Semih Amca….
Bugün toprağa verdiğimiz Semin Esen’e ‘amca’ diye hitap ederdim. Yıllar öncede tanışırdık ama öyle uzun uzun oturup konuşma olanağımız olmadı.
Usta bir gazeteciydi…
Gazeteciliğin ve matbacığılığın zorluklarını anlatırdı.
Bir yanı gazetecilerin örgütlü olması için emek verenlerden birisiydi.
İstikbal Gazetesi’nde tanıdım ama İki Eylül Gazetesi’nde birlikte çalıştık. Oturup sohbet etme olanağımız oldu. Köşesi için yazdığı yazığı okuturdu, görüş ve eleştiri isterdi. Bazen bir ‘baba’, bazen ‘usta’ bazen de bir arkadaş gibi dinlerdi…
Gençlerin görüşlerini almaktan büyük zevk alıyordu…
Gazeteciliğin dışında Odunpazarı Mahallesi’nin en eski sakinlerinden birisi… Hani adeta “Odunpazarı’nın tarihi”….
Bir gün Ankara’da bir dergi tarihi yerlerden özel sayfalar için Odunpazarı’nı seçmiş, Eskişehir’de bir çok kişiyle ilişki kurmuş. Dergi yetkililerine Odunpazarı’nı anlatacak kişi olarak Semih Ersen’i işaret etmişler.
İki Eylül gazetesine gelen dergi yöneticilerine Odunpazarı’nı öylesine güzel anlatıyordu ki dinlemek daha zevkliydi..
Odunpazarı’nın tarihinin dışında insanları da anlatıyordu… Delilerini, şarapçılarını,…
Birara bana döndü; sende “Odunpazarı’nda aşkı yaz” dedi…
Ve o dergide Semih amca ile uzun bir söyleşi ve Odunpazarı yazısının yanında benimde bir yazım çıkmıştı.
Benim için mutluluk ve onurdu…
Sevda yazılarını İki Eylül gazetesi ile başladım…
Bu yazılarımın sıkı takipçisiydi Semih Amca….
“Sen ilkini yapıyorsun…. Yani sürekli sevda yazıları için köşe ayıran tek gazetecisin, devam et” diye teşvik etti.
O günlerde iki köşem vardı: Birisi Ters Köşe. Burada politik, güncel olaylar, gündem, halkın sorunları gibi konuları işliyordum.
İkinci köşem ; “İletilmemiş Mektuplar” dı… Burada sevda yazılarıma yer veriyordum…
Bu yazılarıma büyük destek verdi…
Daha sonra açtığı kendisine ait sitede bu yazılarımdan istedi.
Sitesinde yayınlaması beni çok mutlu etti…
Arada bir karşılaşır bir bardak çay içimi kadar sohbet ederdik.
Meslek üzerine konuşur, gazetelerde ne var diye sorardı….
Televizyonlardaki arkadaşlara hep söylemiştim; Semih Amca ile bir söyleşi yapın hem mesleğimizin eski yılları hem de Odunpazarı’nı anlattsın, arşivde olmalı diye…
Ama olmadı…
Ve şimdi Semih amca gitti.
Işıklarda uyu…