Gündem

Selam olsun direnen İran halkına!

Abone Ol

 DİSK-KESK-EBTO-TMMOB adına EBTO Genel Sekreteri Seçil Biçer şu açıklamayı yaptı; “İranlı kadınlar, gençler, işçiler, emekçiler kadın mücadelesi etrafında birleşiyor! Selam olsun direnen İran halkına! İran rejimi döktüğü bunca kanda boğulacak, İran halkı kazanacaktır!

Mahsa Amini; akrabalarını ziyaret etmek için Tahran’a gitmiş, ahlak polisi tarafından giyinme şekli hedef gösterilerek gözaltına alınmıştı. Sonrasında Mahsa’nın darp edildiği için karakolda fenalaştığı ve ambulansla hastaneye götürüldüğü öğrenilmişti. Doktorlar genç kadının ağır beyin hasarı aldığını ve kalp krizi geçirdiğini söyleyerek komaya girdiğini açıklamışlardı. Ve sonrasında Mahsa hayatını kaybetti. İşte o günden beri İran’da direnişin simgesi oldu Mahsa Amini. İran’da kadınlar üzerinden yükselen baskı ve tahakküm rejimine karşı tüm halk ayakta. Sokakta yalnızca kadınlar yok. Sosyal, ekonomik, demokratik, adil ve eşit bir yaşam talepleriyle pek çok kesim sokakta. Fabrika işçilerinden esnafa, öğrencilerden öğretmenlere kadar tüm İran halkı şeriatçı diktatörlüğe karşı birleşiyor, gericiliğin saldırılarına karşı direniyor.

İran’da bugün bu öfkeyi biriktiren baskı tarihini, İran’da kadınların talepleriyle halkın geniş kesimlerinin taleplerini buluşturan koşulları, 40 yılı aşkın bir süredir egemen olan İslam Cumhuriyeti adım adım ördü. İran’da sistematik bir baskı var, baskı araçları birbirini güçlendiriyor; devlet, aile, din… Ahlak polisi devriyesi de kadınların yaşam alanını daraltan bir baskı aracı. Ahlak polisi (Gaşte Erşad), 2006 yılında ana hedefi kadınların giyimini kontrol etmek olmak üzere ortaya çıktı. Ahlak polisinin sebep olduğu Mahsa Amini cinayeti; kadınlar üzerindeki baskının görünür olmasını ve ahlak devriyesi gibi zor aygıtlarının İslam Cumhuriyetinin tamamlayıcı sembollerinden biri olduğunu göstermiş oldu. Yaşanan ekonomik krizle beraber ekonomik baskı da İran’daki sistematik baskının bir unsuru haline geldi. Ekonomik ve siyasal kriz, kadın bedeni üzerindeki baskı ve tahakkümü ayyuka çıkardı.

Bugün sokaklardaki İran halkı; tek çözümün siyasi yapının tamamen parçalanması olduğunu görmüş durumda. İşte bu geniş halk kesimlerinin birliği baskıcı molla rejiminin sonunu hazırlayacak olanın ta kendisidir.

İran çok uzağımızda değil.

Biz Türkiyeli halklar, işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar olarak bu baskı zihniyetini çok iyi tanıyoruz. Hakkımızı aramak, “yaşamak istiyoruz” demek için sokağa çıktığımızda karşımıza dikilen polis şiddetinden, işkence ve tacizden biliyoruz. Grev yasaklarından tanıyoruz. Gerici tarikatlar istedi diye İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasından biliyoruz bu zihniyeti. Yasaklanan konserlerden, tutuklanan gazetecilerden, sanatçılardan biliyoruz. Nefretin devlet eliyle büyütülmesinden tanıyoruz. Ve reddediyoruz bu karanlığı! Türkiye’den İran’a eşit, özgür, adil ve insanca bir yaşam için isyan ateşini büyütüyoruz.

Bugün İran’da bir kadın kendisine çizilen sınırları reddettiği için öldürüldü ve onun şahsında cisimleşen bu mücadele bizim de mücadelemizdir. Mahsa’nın katili gerici molla rejimidir. Ve biz dünyanın her yerindeki kadınlar olarak; gericiliğe, karanlığa, zorbalığa teslim olmayacağımızı buradan bir kere daha haykırıyoruz! Bu mücadeleyi halkların, işçilerin, emekçilerin isyanı ve direnişiyle birleştirerek özgür bir dünyayı hep birlikte inşa edeceğiz!

Diktatörlere karşı yaşasın kadın dayanışması!

Yaşasın enternasyonal dayanışma!”