Kabaca iki tip şeker hastalığının bulunduğunu aktaran Dr. Gökçe Kundakçı Gelir, “Daha genç yaşlarda görülen pankreastaki insülin salınımının yetersizliğinde oluşan Tip 1 Diyabet, bu daha çok çocuklarda görülür. Yetişkinlerde ve daha çok gördüğümüz Tip 2 Diyabet ise; insan vücut hücrelerinde insüline direnç gelişmesi sonucunda, kan şekerinin yükselmesi olarak tanımlanır. Tip 2 diyabet beslenme ve yaşam tarzı ile çok ilişkilidir. Beslenme düzene konup, su tüketimi arttırıldığında ve hareket arttırıldığında hastalığın önüne geçmek mümkündür” ifadelerini kullandı.
İnsülin direnci şeker hastalığının öncüsü
Halk arasında gizli şeker olarak bilinen insülin direncine dikkat çeken Dr. Gelir, şunları söyledi:
“Neredeyse her obezite vakası, insülin direnci ile birlikte görülüyor ve insülin direncinin bir sonraki aşaması tip 2 diyabet oluyor. İnsülin direnci olan hastalar, şeker hastası adayıdır. Yemek yemek kişiye iyi hissettirmelidir, ama yemekten sonra yorgun, piliniz bitmiş gibi hissediyorsanız bu işte bir terslik var demektir, iyi ve kaliteli yemek bize kendimizi iyi hissettirmelidir. Yemekten sonra hazımsızlık ve tatlı isteği varsa insülin direnci olabilir, buna dikkat edilmelidir.”
Önlemek mümkün
Şeker hastalığının önlenebilir bir hastalık olduğunu ve doğru yöntemlerle geçebileceğini dile getiren Dr. Gökçe Kundakçı Gelir, “Daha çok protein, lif ve sebze ağırlıklı beslenme, karbonhidrat kısıtlaması ve hareketli bir yaşam şekli ile şeker hastalığı riskini azaltmak mümkündür. Tip 2 diyabette; genetik geçişten çok beslenme şekli daha önemli. İnsülin direncini kırmak için temiz beslenmek gerekir.” diye konuştu. Şeker hastalığında beslenme ve spor ile ilaçların tamamı kesilmese bile ilaç miktarını azaltmanın da mümkün olduğunu aktaran Dr. Gelir, “Bu hastanın durumuna bağlıdır, hastalığın vücudun diğer organlarını etkilemediği, ileri düzeyde olmayan durumlarda, hastalığı önlemek ve tedavi daha kolaydır. Ancak hastalığın uzun süre ve kontrolsüz olmasına bağlı gelişen organ hasarları oluşmuşsa hastalığın geri döndürülebilen etkilerini azaltmak, geriye çevirmek zorlaşır.” şeklinde konuştu.
Bir öğün 4 saat tok tutmalı
Beslenmenin kişiye özel düzenlemesi gerektiğini dile getiren Dr. Gelir, şunları söyledi:
“Bir yemek yedikten sonra o öğünün bizi 4 saat tok tutması gerekir, eğer bu süreden önce acıkıyorsak öğünde tükettiğimiz şeyleri düzenlememiz gerekir. Örneğin; tabağın dörtte 1 karbonhidrat, dörtte 1i protein, dörtte ikisi ise sebze ve lifli gıdalar olmalıdır. Çok ağır spor yerine sürdürülebilir bir şekilde haftada 4 gün 45 dakika tempolu yürüyüş yapılabilir. Kişi sıvı değil suyu çok miktarda tüketmelidir, karbonhidrat ve şeker kısıtlanmalı; haftada 1,2 gün tüketilebilir, uykudan 2,3 saat önce yeme içme işi sonlandırılmalıdır, çünkü; gece tamir mekanizmamızın çalıştığı zamanlardır, vücudun sindirimle değil bununla ilgilenmesi gerekir.”
Vücudun verdiği işaretler dikkate alınmalı
Uzun süre şeker hastası olup bunu fark etmeyenlerin de olabileceğini ifade eden Dr. Gelir, “Çünkü bu kişilerin yaşadığı şikayetler, zamanla onların normali haline gelebiliyor, gece 1 kere idrar çıkan kişi 2,3 kez idrar çıkınca da bunu normal kabul edebiliyor ama bu işaretleri dikkate almamız gerekir. Vücut aslında bizi uyarıyor, bunları dikkate almalıyız.” ifadelerini kullandı.
Dr. Gökçe Kundakçı Gelir, şeker hastalığı tanısının konmasında neler yapıldığını ise şu sözlerle açıkladı:
“Eğer hastanın şikâyetleri çok aşikar ise, hızlı kilo vermiş veya almışsa, ağız kuruluğu varsa, kişinin idrarı kötü kokuyor ve koyuysa ve şeker değeri yüksekse 1 kerede tanı konabilir ancak bizim için aynı gün 2 kez ölçüm yapmak veya birkaç gün sonra yeniden çoklu şeker ölçümü yapmak daha doğru bir yöntemdir.”
Tanı sonrasında uygulanacak tedaviye hastaya göre karar verildiğini aktaran Dr. Gelir, “Hastanın şekeri, ilaç kullanımına başlanması gereken düzeyde ise veya sınırda ise önce doğru beslenmeyi ve yapması gerekenleri anlatıp 3 ay sonra yeniden kontrol öneriyorum. Ama şeker yüksekliğinin yıkıcı etkileri başladıysa ilaç veya insülin iğnesine başladığımız durumlar da olabiliyor.” dedi.