oğlunun kendilerini büyük bir onur bıraktığını söyledi.
Her sabah girip selam verdiğini ve oğlunun kokusunu hissettiğini ifade eden anne Karaca, “Oğlumla gurur duyuyorum. Yaşarken de bizi onurlandırdı. Çok terbiyeli, dürüst bir evlattı. Gidişi bile çok onurlu oldu. Hep onunla beraberim evde. Yanımda olduğunu hissediyorum. Odasına girip selam veriyorum. Mis gibi kokusunu hissediyorum. ‘Allah’ım çok şükür oğlum odasında’ diyorum. Devletimizden Allah bin kere razı olsun. Valimiz sürekli yanımızda, müftümüz sürekli yanımızda, komutanlarımız yanımızda. Oğlum şehit olalı 1 yılı geçti, bizi hiç yalnız bırakmadılar. İki evladımı da asker yetiştirdiğim için çok gururluyum. Vatana, millete, bayrağa hayırlı evlat yetiştirdim. Çok şükür, bir daha evladım olsa yine asker yetiştirirdim. İkisiyle de gurur duyuyorum. Acısı çok zor. Beni hiç üzmezdi, çok hayırlı bir evlattı. 23 yaşına kadar geldi ve annesine, babasına, kardeşine, etrafına hiçbir kötü söz söylemedi” diye konuştu.
“Şehit olacağını hissettim”
Oğlunu şehit olmadan 2 gün önce rüyasında gördüğünü anlatan Nurhan Karaca, şunları söyledi:
“Onun şehit olacağını hissettim. 2 gün öncesinde rüyama girmişti. Rüyamda oğlumun bayrak serilmiş yatağını gördüm. Rüyamda arayıp ulaşamayınca bana dediler ki oğlunu teröristler kaçırdı şehit oldu. Birden uyandım titreyerek ağladım. Gerçek gibi geldi. Allah’ım çok şükür rüyaymış dedim. Oğluma çok düşkündüm, o da bana düşkündü. Gece konuşmadan hiç uyumazdık. Rüyadan sonra hemen şehit oğlumu aradım. Onu rüyamda şehit olduğunu gördüğümü yatağında bayrak serili olduğunu söyledim. Bana güldü ve ‘annecim Allah korur korkma bir şey olmaz’ dedi. 2 gün sonra da şehit oldu.”